(Görüş ve ayrıntılar eklendi)
Behiye Selin Taner
İSTANBUL, 11 Aralık (Reuters) - Türkiye ekonomisi bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yıl aynı dönemde yaşanan darbe girişiminin oluşturduğu baz etkisi ve başta Kredi Garanti Fonu (KGF) olmak üzere hükümetin uyguladığı teşviklerin etkisiyle beklentilerin üzerinde yüzde 11.1 büyüyerek, son altı yılın en yüksek çeyreklik büyümesini gerçekleştirdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11.1 büyüdü. Reuters anketinde beklenti GSYH'nın yüzde 10 artması yönündeydi. Yardımcısı Mehmet Şimşek, üçüncü çeyrekte beklentinin oldukça üzerinde bir büyüme olduğunu, büyümede KGF'nin etkisinin görüldüğünü, makine ve teçhizatta yapılan önemli yatırımlarla yüzde 15.3 büyüdüğünü söyleyerek, yılın tamamında yüzde 5.5'in üzerinde büyüme beklediğini ve rakamların yüzde 6.5'in üzerini işaret ettiğini söyledi.
Büyüme güçlü olsa da istihdam artışını ve büyümeyi kalıcı kılmak için daha çok reform yapmak gerektiğini söyleyen Şimşek ayrıca gelecek sene istihdamın katkısı ile iç talepte güçlü seyir beklediğini belirterek, dış talepte de güçlü seyirle birlikte büyümenin devam edeceğini kaydetti.
Şimşek, üçüncü çeyrekte dış talebin katkısının düştüğünü, bunun tek olumsuz gelişme olarak görülebileceğini söyledi. yurtiçi hasılayı oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2017 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; tarım sektörü toplam katma değeri yüzde 2.8, sanayi sektörü yüzde 14.8 ve inşaat sektörü yüzde 18.7 arttı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri ise yüzde 20.7 arttı.
Ayrıntılara bakıldığında nihai tüketim harcamaları üçüncü çeyrekte yüzde 11.7, devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 2.8, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 12.4 artış gösterdi.
Halk Yatırım Başekonomisti Banu Kıvcı Tokalı, harcama grupları bazında özel tüketim harcamalarının katkısı oldukça belirginleşirken, yatırım harcamalarındaki toparlanmanın dikkat çektiğini söyleyerek, "Kamunun tüketim harcamalarının katkısı ise bütçe disiplini hedefini gözetmenin de etkisiyle, ılımlı boyutta. Net dış talep yine 'eksi' bölgede ancak geçen yılın aynı dönemine göre negatif etkisi azalmaya devam ediyor" dedi ve şöyle devam etti:
"Yılın dokuz ayında yıllık bazda yüzde 7.4'lük büyüme söz konusu... Son çeyreğe beklentilerden daha güçlü başlangıca işaret eden Ekim sanayi üretim verileri doğrultusunda, 2017 yılının tamamına ilişkin büyüme tahminimizi yüzde 5.6'dan yüzde 7.5'e çıkarıyoruz. 2018 beklentimizi ise yüzde 4 seviyesinde koruyoruz."
Yatırımların kırılımını gösteren gayrisafi sabit sermaye oluşumuna bakıldığına zincirlenmiş hacim endeksi olarak yılın üçüncü çeyreğinde inşaat yatırımları yüzde 12, kamu ve özel sektörün makine teçhizat yatırımı yüzde 15.3 arttı.
Geçen yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan yüzde 0.8'lik daralmanın ardından ekonomideki yavaşlamanın önüne geçmek için bu yıl inşaat, beyaz eşya ve mobilya sektörlerine yönelik vergi indirimlerinin yanı sıra istihdama, üretime ve KGF ile kredilere yönelik bir çok teşvik ve destek verildi. Yetkililer Kredi Garanti Fonu'nun (KGF) 2017'de büyümeye tek başına 1.5-2 puana yakın destek sağlayacağını öngörüyor.
Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9.6 artarken, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.2 artış gösterdi.
Üretim yöntemiyle gayrisafi yurtiçi hasıla tahmini, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla yüzde 24.2 artarak 827.23 milyar TL oldu.
Öte yandan bu yıl ilk çeyrek için büyüme yüzde 5.2'den yüzde 5.3'e yükseltildi. İkinci çeyrek büyümesi ise yüzde 5.1'den yüzde 5.4'e revize edildi.
GSYH 2011 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 11.6 büyümüştü.
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Profesör Doktor Seyfettin Gürsel, Reuters ile daha önce yaptığı söyleşide 2017'nin telafi yılı olduğuna işaret etmiş, 2018'de ise ekonominin önündeki en büyük riskin "düşük büyüme ihtimali" olacağını söylemişti.
Gürsel, 2017'de yüzde 6'nın üzerinde olması beklenen büyümenin gelecek yıl sağlanmasının zor olduğunu ve 2018'de büyümenin yüzde 4'ün altında kalma ihtimalinin arttığına dikkat çekmişti.
Gelecek yıl mali disiplin nedeniyle bu yıl verilen teşviklerin sürdürülmeyecek olması, döviz kuru şoku, yüksek enflasyonun satın alma gücünü azaltmasıyla özel tüketimin azalacak olmasının büyüme üzerinde baskı yaratacağını belirten Gürsel, Türkiye'nin en önemli iki çıpasından biri olan AB çıpasının kaybolmasından sonra mali disiplin çıpasının sağlam kalmasının önemine işaret etti.
Gürsel, ekonominin yeterince istihdam yaratamaz duruma gelme olasılığının da önemine dikkat çekti.