İSTANBUL, 3 Nisan (Reuters) - Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM), 2017 yılında KGF vb teşviklerle OVP hedeflerini neredeyse iki puan aşarak yüzde 7.4 olan büyümede bundan sonra asıl soru işaretinin bütçe kısıtları dahilinde "muazzam" teşviklerin nasıl sürdürüleceği olacağını belirtti.
Ekonomistler ekonominin 2017'de iç tüketim ağırlıklı yüzde 7.4 büyürken, yeni teşvik ve yatırımlar 2018'de büyümede beklenen ivme kaybını sınırlayabileceğini tahmin ediyorlar. Bu kapsamda bu hafta Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanması beklenen 67 maddelik paketin ve diğer teşvikleri yakından takip ediyorlar. Seyfettin Gürsel başkanlığında hazırlanan BETAM raporunda 2017'deki yüksek büyüme ile ilgili olarak, "Bu yüksek büyümede Kredi Garanti Fonu ve diğer teşviklerin etkili olduğu herkesçe kabul gören bir olgudur. Asıl soru 2018'de bu muazzam teşviklerin bütçe kısıtları dahilinde ne oranda sürdürülebileceğidir" denildi.
Geçen yıl büyümenin OVP'de öngörülen yüzde 5.5'in çok üzerine çıkması ile enflasyonda görülen yükselişte TL'nin değer kaybının yanı sıra talep bakısının da etkili olduğu, dolayısıyla ekonominin aşırı ısındığı tartışmalarını gündeme taşıdığı dikkat çekilen raporda şöyle denildi:
"2018'de GSYH artışlarına yönelik uluslararası kuruluşların ve diğer kurumların tahminleri yüzde 4 ile yüzde 5 arasında değişmektedir. İç talebi güçlü bir şekilde destekleyen teşviklerin mali disiplin kaygıları ile 2018'de devam etmemesi durumunda bu büyüme aralığı makul sayılabilir. Ancak son çeyrekte kamu tüketim harcamalarında gözlemlenen büyük artış mali disiplin kaygısının ikinci plana itildiği izlenimini vermektedir"
"Son çeyrekte net ihracatın negatif katkı yapmasına neden olan yüksek ithalat artışının 2018'de devam edip etmeyeceği keza yatırımların da katkısını negatife çeviren inşaattaki durgunluğun kalıcı olup olmadığı şimdilik belli değildir" görüşüne yer verilen bu iki kesimde yaşanacak gelişmelerin 2018'de ekonomik büyümenin mertebesinde belirleyici rol oynayacağına işaret edildi.
Reuters'ta dün çıkan bir analizde, Mart ayında tarihin en yüksek ihracatı yapıldığına ancak ithalattaki artış hızının ihracat artışının iki katından fazla olması Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olan cari açık açısından izlenmesi gereken önemli bir risk unsuru olabileceğine dikkat çekilmişti. teşviklerinin en yoğun olarak kullanıldığı ve jeopolitik gelişmeler nedeniyle harcamaların arttığı 2017 yılında merkezi yönetim bütçe açığı bir önceki yıla göre hatırı sayılır bir artış gösterdi.
Maliye Bakanlığı verilerine göre 2016'da 29.9 milyar TL açık veren bütçe, geçen yıl 47.4 milyar TL açık verdi.
Türkiye ekonomisinin makro anlamda en güçlü olduğu alanların başında gelen bütçe dengesi 2016'da yaşanan darbe girişiminin etkilerini azaltmak için alınan önlemlerle bozulmaya başladı. Bunun yanı sıra başta Kuzey Irak ve Suriye olmak üzere jeopolitik gelişmeler nedeniyle güvenlik harcamalarında planlanan artış da bu bozulmayı tetikleyebilecek bir faktör oldu.
İlk etapta GSYH'ya oran olarak bütçe açığı yüzde 1'den 2017'de yüzde 2'ye çıkaracağı öngörülen bu gelişmeler ekonomide yarattığı ivme sayesinde artan vergi gelirleriyle bütçeye de beklenenden daha az etki yarattı. Güncel verilerine göre bütçe açığının GSYH'ya oranı 2017'de yüzde 1.5 oldu.
Bu düşüşün sınırlı kalmasında bütçede daha fazla bozulmanın önüne geçmek adına ise hükümetin 30 milyar TL'ye yaklaşan vergi artışlarına gitmesi de etkili oldu. Gelir artırıcı tedbirler almak adına hükümet başta kurumlar vergisinin 3 yıllığına yüzde 20'den yüzde 22'ye yükseltilmesi olmak üzere bir çok alanda vergi artışına gitti.