Türkiye Ziraatçiler Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin, et ithalatının hayvancılığın sonunu getireceğini söyledi. Yetkin yaptığı açıklamada, Türkiye'de gıda enflasyonunun son derece yüksek olduğu ve genel enflasyon oranı üzerinde olumsuz bir etki yarattığının bilinen bir gerçek olduğunu hatırlatarak, "Bu gerçeği son zamanlarda ekonomiyi yönetenlerin ağızlarından da sık sık duyuyoruz." diye konuştu.
Yetkin şöyle devam etti:
"Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı son günlerde açıkladığı enflasyon raporunda bu konuya bir kez daha değinerek özellikle kırmızı et ve ekmek fiyatının enflasyon sepetindeki ağırlığına dikkat çekti. Başçı, bu konuda hükümetin de desteğiyle bir çalışma yürüttüklerini sözlerine ekledi.
Bu konu geçen yıl yapılan değerlendirmelerde de gündeme gelmiş ve konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarında ele alındığı açıklanmıştı. Aynı günlerde Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Sayın Başçı'nın açıklamalarını değerlendirirken "et fiyatlarını biraz daha disipline edebilmek ve tüketicilerin zararını önleyebilmek için ithal izni vereceklerini" söyledi.
Bu açıklama besicilik yapan üreticilerimizi ve hayvancılık sektörümüzü son derece üzmüştür.
ET FİYATLARI NEDEN YÜKSEK
Günümüzde et fiyatlarının yükselmesinin arkasında başta yem fiyatı olmak üzere girdi maliyetlerindeki yükselme yatmaktadır. setpage
Hayvancılığa verilen destek, maalesef dünya pazarlarına hakim olan ülkelerde verilen desteğin yanında çok düşük kalmaktadır. Yüksek maliyetle yapılan üretim fiyatları yukarı çekmekte, dış pazarlarda yüksek sübvansiyonlu et ve hayvan üreticileriyle rekabeti imkansız hale getirmektedir.
Bu durumda akla ilk gelen çare ithalat olmaktadır. Oysa 2010 gibi yakın bir zamanda bugünkü gerekçelerle "sıfır gümrüklü ithalat" uygulanmış, bunun sonuçları felaket olduğu için kısa zamanda geri dönülmüştür. Hayvancılığımızın bugün kendini toparlamakta zorlanmasının sebebi de o uygulama olmuştur.
Söylediklerimizi somutlarsak:
2010 yılında başlatılan kasaplık canlı hayvan ve et ithalatı sonucu 2012 yılı ilk 8 ayını da kapsayan bir dönemde yaklaşık 500 bin büyükbaş kasaplık canlı hayvan ile 1,7 milyon küçükbaş canlı hayvan ve 132 bin ton kırmızı et ithal edilmiştir. Bu hayvanlara 3 milyar dolar civarında para ödenmiştir. İthalat sonucu tasfiye edilen ve küçülen işletmeler dolayısıyla uğranılan kayıp da hesaba katılırsa, bu rakam 5 milyar doların üzerine çıkmıştır. Et ve hayvan ithalatı sonucu olarak üreticilerin sırtında yük haline gelen yüzbinlerce hayvan kesime gönderilmiştir. Bunların arasında çok miktarda damızlık ve süt ineği de yer almıştır.
Eğer yine o günlere dönülürse, sonuç yine aynı olacak, bu arada söz konusu durumun telafi edilmesi için son yıllarda harcanan çabalar ve paralar da boşa gidecektir.
ET SÜT KURUMU GÜÇLENDİRİLMELİ, YEM UCUZLATILMALIDIR
Oysa et fiyatlarını düşürmenin çok daha kolay ve verimli yolları vardır. Bunların başında hayvancılığa ayrılan destek ve kaynağı artırmak, maliyetlerin yarıdan fazlasını teşkil eden yem fiyatlarını ucuzlatmak gelmektedir.setpage
Unutmayalım, geçmişte meralarımızın yaygın olarak kullanıldığı ve yem maliyetinin düşük olduğu dönemlerde Türkiye'de et çevre ülkelere çok daha ucuzdu ve et ihraç ederdik. Günümüzde yem fiyatlarının düşürülmesi için yemlik bitkilerin üretiminin artırılması ve gerekirse hayvan yemine sübvansiyon uygulanması gerekmektedir.
Et fiyatlarını artıran bir diğer etken de üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki uçurum ve spekülasyondur. Bu iki olgunun da beslendiği nokta piyasayı düzenleyici güçlü bir kurumun bulunmaması ve üretim eksikliğidir. Geçtiğimiz dönemde özelleştirme sonucu Et Balık kurumu'nun kombinalarının tasfiye edilmesi bu durumun başlıca nedenidir. Günümüzde yapılması gereken yeniden kombinalar açarak görevini yapmaya çalışan Et ve Süt Kurumu'nun güçlendirilmesidir.
İthalat kapılarını açmanın beklenen sonucu vermediği, aksine eldeki kaynakları da yok ederek ülkeyi sürekli et ithalatına mecbur bıraktığı kanıtlanmış bir gerçektir.
Biz bu yola gidilmeyeceğini umut ediyor, uyarı görevimizi bir kere daha yerine getiriyoruz: İthalatın serbest bırakılması hayvancılığımızın sonunu getirir."
Yetkin şöyle devam etti:
"Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı son günlerde açıkladığı enflasyon raporunda bu konuya bir kez daha değinerek özellikle kırmızı et ve ekmek fiyatının enflasyon sepetindeki ağırlığına dikkat çekti. Başçı, bu konuda hükümetin de desteğiyle bir çalışma yürüttüklerini sözlerine ekledi.
Bu konu geçen yıl yapılan değerlendirmelerde de gündeme gelmiş ve konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarında ele alındığı açıklanmıştı. Aynı günlerde Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Sayın Başçı'nın açıklamalarını değerlendirirken "et fiyatlarını biraz daha disipline edebilmek ve tüketicilerin zararını önleyebilmek için ithal izni vereceklerini" söyledi.
Bu açıklama besicilik yapan üreticilerimizi ve hayvancılık sektörümüzü son derece üzmüştür.
ET FİYATLARI NEDEN YÜKSEK
Günümüzde et fiyatlarının yükselmesinin arkasında başta yem fiyatı olmak üzere girdi maliyetlerindeki yükselme yatmaktadır. setpage
Hayvancılığa verilen destek, maalesef dünya pazarlarına hakim olan ülkelerde verilen desteğin yanında çok düşük kalmaktadır. Yüksek maliyetle yapılan üretim fiyatları yukarı çekmekte, dış pazarlarda yüksek sübvansiyonlu et ve hayvan üreticileriyle rekabeti imkansız hale getirmektedir.
Bu durumda akla ilk gelen çare ithalat olmaktadır. Oysa 2010 gibi yakın bir zamanda bugünkü gerekçelerle "sıfır gümrüklü ithalat" uygulanmış, bunun sonuçları felaket olduğu için kısa zamanda geri dönülmüştür. Hayvancılığımızın bugün kendini toparlamakta zorlanmasının sebebi de o uygulama olmuştur.
Söylediklerimizi somutlarsak:
2010 yılında başlatılan kasaplık canlı hayvan ve et ithalatı sonucu 2012 yılı ilk 8 ayını da kapsayan bir dönemde yaklaşık 500 bin büyükbaş kasaplık canlı hayvan ile 1,7 milyon küçükbaş canlı hayvan ve 132 bin ton kırmızı et ithal edilmiştir. Bu hayvanlara 3 milyar dolar civarında para ödenmiştir. İthalat sonucu tasfiye edilen ve küçülen işletmeler dolayısıyla uğranılan kayıp da hesaba katılırsa, bu rakam 5 milyar doların üzerine çıkmıştır. Et ve hayvan ithalatı sonucu olarak üreticilerin sırtında yük haline gelen yüzbinlerce hayvan kesime gönderilmiştir. Bunların arasında çok miktarda damızlık ve süt ineği de yer almıştır.
Eğer yine o günlere dönülürse, sonuç yine aynı olacak, bu arada söz konusu durumun telafi edilmesi için son yıllarda harcanan çabalar ve paralar da boşa gidecektir.
ET SÜT KURUMU GÜÇLENDİRİLMELİ, YEM UCUZLATILMALIDIR
Oysa et fiyatlarını düşürmenin çok daha kolay ve verimli yolları vardır. Bunların başında hayvancılığa ayrılan destek ve kaynağı artırmak, maliyetlerin yarıdan fazlasını teşkil eden yem fiyatlarını ucuzlatmak gelmektedir.setpage
Unutmayalım, geçmişte meralarımızın yaygın olarak kullanıldığı ve yem maliyetinin düşük olduğu dönemlerde Türkiye'de et çevre ülkelere çok daha ucuzdu ve et ihraç ederdik. Günümüzde yem fiyatlarının düşürülmesi için yemlik bitkilerin üretiminin artırılması ve gerekirse hayvan yemine sübvansiyon uygulanması gerekmektedir.
Et fiyatlarını artıran bir diğer etken de üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki uçurum ve spekülasyondur. Bu iki olgunun da beslendiği nokta piyasayı düzenleyici güçlü bir kurumun bulunmaması ve üretim eksikliğidir. Geçtiğimiz dönemde özelleştirme sonucu Et Balık kurumu'nun kombinalarının tasfiye edilmesi bu durumun başlıca nedenidir. Günümüzde yapılması gereken yeniden kombinalar açarak görevini yapmaya çalışan Et ve Süt Kurumu'nun güçlendirilmesidir.
İthalat kapılarını açmanın beklenen sonucu vermediği, aksine eldeki kaynakları da yok ederek ülkeyi sürekli et ithalatına mecbur bıraktığı kanıtlanmış bir gerçektir.
Biz bu yola gidilmeyeceğini umut ediyor, uyarı görevimizi bir kere daha yerine getiriyoruz: İthalatın serbest bırakılması hayvancılığımızın sonunu getirir."