Roberta Rampton / Ben Blanchard
WASHINGTON/BEIJING, 6 Aralık (Reuters) - Beyaz Saray, başkanlığa seçilen Donald Trump'ın Obama yönetiminin Çin ile ilişkilere zarar verebileceği uyarılarına rağmen Tayvan lideri ile telefonla görüşmesinin ardından, Beijing'le yeniden güven tesisine çabalıyor.
ABD Başkanı Barack Obama'nın sözcüsü dün yaptığı açıklamada Trump'ın Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-wen ile Cuma günü yaptığı ve Beijing'in diplomatik protestosunu tetikleyen konuşmanın yol açabileceği potansiyel zorlukları vurguladı.
Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest, üst düzeyli Ulusal Güvenlik Konseyi üyelerinin hafta sonu iki kez Çinli yetkililerle görüşerek Washington'un "Tek Çin" politikasına saygı duyduğunu ve "ABD'nin uzun süredir devam eden Çin politikasına bağlılığının devam ettiğini tekrarladıklarını" söyledi.
Earnest, Çin ve Tayvan'ı ayıran boğazda barış ve istikrarı öngören bu politikanın 40 yıldır devam ettiğini ve ABD'nin çıkarları doğrultusunda olduğunu söyledi.
Earnest, "Eğer (Trump'ın) ekibinin başka bir hedefi varsa, bunu açıklamayı onlara bırakıyorum" dedi.
Earnest şöyle konuştu: "Çin hükümeti bu konuyu son derece ön plana almış durumda ve bu hassas bir konu. Bu durumun alevlenmesi, Çin ile ilişkilerimizde elde ettiğimiz ilerlemenin kısmen zarar görmesine neden olabilir" dedi.
Tayvan'ın başkenti Taipei ile yapılan telefon görüşmesi, eski ABD Başkanı Jimmy Carter'ın 1979 yılında ülkesinin diplomatik odak noktasını Tayvan'dan Çin'e yönlendirmesinden bu yana bir ABD başkanı veya başkan seçilen kişi tarafından yapılan bu tür ilk temas oldu.
Çin, Tayvan'ı anavatandan kopmuş ayrılıkçı bir vilayet olarak görüyor.
Ticaret ve Güney Çin Denizi'nde Çin'in attığı adımlara yönelik anlaşmazlıklara rağmen Obama hükümeti İran ve Kuzey Kore'nin nükleer programları ve küresel iklim değişimi gibi küresel anlaşmazlıklarda işbirliğine önem veriyor.
Trump'ın başkan yardımcılığına seçilen Mike Pence de Pazar günü yaptığı bir açıklamada telefon görüşmesinin bir "nezaket" görüşmesi olduğunu ve ABD'nin Çin politikasında bir değişikliğe işaret etmediğini söyleyerek durumun gerginliğini azaltmaya çalıştı.
Trump'ın muhtemel dışişleri bakanı adayları arasında gösterilen Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Corker, Tayvan görüşmesine verilen tepkinin aşırıya kaçtığı görüşünü belirtti.
Corker, "(Trump) kendisine gelen bir telefona cevap verdi... herkes kendisini arıyor; dolayısıyla bence bu konuya olması gerekenden daha fazla önem atfedildi" dedi.
Çin dışişlei bakanlığı sözcüsü Lu Kang ise Trump'ın telefonu üzerine ABD tarafına "ciddi itirazlarını" bildirdiklerini söyledi ancak muhatabın kim olduğunu açıklamadı.
Lu, Tayvan konusunun ülkesi ve ABD arasıdaki en önemli ve en hassas konu olduğunu belirtti.
TRUMP ÇİN'İ ELEŞTİRMEYE DEVAM ETTİ
Seçim kampanyası boyunca Çin'i bir döviz manipülatörü olarak ilan edeceğini söyleyen Trump, bu sert tonu Pazar günü de sürdürdü.
Twitter üzerinden açıklama yapan Trump, "Çin, para birimine değer kaybettirirken (bizim şirketlerimiz için rekabeti de zorlaştırırken), onların ülkesine giden ürünlerimize yüksek vergiler uygularken (ABD onlara vergi uygulamıyor) veya Güney Çin Denizi'nin ortasında devasa bir askeri bölge inşa ederken bize sordu mu? Hiç sanmıyorum" dedi.
Çin şu an itibariyle ABD Hazine Bakanlığı veya Uluslararası Para Fonu tarafından döviz manipülatörü olarak görülmüyor.
Haberin orijinali için tıklayınız: ÖNEMLİ: Bu haber, linkleri yukarıda belirtilen haber ya da haberlerden derlenmiştir. Tam çevrilmiş metin olmayabilir.