Orhan Coskun / Nick Tattersall
ANKARA, 16 Kasım (Reuters) - Donald Trump'ın ABD başkanı seçildiğinin belli olmasından hemen sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın destekçileri sosyal medyada bunu kutluyorlardı; ancak seçilen kişi tüm Müslümanları ABD'ye girişlerini yasaklamakla tehdit eden bir kişiydi.
İlk bakışta Trump, Erdoğan'ın kurduğu AK Parti'yi destekleyen milyonlarca Türk'ün pek de beğeneceği bir kişi gibi gözükmüyor. Ancak onun zaferi pek çoğunun gözünde, müttefiki Türkiye'yi yarı yolda bırakmış ve çıkarlarına aykırı davranmış Washington yönetimine indirilmiş bir darbeydi.
ABD liderliğinde Irak ve Suriye'de İslam Devleti'ne karşı yürütülen mücadelede önemli bir NATO müttefiki olan Türkiye'de halk arasındaki Amerikan aleyhtarı hissiyat, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana hızla çok yükseldi.
Erdoğan ve hükümet, 15 Temmuz'daki başarısız darbe girişiminden 1999 yılından beri Pennsylvania'da yaşayan Fethullah Gülen'i sorumlu tutuyor.
Hükümeti destekleyenler ise, ABD'nin Gülen'in iadesinde isteksizlik olarak gördükleri tavrına ve Gülen yanlısı olduğundan kuşkulanılan kişilere karşı yürütülen operasyonları eleştiren Batılı ülkelere karşı kızgınlık besliyor.
AKP'nin önde gelen bir yetkilisi, "Obama'nın görev süresi boyunca yaşadığımız hayal kırıklığını saklamamız mümkün değil. Trump'ın müslümanlara yönelik olumsuz açıklamaları oldu, seçim kampanyaları döneminde bu tür açıklamalar elbette olabiliyor ama reel-politik farklı bir durum. Önceki ABD yönetimine göre, Erdoğan ve Trump arasında daha iyi bir diyalog olacağını düşünüyorum" dedi.
Ancak henüz Ortadoğu politikasını açıklamamış olan Trump, diğer bölge liderleri gibi Erdoğan'ı da bir süre merakta bırakacak.
Aynı zamanda pek çok Türk de, ABD'nin Suriye'de İslam Devleti ile mücadele eden YPG militanlarına verdiği desteğe, bu grubu PKK'nın uzantısı olarak kabul ettikleri için öfke duyuyor.
Trump'ın bu konudaki politikasının ne olacağı bilinmiyor. Trump sadece Suriye sorununda önceliğinin, Ankara'nın istediği gibi, Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ı iktidardan uzaklaştırmak değil, İslam Devleti'ne karşı mücadele etmek olacağını belli etmişti.
Bu tavır Trump'ın Erdoğan ile ters düşmesine neden olmakla kalmayıp, Suriye iç savaşını da Esad lehine yönlendirebilir.
ABD'NİN YÖNETİCİ ELİ
Ankara'nın devlet kademelerinde Trump'ın seçimi kazanacağını bekleyen az kişi vardı.
Buna rağmen üst düzeyli isimler, Barack Obama ile Erdoğan döneminde gerilen ilişkilere yeni bir ayar getirilmesinin mümkün olabileceğini düşünüyor.
Trump ile Erdoğan farklı dünyalardan gelseler de, liderlik vasıflarında çarpıcı benzerlikler bulunuyor.
Her ikisi de kendisine çok bağlı bir taraftar kitlesine sahip olan popülist politikacılar. Her ikisi de ciddi ölçüde kutuplaştırıcı politikalar izliyor ve aklından geçeni olduğu gibi söylemekten çekinmiyor.
Üst düzey bir Türk yetkili, her konuda görüş birliğinde olmasalar da, iki lider arasında "iyi bir kimya" doğması ihtimalinin büyük olduğunu söyledi.
Yetkili, "Herhangi bir maske takmadan, oldukları halleriyle oturup konuşurlar. (İtalya eski Başbakanı Silvio) Berlusconi ile olduğu gibi" dedi.
Trump'ın zaferinin ardından, hükümet yanlısı Sabah gazetesinin köşe yazarlarından Hilal Kaplan Twitter'da "ABD yerleşik düzeni çatırdıyor diye seviniyoruz" derken, daha sonra Reuters'a yaptığı açıklamada, "Türkiye, Amerika'nın dünya çapındaki bu müdahaleci, kontrol edici tutumuna karşı çıkan ülkelerden birisi. Neticede Trump'ın seçilmesi de uluslararası statükoya bir darbe indiriyor" dedi.
Ancak iki ülkenin görüş ayrılıklarının giderilmesi kolay olmayabilir.
İlişkilerde önemli bir engel olan Gülen sorununun çözümü uzun zaman alabilir. Başbakan Binali Yıldırım Gülen'in Türkiye'ye iadesini ABD'den istedi ancak bu ABD başkanının değil, Amerikan yargısının vereceği bir karar olacak ve bunun dayanacağı yasal süreç yıllar alabilir.
Suriye konusundaki görüş ayrılıkları da ilişkileri zorlayabilecek.
Trump Esad'a karşı mücadele eden isyancıları desteklemenin doğru olmadığını ifade etti ve İD'ye karşı, Esad'ın en yakın müttefiki olan Rusya ile işbirliğine gidilmesini önerdi.
Başkanlık yarışında Demokrat aday olan Hillary Clinton İslamcılara karşı savaşan Kürt militanları silahlandıracağını söyleyerek Türkleri kızdırmıştı ancak Trump da böyle bir adımı özellikle reddetmiş değil.
EDAM Başkanı Sinan Ülgen de, "Obama döneminden sonra bir balayı süresi yaşandığını göreceğiz, Obama döneminde ilişkiler oldukça tatsızlaşmıştı" dedi ve şöyle devam etti:
"Ancak zaman ilerledikçe başka noktalarda görüş ayrılıklarının ortaya çıkacaktır. Trump'ın politikaları mutlaka Suriye rejimini, rejime yakın güçleri ve Rusya'yı güçlendirecek. Bu, Türkiye'nin (Suriye'de) rejim değişikliği ve muhalefeti destekleme anlamında 2011'den beri yapmak istediklerine aykırı."
Trump'ın İsrail'e verdiği destek de, Filistinlileri destekleyen ve Hamas'ın yönetimindeki Gazze'ye yardım veren Ankara'nın başını ağrıtabilir.
Trump seçim kampanyası sırasında Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma vaadi ile İsrail'in desteğini kazanmıştı.
Trump'ın, yeterli savunma harcaması yapmayan NATO müttefiklerinin yanında ABD'nin yer almayacağı tehdidi ve Türkiye'nin yararına olabilecek uluslararası ticaret anlaşmalarına karşı duran tavrı da Ankara için sorun yaratabilir.
Ancak Ankara ihtiyatlı bir iyimserlik içinde.
Analist Halil Karaveli ise, genellikle Türkiye'deki iktidarların ABD'deki Cumhuriyetçi yönetimlerle, Demokratlar ile olduğundan daha kolay anlaştıklarını belirterek, "Trump'ın başkanlığı Türkiye açısından yeni bir başlangıç için fırsat oluşturuyor" dedi.
Haberin orijinali için tıklayınız: Bu haber, linkleri yukarıda belirtilen haber ya da haberlerden derlenmiştir. Tam çevrilmiş metin olmayabilir