Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı/Kaleağası: Daha demokrat, daha yeşil, daha dijital ve daha sosyal olmak zorundayız.
Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası, pandemi ile birlikte küresel tedarik zincirlerinin çeşitleneceğini, Türkiye'nin, Avrupa'ya yakınlığını, mevzuat, siyasi yakınlık ve sosyal sempati yakınlığı sağlaması halinde fırsata çevirebileceğini söyledi. Kaleağası, "Bu da sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle sağlanabilir. Daha dijital, daha ekolojik ve daha sosyal bir dünyaya doğru gidiyoruz. Bu bir fırsattır. Türkiye hızlı giderse 1990'lardaki avantajlarını yakalayabilir" dedi.
Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği'nin (BUSİAD) pandemi nedeniyle online düzenlediği Çekirge Toplantısı'nın bu ayki konuğu, Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası oldu.
TRİLYONLUK SORULAR...
Dr. Bahadır Kaleağası, "Pandemi ötesinde, dünya ve Türkiye" başlıklı konuşmasını sorular sorarak gerçekleştirdi. Esas sorunun bir trilyon dolar değerinde basit bir soru olduğunu ifade eden Kaleağası, şöyle devam etti:
"Bir trilyon dolarlık soru ne zaman bitecek bu süreç? Neler kalıcı olacak? Neler değişecek? Bir trilyon euroluk soru ise, insanlık uygarlığı nasıl derler alacak bu süreçten? Bir trilyon yuanlık bir soru da var. O da hangi devletler daha etkili olacak? Nasıl bir vatandaş devlet ilişkisi olacak? Bir trilyon liralık da soru var. Nerede olacak doların kuru? Altın mı alsaydık acaba? Yanıtları karmaşık, etkileri trilyonluk. 135 trilyon dolarlık bir dünya ekonomisi vardı pandemi öncesi, ancak eridi."
Pandemiye gelinen süreci de analiz eden Kaleağası, küresel dünyada kalıcı bir düzenin olmadığını ifade ederek, "2008'de finansal kriz yaşanınca G20 etkinleştirilmişti. Finansal hareketlerden, iklim değişikliğine, birçok yeni uluslararası düzenlemenin önünü açmıştı. Uluslararası dünya hükümeti değil ama uluslararası politikalar vardı. Küreselleşme ilerliyordu. Sosyal medyadan eğitime hızlı bir dijitalleşme, sosyal ve ekolojik bir toplum arayışı vardı. Bunların bir kısmının değişeceği, bir kısmının değişmeyeceği, bir kısmının az değişeceği bir döneme girdik. Küreselleşme esas olarak devam edecek" dedi.
SAĞLIK MI EKONOMİ Mİ?
Biyolojik virüsün yanı sıra dijital virüs, dezenformasyon virüsü, terörizm virüsü ve karbondioksit virüsünün hayatımıza girdiğini kaydeden Kaleağası, "Gelecek aydınlık mı? Karanlık mı? Bunlar için erken. Ama toz duman kalkınca toplumlar için varoluşsal sorunlar derinleşecek. Krizin acil sorunları da gelecek yıl bu vakitler devam edecek. Bir soru değişmeyecek. Sağlık mı öncelikli, ekonomi mi? Sağlıksız toplumlar ekonomiyi çökertiyor. Fakat ekonomi çökerse sağlık sistemi nasıl işleyecek? Hangi yönetim sistemi devrede olacak? Esas soru dünya nereye gidecek? Burada bir paradoks daha çıkıyor. Güvenlik ve özgürlük paradoksu. İbre hangi tarafta olacak?" diye konuştu.
Sürecin fırsatları da beraberinde getirdiğini kaydeden Kaleağası, şöyle devam etti:
"Küresel tedarik zincirleri çeşitlenmeye gidiyor. Şirketler Çin'e bağımlılığını azaltıyor. Türkiye de bundan yararlanmak durumunda. Türkiye, Avrupa'ya yakınlığını hissettirmesi gerekir. Sadece mesafe yakınlığı değil, mevzuat ortamı, siyasi yakınlık ve sosyal sempati yakınlığıyla sağlamalı. Sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle sağlanabilir bu. Bu da daha dijital daha ekolojik ve daha sosyal bir dünyaya doğru gidiyoruz. Bu bir fırsattır. Türkiye hızlı giderse 1990'lardaki avantajlarını yakalayabilir.
Yakın gelecekte AB karbon salımına ilişkin vergiler uygulayacak. Türkiye için bu bir avantaj da olabilir. Hızlı davranırsak değişen tedarik zincirinde, rakiplerin önüne geçebiliriz. Daha demokrat, daha yeşil, daha dijital ve daha sosyal olmak zorundayız."
Kaleağası, karbon salımının en büyük sorunlardan biri olduğunu ise, "2050'ye kadar çok ciddi teknolojik yenilikler gelmez ise sonumuz hiç iyi değil" diyerek dile getirdi.
-iDeal Haber Merkezi-