(Yılmaz'ın açıklamalarının detayları eklendi)
ANKARA, 13 Mayıs (Reuters) - Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) "paralel yapılanma" ile ilgili ihbarlar geldiğini ve Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın soruşturma başlattığını söyledi.
Anadolu Ajansı'na konuşan ve açıklamaları AA'nın internet sitesi ve Twitter hesabı üzerinden yayınlanan Yılmaz, "1,000'in üzerinde ihbar gelmiştir. Bu ihbarlarla ilgili Genelkurmay Askeri Savcılığı soruşturma başlatmıştır" dedi.
Yılmaz, "Eğer komutanından değil de bir başka yerden talimat alan bir yapı varsa o zaman bu ordu milli olma vasfını kaybeder" diye konuştu.
AKP hükümeti, 17 ve 25 Aralık 2013'te yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine bazı eski bakan ve çocuklarına karşı yürütülen operasyonlardan emniyet ve yargı kurumlarında Gülen cemaatine yakın isimleri sorumlu tutarak, bu operasyonları hükümete karşı "devlet içine yerleşmiş paralel yapının darbesi" olarak nitelendirmişti. Fethullah Gülen ise bu iddiaları reddediyor.
Gülen cemaati ile hükümet arasındaki gerilimin açık bir hesaplaşmaya dönüşmesinin ardından hükümet üst düzey TSK mensuplarının yargıladığı Balyoz davasını, Gülen cemaatinin "milli orduya kumpası" olarak nitelemişti. Bu açıklamanın ardından, Balyoz davasında bazıları beş yıl tutuklu kalan sanıklar hakkında, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı "adil yargılanma hakkını ihlali" kararının ardından yeniden yargılama kararı verilmiş ve tüm tutuklu sanıklar tahliye edilmişti.
Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan 73 subayın görevine döndüğünü ifade eden Yılmaz, "Bunlardan 46'sı Yüksek Askeri Şura'da terfi derecelendirilmesine gidecektir. Dolayısıyla o terfide Yüksek Askeri Şura Üyeleri kendilerine, diğer aynı yaşta tertiplerine bakarak da en iyi liyakat ve ehliyeti dikkate alarak bir değerlendirme yapacaktır" diye konuştu.
Balyoz davasına konu olan iddialar 20 Ocak 2010 tarihinden başlayarak Taraf gazetesinde yayınlanmış ve iddialara ilişkin olduğu belirtilen belgeler bir bavul içerisinde savcılığa teslim edilmiş ve dava bu esas olarak bu malzemeler ile yürütülmüştü.
Yeniden yargılamanın başlamasının ardından yapılan bilirkişi incelemelerinde ise davaya delil olarak gösterilen CD'lerin isnat edilen suç tarihinden sonra üretilmiş olduğu, dolayısıyla gerçek deliller olamayacağı sonucuna varılmıştı.