Ak Portföy Yönetimi Türkiye’nin ilk Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nu kurarak bu alanda sektörün öncü kurumu oldu.
Ak Portföy Yönetimi Türkiye’nin ilk Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nu (GSYF) kurarak bu alanda sektörün öncü kurumu oldu. Türkiye’nin yüksek büyüme potansiyeline sahip KOBİ’lerine sermaye sağlayacak olan fon, 2 yıl sürecek dönem boyunca yatırımcı kabul etmeye devam edecek. Emeklilik ve sigorta şirketleri başta olmak üzere, kurumsal yatırımcıların ilgisi ile fon büyüklüğünün, ihraç döneminin sonunda 300 milyon TL’ye ulaşması hedefleniyor. Fon ekonomiye sağladığı doğrudan kaynak ile istihdamı, inovasyonu, ihracatı, kısacası büyümeyi destekleyecek.
Ak Portföy, Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF) ile büyüme aşamasındaki ihracat potansiyeli yüksek, teknoloji ve inovasyon odaklı orta ölçekli şirketlere uzun vadeli sermaye sağlıyor. Fon, portföyündeki şirketlerin büyümesine paralel olarak yatırımcılarına artan piyasa değeri üzerinden orta uzun vadede yüksek getiri sağlamayı hedefliyor.
Ak Portföy Girişim Sermayesi fonu gerek yurt içi gerekse yurt dışı kurumsal ve bireysel yatırımcıların tasarruflarını fon çatısı altında birleştirerek uzun vadeli bir perspektifle büyüme potansiyeli yüksek şirketlere sermaye olarak aktaracak. Yatırım seçiminde, uzun vadeli sermaye finansmanı sağlandığında yapacağı yeni yatırımlarla, yeni pazarlara girme ve işlerini büyütme konusunda yüksek değer artış potansiyeli taşıyan şirketler hedeflenecek. Firmalara sağlanacak finansman yanında kurumsal yönetim yetkinliklerinin geliştirilmesi alanında verilecek destek ve yönlendirme de firmaların belirlenen hedefleri gerçekleştirebilme olasılığını artıracak. Fona sağlanan sermaye karşılığı elde edilen şirket ortaklık payları, fon süresi içerisinde (ortalama 5 sene) piyasada ya ticari/stratejik ya da finansal bir alıcıya satılarak ya da halka açılarak nakde dönüştürülecek ve oluşan kar yatırımcılara dağıtılacak.
Yatırımcıya Yüksek Getiri Potansiyeli Ve Vergi Avantajı
Ak Portföy Genel müdürü Dr. Alp Keler bu yeni varlıık sınıfı ile ilgili olarak “yatırımcılar, GSYF’ye yatırım yaptıktan sonra, fon süresinin sonunda fondaki tüm varlıkların nakde döndürülmesi sonucunda fonda oluşacak kazancı payları oranında herhangi bir iskonto ve piyasa riskine tabi olmadan geri alabilecekler. Bu yönüyle fon orta uzun vade için cazip bir yatırım alternatifi sunuyor” dedi
Keler fonun gerçek ve tüzel kişilere sağladığı vergi avantajlarıyla ilgili olarak; “GSYF yatırımcıları için önemli vergi avantajları da sunuluyor. Örneğin tam mükellef tüzel kişiler, GSYF’ye yatırdıkları miktarı dönem karının %10’unu ve öz sermayelerinin %20’sini aşmayacak şekilde vergi matrahlarından indirebiliyorlar. Gerçek kişiler için de avantajlar söz konusu” dedi.
“İnovasyona, teknolojiye, kısacası büyümeye destek olacağız”
Dr. Alp Keler GSYF’nin Türkiye’nin büyümesine katkısına değinerek, sözlerini “bu fonla özel sektör yatırımlarını ivmelendirecek, ülkemizin orta gelir tuzağından hızla çıkabilmesini sağlayacak çok önemli bir araç ekonomimiize ve yatırımcılarımıza kazandırılmış oluyor. Ak Portföy bu ürünle özellikle uzun vadeli bir perspektifle yatırım yapabilen emeklilik ve sigorta fonları ile vakıf ve sandıklar için alternatif bir varlık sınıfı yaratmış oluyor. Dünyada emeklilik fonlarındaki varlıkların %5’i girişim sermayesi yatırımlarına yönlendiriliyor. Türkiye’de emeklilik varlıklarının 55 milyar TL’yi aştığı düşünülürse, bu durum sadece emeklilik tarafında başarılı, büyüyen gelecek vaat eden işletmelere doğrudan sermaye sağlanmasında kullanılabilecek yaklaşık 3 milyar TL’lik bir kaynak olduğunu gösteriyor.” diye sürdürdü.
Keler ayrıca, yatırımcılara risk ve getiri anlamında cazip bir kombinasyon sunan bu yeni enstrümanın aynı zamanda yeni iş hacmi yaratılması, istihdamın artırılması ve yeni yönetim tekniklerinin yaygınlaşması yoluyla ekonomik büyümeye önemli bir destek sağlayacağını vurgulayarak, “Biz ilk adımı attık. Bundan sonrasında girişim sermayesi fonlarının yaygınlaşması ülkemizde ekonomik anlamda yenilikçiiliği destekleyecek, kaynakların daha etkin kullanılmasını sağlayacak ve firmaların dış pazarlara açılması yoluyla ülkemizin rekabetçiliğine ilave katkıda bulunacak” diyerek sözlerine son verdi.