(Savunma Bakanı Akar ve analist görüşü eklendi)
Tulay Karadeniz
ANKARA, 7 Kasım (Reuters) - ABD, PKK'nın üç "elebaşı" için para ödülü koyduğunu açıklarken, Ankara kararı olumlu bulduğunu açıkladı ancak "bu kararın somut eylemlerle desteklenmesinin beklendiğini" duyurdu ve karara temkinli yaklaştı.
ABD'nin Ankara büyükelçiliği dün akşam saatlerinde, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Matthew Palmer'ın bu göreve gelmesinin ardından Ankara'ya ilk ziyaretini gerçekleştirdiğini ve iki gün süren ziyareti kapsamında Türk hükümetinden yetkililer, iş dünyasının temsilcileri ve milletvekilleri ile biraraya geldiğini duyurdu.
Ziyaretine ilişkin yazılı bir açıklama yapan Palmer ise ABD Dışişleri Bakanlığı'nın PKK konusundaki yeni bir kararını kamuoyuna duyurdu.
Palmer açıklamasında "Amerika Birleşik Devletleri, NATO müttefikimiz Türkiye ile terörle mücadele alanında yürüttüğü işbirliğine değer vermektedir. Ziyaretim kapsamında, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın "Rewards for Justice (Adalet için Ödül)" programının PKK terör örgütüne mensup üç üst düzey ismi hedef aldığını duyurmaktan mutluluk duymaktayım. ABD Dışişleri Bakanlığı, söz konusu PKK'lıların kimlik ya da yer tespitini mümkün kılacak bilgiler karşılığında para ödülü verilmesini onaylamıştır. Buna göre, Murat Karayılan için (5 milyon Amerikan dolarına kadar), Cemil Bayık için (4 milyon Amerikan dolarına kadar) ve Duran Kalkan için (3 milyon Amerikan dolarına kadar) ödül verilecektir" dedi.
ABD, 1997 yılında PKK'yı "yabancı terör örgütü" olarak kabul etmiş, 2001'de de Başkanlık kararnamesi uyarınca "Küresel Terör Unsurları" listesine almıştı.
Ancak ABD'nin Suriye'deki Kürt gruplar PYD/YPG ile DEAŞ ile mücadele bağlamında geliştirdiği işbirliği ve Suriye Demokratik Güçleri şemsiyesi altında yer alan bu gruplara sağladığı askeri destek son yıllarda Türkiye-ABD ilişkilerindeki en önemli kırılma noktalarından birini oluşturuyor.
Ankara PKK ile bağlantıları olduğunu belirterek PYD/YPG'yi de "terör örgütü" olarak nitelendiriyor.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın dün akşam kararın kamuoyuna açıklanmasının ardından Habertürk'te katıldığı bir programda yaptığı ilk değerlendirmede "Bunu yapsınlar olumlu karşılarız prensipte ama büyük fotoğrafın içinde tam neye tekabül edecek? Yani bu eğer YPG, PYD angajmanını perdelemek ya da dikkatlerden kaçırmak için yapılan bir şeyse zaten üç gün sonra asıl gerçek ortaya çıkacaktır" dedi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy ise bu sabah konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada "ABD Dışişleri Bakanlığı'nın terör örgütü PKK'nın 3 elebaşının kimliklerini ya da yerlerini tespit edecek bilgiler karşılığında para ödülü koymasını olumlu karşılıyoruz. Bu adımın PKK ve uzantılarıyla mücadele bağlamında Irak ve Suriye'de ortaya konulacak somut eylemlerle desteklenmesini bekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Savunma Bakanı Akar da ABD'nin kararını "olumlu ancak geç" bir adım olarak değerlendirdi ve sadece PKK'ya değil YPG'ye karşı da aynı tutumun geliştirilmesini beklediklerini ifade etti.
ABD'NİN KARARININ ZAMANLAMASI VE HEDEFİ
ABD'nin PKK'nın üç üst düzey ismi için para ödülü koyması kararını Reuters'a değerlendiren TEPAV güvenlik analisti Nihat Ali Özcan, 1997'den beri PKK'yı terör örgütü olarak gören ABD'nin neden şimdi bu kararı almış olabileceğini şu sözlerle değerlendirdi:
"Bölgede önemli değişiklikler var. Suriye'de iç savaş yavaş yavaş masaya doğru, müzakere sürecine doğru evriliyor. İran'la ilgili yaptırımlar gündemde, DAEŞ meselesi de Suriye'de gittikçe ivme kaybetti. Türkiye ABD'nin Suriye'deki PKK ile olan ilişkilerinden de çok memnun değil. Geçen hafta Türkiye'nin verdiği tepkiler, Suriye'deki top atışları ortada. Bu tabii istenmeyen ve kontrol dışına çıkabilecek gelişmeleri tetikleyecek tehlikeli bir durum...Dolayısıyla ABD meselede seviye ya da konum değiştiriyor."
Türkiye Suriye'de Fırat'ın doğusundaki PYD/YPG varlığından duyduğu rahatsızlığı uzun süredir dile getiriyor. Geçen hafta da TSK Fırat'ın doğusundaki bazı noktalara, buralardan taciz atışları yapıldığını belirterek top atışları gerçekleştirmişti.
Basında bu bölgede tansiyonu düşürmek için ABD'nin SDG ile ortak devriyeler başlattığı belirtilmişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün "bunun kabul edilemez olduğunun" belirtmiş ve konuyu bu hafta Paris'te ABD başkanı Donald Trump ile görüşeceğini söylemişti.
Özcan, ABD'nin üç üst düzey PKK'lı hakkında aldığı kararın hem PKK içinde hem de PKK ile Suriye'deki PYD/YPG'liler arasında ciddi bir tartışma ve kırılma yaratabileceğini belirtti ve ABD'nin Suriye'deki gelişmeler nedeniyle böyle bir adım atmış olabileceğini şu sözlerle anlattı:
"ABD bence şunu istiyor ve şunu söylüyor: 'Bir defa Suriye sınırı boyunca benim işbirliği yaptığım PYD'yi taciz ederek ya da ona karşı güç kullanarak benim oradaki adamlarımı tehlikeye atma. Böylece ben hem Suriye'de İran'ı bloklamış olayım, hem (PYD) DEAŞ'la mücadeleye devam etsin. Hem de Suriye'nin geleceğinin tartışılacağı masada, beni masaya taşıyacak meşru aktör kaçınılmaz olarak SDG ya da PYD, benim bu rolümü oturalım konuşalım ve bunun üzerinden yeni bir politika oluşturalım' diyor."
Reuters'a konuşan EDAM savunma analisti Can Kasapoğlu da PKK'nın "stratejik, operasyonel ve taktik seviyelerde katı hiyerarşilere bağlı olduğunu" belirterek, ABD'nin kararını değerlendirirken, "Bu nedenle, her düzeyde hiyerarşik zincirin akamete uğratılması önemli sonuçlar doğurabilir" dedi.
ABD'nin kararının "siyasi kararlılığı göstermesi bakımından çok önemli bir adım" olduğunu belirten Kasapoğlu, "Henüz kesin değerlendirme için erken olsa da, bana ABD'nin, Suriye politikasını düzenlerken Türkiye'ye yönelik, karşılığında birçok şey talep etmeyi hedeflediği, bir gelişme gibi geliyor" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu aşamadan sonra Menbiç'te önemli gelişmeler beklemek olası. Türkiye, burada da YPG/PYD varlığını kabul etmeyeceğini açıkça belirtti. Washington'un anlaması gereken, ABD ve CENTCOM açısından, özellikle anti-IŞİD koalisyonunun askeri aşamalarını müteakip, Suriye özelinde bölgesel bir konu olan PYD'nin, NATO müttefiki Türkiye açısından beka seviyesinde bir milli güvenlik sorunu olduğu. ABD'li müttefiklerimiz Türkiye ve PYD'nin jeopolitik ağırlıklarının kıyaslanamayacak düzeyde olduğunu; ve hem Washington hem de transatlantik güvenlik&savunma bağları açısından arz ettikleri önem arasındaki uçurumu artık görmeliler ve hatta görmeye başladılar. Bu açıdan ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olabiliriz."