ABD Merkez Bankası'nın faiz artırım döngüsünü durdurma kararı, hedefin üzerinde seyreden enflasyona rağmen hisse senedi piyasalarına bir miktar sükûnet getirdi. Bu hamle, hazine getirilerini yukarı çeken genişlemeci bir mali duruşla uyumludur. Tüketici harcamaları daralmaya devam ettikçe, devlet borçlanması ABD ekonomisi üzerindeki etkiyi yumuşatabilir. Bununla birlikte, yüksek ABD faiz oranları devam edebilir ve potansiyel olarak piyasanın aşırı tepkisini tetikleyebilir.
Aynı zamanda, Batı Asya'da tırmanan çatışmalar enerji fiyatlarını etkileyebilir ve Fed'in istikrarlı enflasyon dengeleme çabalarını riske atabilir. Fed'in temkinli yaklaşımının, güvenli liman ABD borçlarına sermaye akışını yavaşlatması, ancak tersine çevirmemesi bekleniyor. Gelişmekte olan piyasalar sınırlı sermaye akışıyla mücadele etmeye devam edecek, ancak kur istikrarsızlığının azalması bekleniyor.
Dünya genelinde merkez bankaları, forex'in dolarsızlaşmasını hızlandırabilecek yükselen ABD hazine tahvil getirileriyle uğraşmak zorunda kalacak. ABD'de devam eden mali genişleme, gelişmekte olan ekonomilerde ihracat talebini canlandırabilir.
Hindistan, güçlü iç tüketimi, devlet öncülüğündeki yatırımları, filizlenen 'öz sermaye kültü', sağlam hizmet ihracatı ve benzeri görülmemiş hane halkı tasarrufları nedeniyle bu küresel ekonomik değişimlerden bir şekilde yalıtılmış görünüyor. Eğer Jerome Powell ABD'de bir resesyonu tetiklemeden enflasyonu kontrol altına alabilirse, bu durum Hindistan hisse senedi piyasaları üzerinde olumlu bir etki yaratabilir. Bu durum kısa vadeli dalgalanma, zaman düzeltmesi ve potansiyel resesyondan kaçınma eğilimine rağmen gerçekleşebilir.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.