İSTANBUL, 19 Ekim (Reuters) - Türkiye'de faaliyet gösteren İsveçli firmalar son dönemde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelere karşın, büyüyen pazar, düşük üretim maliyeti ve bölge ülkelere erişim gibi etkenlerle önümüzdeki üç yılda Türkiye'deki yatırımlarına devam etmeyi planlarken; orta vadede kârlılık ve ciroda artış öngörüyorlar.
İsveçli firmalar, Türkiye'de karşılaştıkları en büyük zorluk olarak ise yoğun rekabet, siyasi istikrarsızlık ve döviz kurlarındaki dalgalanmayı gösteriyor.
İsveç Ticaret ve Yatırım Merkezi Business Sweden tarafından hazırlanan ve İsveçli firmaların Türkiye ekonomisine bakış açısını ortaya koyan "Türkiye İş Ortamı Araştırması"na göre, İsveçli şirketler Türkiye'de sadece kalıcı olmayı değil, büyümeyi de planlıyor.
1 Temmuz-16 Ağustos tarihlerinde yapılan araştırmaya aralarında Ericsson EAC.O , Volvo VOLVb.ST , H&M ,İkea , Oriflame, Spotify, Saab SAABb.ST ve Tetrapak gibi şirketlerin bulunduğu 79 firmadan 85 üst düzey yönetici katıldı.
Araştırmanın tanıtım toplantısında konuşan İsveç Türkiye Ticaret Baş Müşaviri Erik Friberg, katılımcıların yüzde 81'inin soruları 15 Temmuz sonrasında cevapladığını; araştırmanın bu özelliğiyle firmaların Türkiye siyaseti ve ekonomisindeki son gelişmelere ilişkin bakış açılarını da kapsadığına işaret etti.
15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminin ardından olağanüstü hal ilan edilmiş; S&P ve Moody's Türkiye'nin kredi notunu indirmişti. Hükümet de bu ayın başında OVP'deki 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin büyüme beklentisini aşağı revize etmişti.
FİRMALARIN %89'U ÜÇ YIL İÇİNDE YATIRIM PLANLIYOR
Friberg, "Türkiye özellikle 2016'da kimi sorunlarla karşı karşıya olmasına rağmen İsveçli şirketler ülke ekonomisine ve kendi sektörlerine inanmaya devam ediyor. Sonuçlar, Türkiye'yi tanıyan İsveçli şirketlerin büyük çoğunlunun kısa, orta veya uzun vadede pazarın potansiyeline inandığını açıkça göstermekte. İsveçli firmaların büyük çoğunluğu Türkiye'deki faaliyetlerini büyütmeyi ve Türkiye'de yatırım yapmayı planlıyorlar" dedi.
Araştırmaya göre, şirketlerin yüzde 80'i kısa vadede, yüzde 89'u ise önümüzdeki üç yıl içerisinde Türkiye'de yatırımlarına devam etmeyi planlıyor.
Katılımcıların yüzde 21'inin Türkiye'de üretim tesisi bulunduğunu belirten Friberg, "Bu şirketlerin yüzde 50'si mevcut tesislerine üç yıl içinde yatırım yapmayı planlıyor. Türkiye'de üretim tesisi olmayan katılımcıların yüzde 14'ü de üç yıl içinde kurmayı düşünüyor" dedi.
Katılımcılara göre, İsveçli şirketler açısından Türkiye'de üretim yapmanın başlıca avantajları düşük üretim maliyeti, lojistik kolaylık ve nitelikli işgücü olarak sıralanıyor.
Türkiye'deki İsveçli iştiraklerin yüzde 63'ünün son 15 yıl içinde kurulduğuna dikkat çeken Friberg, "Türkiye, İsveçli şirketler için aynı zamanda bir bölge ofisi işlevi görüyor. Türkiye'nin coğrafi avantajı İsveçli firmaları yatırıma yönlendiren önemli nedenlerden biri" dedi.
Friberg'in verdiği bilgiye göre, Azerbaycan, Gürcistan, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri, Rusya, İran ve İsrail Türkiye ofisleri tarafından en çok yönetilen ülkeler.
KRLILIK VE CİRODA ARTIŞ ÖNGÖRÜLÜYOR
Araştırma, İsveçli firmaların 2016'da ve sonrasındaki üç yıllık dönemde Türkiye'de kârlılık ve ciro artışı beklentisi içinde olduklarını da ortaya koyuyor.
Buna göre; katılımcıların yüzde 92'si 2019'a kadar olan dönemde cirolarının artacağını öngörüyor. Katılımcıların yüzde 87'si de yine aynı dönemde orta seviyeden çok yüksek seviyeye kadar uzanan bir skalada kârlılık elde etmeyi öngörüyor.
Şirketlerin yüzde 95'i önümüzdeki üç sene içerisinde faaliyet gösterdikleri sektörün büyüyeceğine inanırken; sektöründe bu yıl büyüme bekleyenlerin oranı ise yüzde 79.
Katılımcıların yüzde 96'sının orta vadede Türkiye'deki faaliyetlerini artırmayı ya da aynı seviyede korumayı planladığını gösteren araştırmaya göre; geniş ve büyüyen pazar, müşteri trendindeki cazip değişiklikler, nitelikli işgücü ve altyapı yatırımları şirketlere önemli fırsatlar sunuyor.
Diğer yandan İsveçli firmaların olumsuz etkilendikleri faktörlerin başında yüzde 66 ile yoğun rekabet ortamı geliyor. Bu faktörü siyasi istikrarsızlık ve kurlardaki dalgalanmalar izlerken, güvenlik kaygısı yüzde 42 ile altıncı sırada yer alıyor.