Ankara Sanayi Odası Meslek Komiteleri Ortak toplantısı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'nın katılımıyla video konferans yöntemiyle yapıldı.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir, gündemdeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi ve Meclis ve Komite üyelerinin çeşitli sektörlerle ilgili sorunlarını iletti.
Özdebir'in konuşması şöyle,
2020 yılına, umut ve her şeyin iyi olacağı bir yıl diledikleri ile başlamıştık. Maalesef hem dünyada hem de ülkemizde felaketlerin yaşandığı bir yıl oldu. Son olarak yaşadığımız İzmir depremi de bizleri derinden yaraladı. Yaşanan deprem felaketinde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum. Ülkemize büyük geçmiş olsun. Deprem maalesef coğrafyamızın acı bir gerçeği. Buna her zaman hazırlıklı olmalıyız. Depremin ihmale gelmediğini her deprem sonrası maalesef yaşayarak görüyoruz. Umarım bu acılardan bu kez gerekli dersi çıkarır, bir süre sonra her şeyi unutup eskisi gibi devam etmeyiz. ASO olarak biz de Ankara Valiliğimiz öncülüğünde başlatılan yardım kampanyasına katkıda bulunduk. Üyelerimizin üretimleriyle ilgili talepleri karşılamaya hazır olduğumuzu da bildirdik. Tekrar İzmir'e ve ülkemize geçmiş olsun diyor, bu acıların bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.
Ülke olarak Mart ayından bu yana risk algısı ve belirsizliklerin hala yüksek seviyede olduğu bir dönemdeyiz. Deprem, Covid-19'da artan vakalar, ABD seçim sonuçları, Azerbaycan-Ermenistan gerginliği ve Doğu Akdeniz'deki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan belirsizlikler ve bu belirsizliklerdeki yüksek risk algısı her geçen gün artarken, ekonomi politika yapıcıların uygun bir ekonomi politikası formüle etmesini zorlaştırmaktadır. 2019 yılının Aralık ayında ortaya çıkan pandemi, tüm dünyada sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getirdi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart'ta pandemi olarak ilan edilen salgın, şu an itibariyle bütün ülkelere nüfuz etmiş, 48 milyon vakaya ve 1,3 milyon da ölüme neden olmuştur. Küresel dünya, geçmiş kriz deneyimlerinden farklı olarak daha geniş kapsamlı bir kriz olgusu ile karşı karşıyadır. Ekonomiler hem arz hem talep şokunu birlikte yaşamaktadır. Bu da küresel ekonomilerde resesyon beklentilerinin yeniden gündeme gelmesine neden olmuştur.
2018 yılında yaşadığımız kur şoku ekonomik aktivitelerin önemli ölçüde bozulmasına neden olmuştu. Devamında ortaya çıkan pandeminin etkisiyle parametrelerin aşırı oynaklığı ve geçmiş yıllara göre beklenmedik seviyelerde değişkenlik göstermesi, yüksek belirsizlik ve risk ortamı da göz önünde bulundurulduğunda, birçok sektörde olumsuzluklara neden olmuş, talep seviyesi önemli ölçüde etkilenmiştir. Önümüzdeki dönemde, sürdürülebilir bir enflasyon, istikrarlı bir faiz ve kur düzeyi ile birlikte ekonomimize olan güvenin tesis edilerek, yatırımcılarımızın yeniden yatırım fırsatlarını değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum. Ancak, sağlıklı bir büyüme için, üretim, verimlilik, dijitalleşme ile işgücünün niteliğinin ne kadar önemli olduğunu da unutmamamız gerekir.
Son dönemde ertelenmiş talepte önemli bir çözülme var. Bunun ekonominin arz tarafına olumlu yansıdığını da görüyoruz. Lakin hala bazı sektörlerde pandeminin ortaya çıkarmış olduğu olumsuz etkiler devam ediyor. Bu olumsuzlukların giderilmesine katkı sağlayacak politikalar geliştirmemiz gerekmektedir.
Dış ticarette ortaya çıkan dengelenme süreci ekonominin dinamizmini bozmaktadır. Bu sıkıntılı dönemde dahi ithal lüks tüketim mallarına talep artışı hala devam etmektedir. Bize düşen görev, ithal ikameci bir politika tercihi ile ithalatımızı azaltıp ihracatımızı arttırmaktır. İthal ürünlerde, özellikle de lüks ithal tüketim mallarında kısıtlayıcı telefi edici vergilerin yürürlüğe konması gerekmektedir.
Son yıllarda, kredi ve teşvik hacminde önemli artışlar olduğu halde, söz konusu kaynaklar katma değerli üretime gitmemiş ve büyüme ne yazık ki potansiyelin altında kalmıştır.
Proje bazlı teşvik sisteminin uygulama alanının genişlemesi ve teşvik edilmesi, ekonomik dinamikler açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Mevcut sistemde proje bazlı teşvik var ama realizasyonu çok fazla göremiyoruz.
Proje bazlı teşvik sisteminin etkinleşmesi, kalkınma planları ve yıllık programlarda öngörülen hedefler doğrultusunda, ülkemizin mevcut durumda veya gelecekte ortaya çıkabilecek kritik ihtiyaçlarını karşılayacak, arz güvenliğini sağlayacak, dışa bağımlılığı azaltacak, teknolojik dönüşümünü gerçekleştirecek, yenilikçi, AR - GE yoğun ve yüksek katma değerli yatırımların artmasına katkı sağlayacaktır.
Küresel salgın ile birlikte bazı sektörler faaliyetlerini durdururken, bazı sektörler ise üretim kapasitelerini düşürmüşlerdir. Reel sektör borçlarının oldukça yüksek olduğu ve borç çevriminin pandeminin yol açtığı kriz nedeniyle sürdürülmesinin zorlaştığı ve ekonomik çevrimin önemli ölçüde aksadığı bir dönemden geçiyoruz.
Bu sürecin daha az hasarla giderilmesinde hükümetin bir mali genişleme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.
Sayın Bakanım,
Daha önce de kamuoyu ile paylaştığım bir önerimi ve bazı sorunlarımızı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Meclis ve Komite üyelerimizin bildirdiği tüm sorunları size ayrıca bir dosya halinde sunacağız.
Kamunun mal ve hizmet alımları, KDV iadeleri ve indirilecek KDV'den kaynaklanan borçlarına karşılık, Hazine'nin alacaklı firmalara tamamlayıcı bir para aktararak, reel sektör üretimindeki yavaşlamayı frenleyeceğini, likiditeye ulaşacağı ve çarpan etkileri kanalıyla ekonomik canlanmaya önemli bir katkısının olacağını düşünmekteyiz.
İkame para dediğimiz bu uygulamayla, para elektronik olarak şirketlerin banka hesaplarına gönderilse, şirketler de bu sanal ikame parayı borç ödemede, mal ve hizmet alımlarında 3 ay ya da kademeli 1 yıl vadeli çeklerle kullansa, bu süreç içinde firmaların düzenlediği bu vadeli çekler 5 kez el değiştirirse, çarpan etkisiyle devletimiz piyasaya sürdüğü ikame para kadar vergi geliri elde edebilecektir.
Bu operasyonun bir tek mahsuru, Kamu likidite dengesinin olumsuz etkilenmesidir. Ancak zaten firmalar tahsil ettikleri KDV'yi indirilecek KDV hesabından mahsup edecek, bakiyesini ödeyeceklerdir. Bu nedenle aksine artan iş hacmi nedeni ile kamu gelirlerini artıracaktır. Bu önerimizi sizin de takdirlerinize sunuyoruz.
Sayın Bakanım bu dönem ihracat çok önemli. İhracatçıyı destekleyen en önemli kuruluşumuz da Eximbank. Eximbank ihracat kredisi limitlerinin arttırılması ve kredi teminatlarının ek finansman yükü getirmeyecek şekilde düzenlenmesi ihracatçılarımız açısından önemli bir destek olacaktır.
Diğer yandan, Türk Cumhuriyetleri ve bazı Afrika ülkeleri gibi bankacılık sisteminin düzgün çalışmadığı ülkelere yapılan ihracatlarda para transferinde sıkıntı ve gecikme yaşanmaktadır. Bu sıkıntılar pandeminin de etkisiyle en üst seviyeye ulaşmıştır. Bu ülkelerden nakdi olarak getirilen döviz Türkiye gümrüklerine beyan edilememektedir. Bu nedenle bahsi geçen ülkelerin, İhracat Genelgesi'nin 8. maddesinin beşinci fıkrasında tanınan istisnalar kapsamına alınması faydalı olacaktır.
Bu ülkelere yapılacak ihracatta, ihracat bedelinin nakden veya Türkiye'deki bankalarda bulunan hesaplarından kapatılmasına olanak sağlanması yerinde olacaktır.
Bu yıl içerisinde bizim de yurt içinde üretilen ürünler için gerekli gördüğümüz çok sayıda ürüne ilave gümrük vergisi getirilmiştir. Ancak listedeki bazı ürünler
farklı sektördeki üyelerimiz tarafından üretimde kullanılan ve yerli tedariki hiç olmayan ya da zor olan ara girdiler veya hammaddelerdir. İlave gümrük vergisi getirilen ürünlerin bu açıdan tekrar değerlendirilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz.
Pandemi sürecinde gümrüklerdeki çalışma saatleri nedeniyle sıkıntılar yaşanmaktadır. İnsanlarımızın sağılığı önemli ancak bu süreçte alınan önlemlerin ihracat işlemlerini aksatmayacak şekilde planlanması gerekmektedir.
Sayın Bakanım, doğrudan bakanlığınızı ilgilendirmiyor ancak bu konuda da desteğinizi istiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından Firmalarımızdan yurt içi satış kg miktarı üzerinden Geri Kazanım Payı tahsil edilmektedir. Bazı üyelerimizin ürettiği ürünler ağırlıkları sebebiyle firmalara büyük yükler getirmektedir.
Bu düzenlemenin yeniden değerlendirilmesi için de desteklerinizi bekliyoruz.
Diğer bir konu istihdam destekleri. Hükümetimiz istihdamın artırılması için çok ciddi çaba gösteriyor. Sürekli yeni destekler kamuoyu ile paylaşılıyor. Ama çok sayıda desteğin biraz karışıklığa yol açtığını düşünüyorum. Belki bunlar sadeleştirilerek koşulları da daha ulaşılabilir hale getirilirse daha fazla firmanın yararlanabileceğine inanıyorum.
Sayın Bakanım, kısa bir değerlendirmeyle konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Sanayi politikamız, üretim odaklı bir yaklaşımla, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan üretim modeli ile sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır. Geçmiş yıllarda ülke olarak tercihimiz, yabancı sermaye ile finanse edilen ithalata bağımlı bir sanayileşme politikasıydı. Bu nedenle etkin yapısal dönüşüm politikalarının devreye girmesi gerektiğine inanıyorum. Yapısal dönüşüm, üretimi harekete geçirecek yapısal uyumdur. Bunları gerçekleştirdiğimizde, üretim artışı ile sağlanacak refah artışı, ülkemizi hakettiği kalkınma seviyesine ulaştıracaktır.
2021 yılında yazmamız gereken "Yeni Büyüme Hikâyemizin" en önemli unsurları, teknolojik dönüşümü sağlayarak dışa bağımlılığı azaltmak ve verimliliğimizi artırmak olmalıdır.
Bu uygulamaların her biri, ekonomiye bir ölçüde olumlu katkı sağlama potansiyeline sahip olmakla beraber, esas olarak, ulusal sanayinin güçlendirilmesi için topyekün bir hamle yapılması gerekmektedir.
Daha açık bir ifadeyle, sıcak para girişine dayalı ekonomik büyüme arayışları yerine, fiziki yatırım, üretim ve istihdam odaklı bir büyüme anlayışı merkeze alınmalıdır. Bu çerçevede, finansal sektörü reel sektörü finanse etmeye yöneltecek para ve maliye politikalarının uygulanması hayati önem taşımaktadır. Yurt içi tasarrufların yükseltilmesine yönelik uygulamalar ön plana çıkmalı ve ülkenin fiziki sermaye stokunu artıran, bir başka deyişle sıfırdan yeni yatırım niteliğindeki doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının ülkeye girişini teşvik edecek uygulamalara ağırlık verilmelidir.
Ülke ekonomisinin, mevcut olumsuz konjonktürü geride bırakıp, tekrar yüksek büyüme patikasına girebilmesi için, verimlilik, rekabet gücü ve ihracat artışına yönelik ekonomi politikaları revize edilerek, üreten katma değer yaratan bir ekonomi yapısına dönüşmesi gerekmektedir. 2021 sonrası güçlü bir büyüme ve dengelenmenin sağlanmasında, yapısal reformların uygulanabilirliği, uzun vadeli istikrar açısından oldukça önem arz edecektir.
Sayın Bakanım sözlerime son verirken katılımınız için size bir kez daha teşekkür ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum"
-iDeal Haber Merkezi-