Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi, Betam, Dr. Zümrüt İmamoğlu ve Araştırma Görevlisi Barış Soybilgen tarafından hazırlanan “Ekonomide zafiyet devam ediyor” başlıklı Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Aralık 2014 notunu yayınladı.
Araştırmada, Kasım ayında sanayi üretimi ve ihracatta toparlanma olmasını beklendiği belirtilirken, ekonominin 4. çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,2 oranında büyüyeceğini tahmin edildi.
BETAM´dan yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 1,8 oranında azaldı. İhracat miktar endeksi yüzde 0,5, ithalat miktar endeksi ise yüzde 3,5 oranında artış gösterdi. Ekim ayında SÜE ve ihracat bayramların yarattığı köprü günü etkisiyle olumsuz etkilendi. Kasım ayında sanayi üretimi ve ihracatta toparlanma olmasını bekliyoruz. Buna dayalı olarak ekonomik görünüm de Kasım ayı verileri ile belirginleşecek. Son çeyreğe ilişkin ilk büyüme tahminlerimiz oldukça zayıf. Bir önceki çeyreğe göre ekonominin yüzde 0,2 oranında büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Önceki yılın aynı çeyreğine göre yıllık büyüme tahminimiz son çeyrek için yüzde 2,0. Yıllık büyüme tahminimiz ise yüzde 2,8.
Ekim ayı cari açığı 2 milyar dolar olarak açıklandı. 12 aylık cari açık toplamı, geçen aya kıyasla, 1,3 milyar dolar azalarak 45,7 milyar dolar oldu. Petrol fiyatındaki düşüşün ise henüz cari açığa yansımadığı görüldü. Cari açığın GSYH’a oranı üçüncü çeyrek sonunda yüzde 5,9 olarak gerçekleşmişti. Yıl sonunda bu oranın yüzde 5,4´e düşmesini bekliyoruz. Altın hariç cari açık oranının ise yüzde 5,1´e ineceğini tahmin ediyoruz.
Geçtiğimiz ayki notumuzda belirttiğimiz gibi sanayi üretimi, özellikle bayram dönemine denk gelen aylarda, dalgalanma gösteriyor. Temmuz ayında yüzde 1,6 artan sanayi üretimi Ağustos ayında yüzde 1,4 azalmıştı. Eylül ayında yüzde 2,1 artan endeks Ekim ayında yüzde 1,8 azaldı. Kasım ayında endeksin tekrar toparlanmasını bekliyoruz. Böylece son çeyreğe dair görünüm bir miktar daha netlik kazanacak. İhracat miktar endeksi de aynı etki ile Ekim ayında kısıtlı bir artış gösterdi. Kapasite Kullanım Oranı (KKO) ise son dört aydır yatay bir seyir izliyor.
Ekim verisinde olumlu olarak göze çarpan en önemli gelişme ithalattaki artış. Özellikle yatırım malı ve ara malı ithalatında yüksek artışlar olması yatırımların bu dönem büyümeye pozitif katkı yapabileceğine işaret ediyor. Tüketim ise tersine zayıf bir görünüm sergiliyor. Tüketim malı ithalatı ve dayanıklı tüketim malı imalatı azalırken tüketici güven endeksi de yüzde 4 gibi yüksek bir oranda bozulma gösteriyor. Güven endeksindeki düşüşün Kasım ayında da devam ettiği görülüyor. Kamu harcamalarında Ekim ayındaki düşüş ise Kasım´daki artışla telafi edildi. Toplamda iç talebin son çeyrekte büyümeye pozitif katkı yapacağını tahmin ediyoruz.
Net ihracat ise ithalattaki artış nedeniyle büyümeye negatif katkı yapabilir. Ancak Kasım ayında ihracatta güçlü bir artış görülürse katkı tekrar pozitife dönebilir. Bu gelişmelere dayanarak çeyrekten çeyreğe büyüme tahminimizi yüzde 0,2 olarak belirliyoruz. Geçtiğimiz yılın aynı çeyreğine göre büyümeyi ise yüzde 2,0 olarak tahmin ediyoruz. Mevcut veriler ışığında yıllık büyümeyi ise 2,8 olarak tahmin ediyoruz.
Cari açıkta düşüş büyümedeki yavaşlamaya paralel olarak devam ediyor. Ancak 12 aylık toplam enerji ithalatında herhangi bir azalma göze çarpmıyor (Şekil 7). Petrol fiyatlarındaki azalma henüz cari açığa yansımış değil. Üçüncü çeyrek sonunda yüzde 5,9 olan cari açığın GSYH´a oranının yıl sonunda yüzde 5,4´e düşmesini bekliyoruz. Altın hariç cari açık oranının ise yüzde 5,4´ten 5,1´e ineceğini tahmin ediyoruz.
Türkiye´de gözlenen kuraklık tarımsal üretimde ciddi bir azalmaya neden olarak yıllık üçüncü çeyrek büyümesini beklentimizin çok altına yüzde 1,7´ye geriletti. Betam´ın tahmini yüzde 3,1 olacağı yönündeydi. Kuraklık son çeyrekte de büyümeyi tehdit etmeye devam ediyor. Üçüncü çeyrekteki kadar olmasa da son çeyrekte de tarım üretiminin geçtiğimiz seneye kıyasla daha zayıf olmasını bekleyebiliriz. Bu da büyüme oranını bir miktar aşağıya çekecektir. Henüz dördüncü çeyrek tahminimize bu etkiyi yansıtmış değiliz. Göstergelere ait veriler tam olarak açıklandığında son tahmin notumuzda bu etkiyi tartışacağız.
Bu arada komşumuz Rusya ciddi bir ekonomik kriz ile karşı karşıya. Geçtiğimiz bahar başlayan Ukrayna gerginliğinin getirdiği karşılıklı restleşme ve ambargolar hem Rusya hem de AB ekonomisini sarsmıştı. Son bir kaç aydır hızla düşmeye başlayan petrol fiyatları yatırımcıların Ruble´den kaçmasına neden oldu. Bu da gelişmekte olan ekonomilerde artık standart kitaplara girmiş olan kriz semptomlarını getirdi: devalüasyon, yüksek faiz, yüksek enflasyon. Bu üçlüyle savaşmak kolay değil. Piyasa panik halinde Ruble´den kaçarken ne Rusya Merkez Bankası´nın faiz artırması ne de ekonomiye dair açıkladığı diğer önlemler işe yarıyor. Petrol fiyatlarında ise kısa vadede artış beklenmiyor. Böylece Rusya ekonomisini önümüzdeki yıl ciddi bir daralma bekliyor.
Bu durumda Ukrayna üzerinden Rusya ile kavgaya girişen AB kazanmış sayılır mı? Elbette hayır. Başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinin Rusya´ya olan ihracatında da önemli miktarda bir azalma bekleniyor. Ekonomisini bir türlü canlandıramayan AB için bu iyi haber değil. Tabii tüm bunlar Rusya ve AB ile ticareti olan Türkiye için de sevindirici sayılamaz.
Türkiye ekonomisi Rusya krizinden 1) bulaşıcı etkiyle 2) doğrudan ticaret etkisiyle zarar görüyor. Bulaşıcı etki yatırımcıların gelişmekte olan ülkeler olarak Brezilya, Rusya ve Türkiye´yi beraber değerlendirmelerinden kaynaklanıyor. Ruble´deki düşüş TL´yi de tetikleyerek yaklaşık yüzde 5 değer kaybetmesine neden oldu. TL´deki değer kaybı Merkez Bankası´nın enflasyon hedeflemesi ile çeliştiğinden ve ani artışlar ekonomide bir şok etkisi yarattığından bu artışların kalıcı olması ya da aynı hızda devam etmesi ciddi bir tehlike yaratabilir. Ancak etkinin ağırlıklı olarak Rusya´dan kaynaklanması Türkiye´de hareketleri sınırlandıracaktır.
Öte yandan Amerikan Merkez Bankası (Fed)´in açıklamaları küresel sermaye akımları açısından ana belirleyici olmaya devam ediyor. Dün akşam açıklanan kararda Fed faiz artırımları konusunda sabırlı davranacağını ifade etti ve ilk artırım için Mart sonrasını işaret etti. Bu, Türkiye için asıl zorlu sürecin ilk çeyrek sonrasında başlayacağı anlamına geliyor. Bu dönem boyunca para politikasında oldukça sıkı bir duruş sergilenmesi gerekecek. Oysa Türkiye´de büyüme gittikçe yavaşlıyor ve işsizlik oranı hızla artıyor. Bu ortamda sıkı para politikası uygulanması zorunlu olduğuna göre, mali politika bir miktar gevşetilerek büyümeye destek verilebilir. Burada hedef istihdam artışları olacağından bunu yapmanın en iyi yolu işveren üzerindeki maliyetleri azaltıcı politikalara yönelinmesi olacaktır.
Özel Tüketim zayıf bir görünüm sergiliyor
Ekim ayında bir önceki aya göre tüketim malı ithalatı ve dayanıklı
tüketim malı imalatı sırasıyla yüzde 0,1 ve yüzde 2,7 azalırken,
dayanıksız tüketim malı imalatı aynı dönemde yüzde 0,4 arttı. Tüketici
güven endeksi Ekim ayındaki düşüşü takiben, Kasım ayında da yüzde 1,6
düştü. Özel tüketim vergisi gelirleri Ekim ayında yüzde 2,5 azalmıştı,
ancak Kasım ayında yüzde 3,5 artarak toparlandı. 2014 4. çeyrekte özel
tüketim harcamalarının zayıf bir görünüm sergilemesini bekliyoruz.
Yatırım malı imalatı Ekim´de arttı
Ekim ayında bir önceki aya göre yatırım malı ithalatı yüzde 4,0
artarken, yatırım malı imalatı yüzde 5,5 azaldı. Sanayi üretim endeksi
de Ekim ayında beklentilerin üzerinde yüzde 1,8 azaldı. Kapasite
kullanım oranı aylardır süren yatay seyrini koruyor. Kasım ayında bir
önceki aya göre sadece 0,1 yüzde puan azaldı. Reel kesim güven endeksi
ise Ekim ayındaki yüzde 1,9´luk artışının ardından, Kasım ayında yüzde
1,3 düştü. Yatırım malı imalatındaki artışa paralel 2014 son
çeyreğinde özel yatırım harcamalarının reel GSYH büyümesine pozitif
katkı yapmasını bekliyoruz.
Net ihracat büyümeye negatif katkı yapacak
TÜİK’in açıkladığı mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış
ihracat ve ithalat miktar endekslerini gösteriyor. Ekim ayında bir
önceki aya göre ihracat miktar endeksi ve ithalat miktar endeksi
sırasıyla yüzde 0,5 ve yüzde 3,5 arttı. Aynı dönemde altın hariç reel
ihracat yüzde 2,0 azalırken, altın hariç reel ithalat yüzde 1,2
arttı. 2014 4. çeyrekte net ihracatın çeyreklik bazda büyümeye
negatif katkı yapmasını bekliyoruz.
Cari açık azalmaya devam ediyor
Ekim ayında cari açık 2,0 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Toplamda 12 aylık cari açık Ekim ayında 45,7 milyar dolara inmiş oldu.
Son bir yıl içinde cari açıktaki düşüşün ana nedeni büyümedeki
yavaşlama ve altın ticaretinin normalleşmesi oldu. Petrol
fiyatlarındaki düşüşün etkisi ise henüz cari açık rakamlarına yansımış
değil. Şekil 7 Türkiye´nin net enerji ithalatını ve altın ve enerji
hariç cari açığı gösteriyor. 12 aylık toplam enerji ithalatı Ağustos
2013´den beri yatay seyrediyor ve henüz düşmeye başlamış değil. Altın
ve enerji hariç cari açık ise en son 2009 krizinde görülen pozitif
değerlere neredeyse ulaşmak üzere. Bu gösterge iç talepte diğer
yıllara kıyasla ciddi bir durgunluk yaşandığını gösteriyor."