* Mültecilerin yıllık harcaması GSYH'nın en az %0.5'ine denk
* Bölgesel enflasyon Türkiye genelinin 1 puan üzerinde
* Dünya Bankası: 10 mülteci 6 yereli işsiz bırakıyor
Nevzat Devranoglu
ANKARA, 19 Şubat (Reuters) - Suriyeli mültecilerin Türkiye'deki mevcudiyeti her geçen gün daha kalıcı hale gelirken ülke nüfusunun yüzde 3'ünü aşmaları nedeniyle mültecilerin makro dengeler üzerindeki etkileri de başta büyümede olmak üzere her geçen gün daha da belirginleşiyor.
Analistler barınma ve yaşam için ana ihtiyaç kalemleri olan yatak, beyaz eşya satışlarıyla başlayan ve başlangıçta daha çok geçici ve sektörel olarak nitelendirilen ekonomik etkilerin artık makro verilerde daha belirgin ve kalıcı olarak hissedildiğine dikkat çekiyorlar.
Büyümedeki pozitif etkiye rağmen, bölgesel bazda daha belirgin olmak üzere Türkiye genelinde enflasyon ve işsizlikte yükseliş olarak kendini gösteriyor.
Hükümet kısa süre önce büyüme öngörülerinde yukarı yönlü revizyonlara giderken 2015 büyüme beklentisi yüzde 3'ten yüzde 4'e, 2016 beklentisi ise yüzde 4'ten yüzde 4.5'e revize edildi. Analistler bu revizyonlarda mültecilerin de önemli etkisini olduğunu belirtiyorlar.
Mültecilerin önemli kısmının yerleşik hale gelmesi makro etkilerin belirginleşmesindeki ana etken olarak öne çıkarken analistler yeni göç dalgaları yaşanması halinde etkinin daha da belirginleşebileceğini belirtiyor. Mevcut verilere göre Türkiye şu anda dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesi konumunda.
Hükümet yetkilileri Suriye rejimi ve Rusya'nın bombalamaları nedeniyle yeni bir göç dalgası başladığını belirtirken, Halep'e bombardımanın artması halinde mülteci sayısının 1.5 milyona ulaşabileceğini, sahil şeridinin tamamı düşünülecek olursa da 3-3.5 milyon insanın göç etme potansiyeli bulunduğunu belirtiyorlar. düzey bir ekonomi yetkilisi Reuters'a yaptığı açıklamada, "Türkiye'deki 2.5 milyonu aşan mülteci tüketici harcamaları kanalı ile büyümeyi destekliyor. Suriye'den gelen göçmenler bugüne kadar ekonominin sadece tüketim tarafında vardı. Üretimde hiç yer almamışlardı. Bu da hem enflasyonda artışa neden oluyor hem de enflasyondaki baskının sonra ermesini engelliyordu" dedi ve ekledi:
"Artık mültecilere çalışma hakkı verildi. Bu hak istihdam piyasası üzerinde elbette baskı yaratıyor ancak mültecilerin üretime katılması enflasyon üzerindeki baskı hafifleyecektir."
TİSK ve üniversitelerin ortaklaşa yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'de çalışan mültecilerin sayısı 300,000'e ulaştı.
TÜİK verilerine göre, 300,000 kişi Türkiye'deki işsiz sayısı olan 3.13 milyon kişinin yaklaşık yüzde 10'una denk gelirken ekonomistler, kaçak çalışmanın halihazırda çift hanede olan işsizlik oranını 1 puan kadar yukarı çektiğini belirtiyorlar.
TİSK raporunda, "Geçici koruma altındaki 2 milyonun üzerindeki Suriyelinin, Türkiye'deki mevzuata göre yasak olmasına rağmen kayıt dışı ekonomi içinde yasadışı çalıştıkları bilinen bir durumdur" denilirken, kısa süre önce yasalaşan mevzuata göre artık mülteciler belirli şartlarda çalışma iznine kavuştu.
BÖLGESEL ENFLASYON TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜZERİNDE
İçişleri tarafından yapılan araştırmalarda yer alan resmi olmayan rakamlara göre yüzde 85'inin kampların dışında yaşayan mülteciler nedeniyle Suriye sınırı ve civarındaki illerde yaşayan yaklaşık 10 milyon nüfusa 2 milyon civarında yeni nüfus eklendi.
Kilis'in nüfusu 100,000'in altında yer alırken 5 Şubat itibarıyla resmi verilere göre Kilis'te yaşayan Suriyeli mülteci sayısı il nüfusunu da geçerek 127,134 olarak gerçekleşti. Yaşanan bu hızlı artış kendini enflasyonda belirgin bir şekilde gösterdi.
Türkiye genelinde Ocak ayında enflasyon yüzde 9.58 olarak gerçekleşirken TÜİK verine göre mültecilerin yoğun olarak yaşadığı Gaziantep, Adıyaman, Kilis bölgesindeki manşet enflasyon ise yüzde 10.67 olarak gerçekleşti. Enflasyondaki bölgesel farklılık kira ve gıda kalemlerinde daha da belirginleşiyor.
YENİ GÖÇ DALGASI EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİYİ ARTIRABİLİR
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, "Ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin açlık sınırında yaşadığı varsayımında yıllık toplam harcamalar milli gelirin yüzde 0.5'ine, yoksulluk sınırı alınırsa yüzde 1.7'sine ulaşıyor" dedi. Bu nedenle, Türkiye'de yaşayan 2.6 milyon Suriyelinin 2015 yılında beklentileri aşan büyümede önemli bir rolü olduğu kanaatindeyiz. Ancak büyüme tarafındaki olumlu desteğin karşılığını enflasyon ve işsizlik tarafında ödüyoruz" dedi.
Bu hesaplamaya göre 750 milyar dolar büyüklüğündeki Türkiye ekonomisinde mültecilerin açlık sınırındaki yıllık harcamalarının 4 milyar doları bulduğu yoksulluk sınırında ise harcamanın 12 milyar dolara kadar yaklaştığı görülüyor. Bu rakamların bir kısmı devlet tarafından finanse ediliyor.
Hükümet yetkilileri mülteciler için yapılan harcamaların 10 milyar dolara yaklaştığını belirtiyorlar. Bir diğer taraftan ise AB'den mültecilere harcanmak üzere gelecek 3 milyar euronun da büyümede yaşanan etkiyi artırması bekleniyor.
Büyüme üzerindeki pozitif etkinin 2016 yılında da devamını beklediğini belirten Kömürcüoğlu, "Hükümet yetkililerinin son dönemde uyardıkları yeni göç dalgası da gerçekleşirse mültecilerin ekonomi üzerindeki etkisi daha da belirginleşebilir" dedi.
Kömürcüoğlu, mültecilerin Türkiye'deki işsizliği yaklaşık 1 puan arttırdığına dikkat çekerken, "Asgari ücrete yapılan yüzde 30'luk zam sonrasında özellikle katma değeri düşük sektörlerde kayıt dışının payının yükseleceği ve mültecilerin tercih edilmesi nedeniyle işsizlik üzerinde yukarı yönlü baskının daha da artacağı kanısındayız" dedi.
Dünya Bankası tarafından yayımlanan araştırma, mültecilerin özellikle tarımda sektöründekileri, kayıt dışı ve vasıfsız çalışanlar ile kadınları işlerinden ettiğini gösteriyor. Ancak aynı araştırmada düşük gelirli işlerin Suriyelilere geçmesine karşın nüfus artışı ve daha düşük maliyetler sebebiyle yeni ve daha vasıflı yasal işlerin oluştuğuna da dikkat çekiliyor.
Dünya Bankası araştırması her 10 mülteci nedeniyle kayıtdışı çalışan 6 kişinin işsiz kaldığına dikkat çekerken buna karşın oluşan daha düşük maliyetler ve artan nüfus sayesinde 3 lokal işçinin daha kaliteli ve kayıt altında bir iş bulduğuna dikkat çekiyor.
(Katkıda bulunan Dasha Afanasieva; Redaksiyon Aslı Kandemir)