* Partililere göre ekonomide yaşananlar İstanbul seçiminin kaybında önemli rol oynadı
* Kürt seçmenler ve Öcalan ile ilgili yaklaşım da AKP'nin aleyhine işledi
* Sonbaharda yeni partiyi açıklaması beklenen Babacan, Davutoğlu ile ayrı hareket ediyor
*
Orhan Coskun
ANKARA, 25 Haziran (Reuters) - Bazı partililere göre, zorlanan ekonomi ve Kürtlere dönük karışık mesajlarla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tekrarlanan seçiminde 800,000 oy farkla ağır bir yenilgiye uğrayan AKP'de, seçim sonucundan çıkan bu mesaja göre adım atılması gerekiyor.
Partililere göre, dönemin Başbakan eski Yardımcısı Ali Babacan'ın sonbaharda kurmayı planladığı yeni parti düşük bir oy oranında kalsa bile giderek eriyen oyları nedeniyle yüzde 50 oy oranı riske giren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın işini daha da zorlaştırabilir.
AKP'nin yerel seçimlerde özellikle büyükşehirlerde yaşadığı oy kaybının ardından İstanbul'da yenilenen seçimlerde yaklaşık 800,000 farkla rakibi İmamoğlu'nun kazanması bir süredir partinin gücünün son yıllarda arka arkaya yaptığı hatalarla güç kaybı ile karşı karşıya geldiği yorumlarına yol açtı.
Öte yandan AKP'den ayrılan ve piyasalara açısından "saygın" kabul edilen isimlerin parti kurma hazırlıkları da "AKP'de bir yol ayrımı olacak mı?" sorusunu gündeme getirdi. Bir diğer konu da Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimlerde MHP ile yaptığı ittifakın nasıl konumlanacağı. Bu da yeni dönem siyasi şekillenmede izlenmesi gereken bir gündem maddesi olacak.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven'in açıkladığı resmi sonuçlara göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu yüzde 54.21, Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım ise yüzde 44.99 oy aldı. Güven İmamoğlu'nun 4,741,868, Yıldırım'ın ise 3,935,453 oy aldığını ifade etti. Seçime katılım oranını yüzde 84.5 oldu. değerlendirmelerde bulunan AKP'le üst düzey yetkililer, bazı önemli büyükşehirlerin kaybedildiği 31 Mart'taki yerel seçimlere 23 Haziran'da tekrarlanan İstanbul'un da eklenmesinin ardından bir muhasebe yapılması, "2002 ruhuna" geri dönülmesinin yanında hem kabine hem de parti yönetiminde köklü bir değişimin kaçınılmaz olduğunu belirtiyorlar.
AKP'nin kuruluşunun ardından 2002 sonrasında yükselmesinde ekonomik liberalizm, AB çıpası gibi Türkiye'de demokratikleşmeye yol açması beklenen adımlar etkili olmuştu. Özellikle 12 Eylül darbesine dönük eleştirileri ve darbecilerin yargılanacak olması liberallerin yanısıra sol kesimin de desteğini almasını sağlamıştı.
"PARTİ 2002'DEKİ İLKELERİNE DÖNMELİ"
Mart sonundaki seçimde 27,000 fark var iken tekrarlanan İstanbul seçiminde yaklaşık 800,000 fark ile CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığı kazanmasının "yıkıcı sonuçları" olacağını kaydeden AKP'ye yakın bir kaynak, "Aslında sonuçlar AK Parti'nin 2002'deki ilkelerine dönmesinin gereğini ortaya koyuyor. Seçimde ekonominin ağır bedeli oldu. Mart seçimlerinde büyük şehirleri ve önemli merkezleri kaybetmiştik Ankara ve Antalya gibi, şimdi İstanbul eklendi. Elbette bu gidiş parti açısından büyük sıkıntı. AK Partiyi destekleyen taban ekonomiden gördüğü zararı zaten sandığa yansıtmıştı, şimdi daha net gösterdi" dedi ve ekledi:
"Sonuçta ekonomi en büyük belirleyici. Ama son haftada Kürtlerle ilgili yapılan açıklamalar, Öcalan'ın mektubu, HDP'ye yönelik değerlendirmeler hem bizi destekleyen milliyetçileri hem MHP'lileri hem ortada kalan muhafazakarları hem de bizim tabanımızda tepki gördü. Hatalarımızın ve ekonominin geldiği durumun faturası oldu aslında."
Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın bu hafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'na destek çağrısının ardından, Abdullah Öcalan HDP'ye İstanbul seçimi için tarafsızlık çağrısı yapmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu açıklamaların ardında ortak canlı yayında yaptığı değerlendirmede İmralı'dan HDP'ye çağrıyı değerlendirerek Öcalan ile Demirtaş arasında liderlik mücadelesi olduğunu söylemişti. HDP ise İstanbul seçimlerine yönelik seçim stratejisinde ve taktik adımlarında bir değişiklik söz konusu olmadığını açıklamıştı. son aylarda artan enflasyon ve faizlerin yanı sıra daralan ekonominin getirdiği yüksek işsizlik hükümeti sıkıntıya sokuyor.
İşsizlik Ocak ve Şubat döneminde %14.7 ile 10 yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşirken, Mart döneminde gerilese de halen %14 seviyesinin üzerinde bulunuyor. Diğer taraftan genç nüfustaki işsizlikte artış sürüyor. Yıllık enflasyon ise geçen yılın Ekim ayında %25.24 ile son 15 yılın rekor seviyesini gördükten sonra yönünü aşağı çevirerek Nisan'da %19.5 olarak gerçekleşse de halen yüksek seyrediyor.
HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın hapiste İmamoğlu'nu destekleyen açıklamalarının ardından Abdullah Öcalan'ın HDP'yi günlük politikalardaki tartışmalardan uzak durup tarafsızlığa davet etmesi, Millet İttifakı'nı HDP ve PKK ile işbirliği yapmakla suçlayan Erdoğan'ı AKP tabanında zora soktu.
Seçimde çalışmalarından Binali Yıldırım'ın seçilmesi için Kürt seçmenin desteğine ihtiyaç duyan AKP, Cumhur İttifakı olan ortağı MHP'nin de tepkisini çekiyor.
KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ KAÇINILMAZ AMA SON KARAR ERDOĞAN'DA
Partili yetkililer, gelinen hasarı onarmak için değişimin artık kaçınılmaz olduğunu söylerken, AKP'ye yakın aynı yetkili, "Bundan sonra kabine ve parti yönetiminde değişiklik olabilir. Elbette buna son kararı verecek kişi Erdoğan'dır ama mevcut durumla gidilmez" dedi.
Parti kaynakları, şimdi olmasa bile muhalefet partilerinin erken seçim için bir süre sonra çağrıda bulunacağına vurgu yaparak, AKP'nin üzerindeki baskının artacağını, ekonomi, diploması, AB, ABD ve Rusya ile ilişkiler, Kürt politikası başta olmak üzere partinin kuruluşundaki çizgiye dönülmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Öte yandan, seçimden sonra Erdoğan ve Bahçeli ittifakın devam edeceği yönünde açıklamalar yaptı.
Erdoğan başkanlığında bugün yapılacak ve seçim sonucunun tartışılacağı MYK toplantısı öncesi değerlendirmelerde bulunan AKP genel merkezden bir yetkili, "İstanbul seçim sonuçlarında problem tamamen kendi davranış biçimimizden. Devleti yönetebilen ama milletin de kendisi olduğumuz bir politikaya dönmemiz gerekiyor" dedi.
"Seçimde ekonomi ile ilgili gelinen durum, makro verilerin ortaya koyduğu sonuçlar ağır oldu. Son iki haftada neyi eksik yaptığımızı ya da neleri hatalı yaptığımızı konuşmamız gerekiyor" diyen yetkili, "Son iki haftaya fazla hata sığdı. Öcalan ve Kürt politikasında yapılan yanlışların bedeli oldu. Birden bire en baştan beri eleştirdiğimiz unsurlarla berabermiş, onlarla işbirliği yapıyormuşuz gibi bir tablo çıktı. Bunun da sonucu ağır oldu" dedi.
"SEÇİM SONUCUNDAN MESAJ ALINDIĞINA DAİR ADIMLAR ATILMALI"
Aynı yetkili, seçim sonucuna dair mesajın alındığını gösteren adımlar atılması gerektiğini, kabinede değişiklik ve parti yönetiminde yenilenmenin artık kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Yetkili, "Cumhurbaşkanı gerekli adımları atacaktır... Bir erken seçim olmaz diye düşünüyorum ama seçimin ağır sonuçlarının üstüne yeni adımlar atıp, toparlanmamız şart" dedi.
Erdoğan'ın seçilmesinin ardından geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çerçevesindeki ilk bu ilk kabine geçen yıl Temmuz ayında görevine başlamıştı.
AKP'li üst düzey bir yetkili de, seçim sürecinde büyük hatalar yaptıklarını belirterek, "Son haftadaki Öcalan mektubu süreci, farkı bu noktaya getirdi. Anlaşılıyor ki MHP'liler bize oy vermemiş. Cumhurbaşkanı'nın süreci buraya getiren ve seçim tekrarını isteyenleri gözden geçireceğini düşünüyorum" dedi ve olağanüstü kongre ve kabine revizyonunun muhtemel olduğunu vurguladı.
BABACAN'IN YENİ PARTİSİ YOLDA
11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün desteklediği Babacan'ın parti çalışmaları ise halen devam ediyor.
İstanbul seçimlerinin ardından parti kurmak için ortamın daha uygun olduğunu söyleyen parti çalışmaları hakkında bilgi sahibi bir yetkili, "Muhtemelen bu yıl bitmeden bir parti oluşumu şekil almış olacak. AK Parti içinden de destekleyenler var. Gül ön planda olmayacak ama parti çalışmalarına destek veriyor" dedi.
"Topluma umut vaat ederek yeni bir başlangıç sunabilir" diyen aynı yetkili, "İstanbul seçiminin sonuçları bu parti çalışmalarına bir alan yarattı. Bu aşamadan sonra daha rahat bir çalışma olanağı bulur. Babacan parti çalışmalarına (eski Başbakan Ahmet) Davutoğlu ile birlikte yürütmeyecek. Tamamen ayrı iki oluşum olarak yollarına devam etmesi öngörülüyor" dedi.
Konu hakkında bilgi sahibi bir başka kaynak da "Babacan ve Gül sonbaharda çok büyük ihtimalle partiyi kuracak. Davutoğlu ile ayrı hareket edecekler. Babacan halen parti kurucuları ve partinin temel misyonu üzerinde bir ekiple çalışıyor. Farklı toplum temsilcileri ve alanlardan destek alıyor. Aslında AK Parti'nin ilk kuruluş ilkelerini de baz alan ama günün şartlarına da uygun yeni politika önerileri partinin temel taşlarından olacak. Partiye AK partililerden de destek var ama bazı önemli sürpriz destekler görülecek gibi" diye konuştu. (Redaksiyon Birsen Altaylı)