ANKARA, 20 Ocak (Reuters) - Hükümet, şirketlerin TL'nin sert değer kaybı dolayısıyla yaşadıkları zarar ve sıkıntıların ekonominin geneline yayılmasını önlemek adına çalışma başlatırken ekonomi yetkilileri bu çalışma kapsamında önce veri tabanı oluşturulacağını, ardından düzenleyici kurulların makro ihtiyati önlemlere karar vereceğini belirtti.
"Kur artışının kaç şirketi ne kadarlık bir yük altına soktuğu şu anda tam olarak bilinmiyor" diyen bir ekonomi yetkilisi ilk olarak bunun belirlenmesine ve bir veri tabanı oluşturulmasına ilişkin bir çalışma yapılacağını belirtti.
TL son bir yılda dolar karşısında yüzde 20'nin üzerinde değer kaybetti ve gelişmekte olan para birimleri arasında dolar karşısında açık ara en çok değer kaybı yaşayan para birimi oldu.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'dan bu yana bakıldığında ise TL'deki değer kaybı yüzde 25'e yaklaştı. Hükümet özellikle darbe girişimi sonrası ekonomideki yavaşlama etkilerini terse çevirmek için 250 milyar TL'yi bulan destek paketi dahil olmak üzere bir çok adım attı. Ancak bu adımlar TL'deki değer kaybını durdurmakta başarılı olmadı.
Son olarak yılbaşından bu yana bakıldığında TL'deki değer kaybı yüzde 7'yi aşması sonrası TCMB'nin "örtülü faiz artışları" olarak alınan likidite adımları devreye girdi. Bu adımlar da TL'deki değer kaybını azalttı ancak tam olarak durdurmakta başarılı olamadı.
Bu kapsamda piyasalarda 24 Ocak'taki TCMB'nin yılın ilk Para politikası toplantısında alınabilecek tedbirler beklenmeye başlandı. Analistler TL'yi savunmak için faiz dahil olmak üzere bir çok tedbirin gerekli olduğunu belirtirken siyasiler ise yüksek faizin Türkiye ekonomisinin yavaşlatmasından endişe ediyor.
Üst düzey bir ekonomi yetkilisi, "Kurdaki hızlı artışın şirketler üzerinde önemli etkisinin olduğu bir gerçek. Bu hızlı artış şu anda birçok şirketi ciddi zarara soktu. İflasların artması riski güçlü bir olasılık" dedi.
Kurdaki yukarı yönlü hareketin biraz daha devam etmesi halinde, önlem alınmazsa çok sayıda şirketin iflasın eşiğine gelebileceğini vurgulayan yetkili, bu kapsamda hükümetin üç aşamalı olarak konuyu değerlendirdiğini belirtti.
"Öncelikli olarak genel resmi değerlendirmek için çalışma başlatıldı. Hangi sektörler, bu sektörler içinde hangi şirketler kur riskine maruz kalıyor bu tespit edilecek" diyen yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların ne kadar döviz riski olduğu ve ne kadarlık bir miktarın hedge edilebileceğine bakılacak. Hedge konusunda ne tür adımlar atılacak bunun üzerinde çalışılacak" diyen yetkili şunları söyledi:
"Öncelikle farkındalık yaratılması üzerinde durulacak; ardından bu şirketlere ne tür kolaylıklar sağlanabilir bunlar kararlaştırılacak; burada son adım olarak şirketlere yönelik makro ihtiyati tedbirlerin geliştirilmesi lazım. Bu kapsamda düzenleyici kurullar tarafından bazı kuralların getirilmesi de ele alınacak."
ORTA UZUN VADELİ TEDBİRLER EN ERKEN Q2'DE OLABİLİR
Yetkili son aşama olarak ise "orta-uzun vadede benzer sorunlar yaşanmaması için kuralların daha yerleşik hale getirilmesi gerekecek" dedi ancak alınacak kararların yılın ikinci çeyreğinden önce yürürlüğe girmesinin beklenmemesi gerektiğini de vurguladı.
Veri tabanı oluşturulması ve çalışmaların yapılmasına ilişkin süreci "Bunlar çok kısa süreli gerçekleştirilecek çalışmalar değil. Burada ilk aşamaların tamamlanması yılın ilk çeyreğine yetiştirmek kolay değil çünkü geniş çaplı bir çalışma yapılmak zorunda. Ardından, mekanizmaların belirlenmesi ihtiyacı doğacak" sözleriyle tanımlayan ekonomi yetkilisi, hedge sisteminin yaygınlaştırılması için hem reel hem de bankacılık sektöründe çalışmalar yapılması gerekliliğine vurgu yaptı.
Hükümet kur kaynaklı sorunların ileride tekrar etmemesi için orta vadeli bir çalışma üzerine yoğunlaşırken, reel sektör ise hükümetten kısa vadede telafi sağlayacak adımlar bekliyor.
Hatta bazı firmalar döviz borcunu döndürmede bir kolaylık bulamamaları halinde faaliyetlerine nasıl devam edeceklerine ilişkin soru işaretleri oluşabileceğini de belirtiyorlar.
İhracatçılara ilişkin "Burada bir doğal hedge mekanizması var" diyen yetkili, "İhracat yapan şirketler doğal yolla kurdaki artışa karşı kendilerini koruyorlar. Ancak doğal hedge dışında olan bu mekanizmayı günlük şekilde kullanan büyük şirketlerin dışında kalanlar asıl risk altında olanlar" dedi.
Yetkili, burada kur hareketlerinin çok hızlı olduğu durumlarda hedge mekanizmasının sağlıklı çalışabilmesine ilişkin sorunların varlığına da dikkat çekerek, "Kur hareketlerinin çok hızlı olduğu durumlarda bunu hedge edecek/etmek isteyecek bankalar/şirketler bulunması gerekecek. Çünkü hızlı hareketlerde onlar da bu mekanizmanın içinde yer almak istemeyeceklerdir. Çünkü öngörülebilirliğin ortadan kalkması herkes adına risk meydana getiriyor."
Öte yandan bir başka üst düzey yetkili, şirketlerin kur artışından kaynaklanan zararlarının nasıl azaltılacağı ya da telafi edileceğine dair henüz karar verilmiş bir mekanizma bulunmadığını belirterek, "Şirketlerin iflasını ve reel sektörde büyük çaplı sorunların çiğ etkisi oluşturmasını engellemek elbette hükümetin görevi. Bu kapsamda kamunun belli oranda kur zararını üstlenmesi de tartışılabilir elbette ancak henüz bu aşamaya gelinmedi" dedi.