IşıkFX Haftalık Forex Bülteni - Yurtiçinde Enflasyon Dataları Önemli!
Yurtdışı tarafta geçtiğimiz haftaya yine ticaret savaşları gündemi ile başladık. Önceki hafta ABD ve Çin’in karşılıklı olarak duyurduğu ek gümrük vergileri Pazartesi itibariyle yürürlüğe girerken, her iki ülkeden karşılıklı gelen açıklamalar bu konuda bir uzlaşının kısa sürede mümkün olamayacağı yönündeydi. Çin Kabinesi ise kendi şirket ve tüketicilerine 60 Milyar Yuan’lık maliyet azaltabilecek bir hamle yaparak ekonomiye can suyu vermeye çalıştı. Buna göre ülkenin ithalat vergilerinin bazı ürünlerde yüzde 9,8’den yüzde 7,5’e indirildiği belirtildi. ABD’de Salı gününden itibaren gözler bir yandan Birleşmiş Milletler toplantılarına, bir yandan ise FED’in yapacağı FOMC toplantılarına çevrildi. Birleşmiş Milletler’in 73.Genel Kurulu için bir araya gelen liderlerden ABD Başkanı Donald Trump’ın söylemleri piyasa tarafında dikkatle takip edildi. Trump’ın, Venezueala’ya yönelik yeni yaptırımlar getirmesi ve İran’ı dışlayan açıklamalarını artırmasının yanı sıra “küreselleşme ideolojisine karşı olduklarını” söylemesi ise piyasadaki küresel risklerin artacağına işaret eder boyuttaydı. Çarşamba akşamı ABD Merkez Bankası(FED)’nın FOMC(Federal Açık Piyasa Komitesi) kararları ve akabinde FED Başkanı Jerome Powell’ın düzenlediği basın toplantısı takip edildi. Beklendiği gibi federal fonlama faiz aralığı yüzde 1,75-2,00 düzeyinden yüzde 2,00-2,25 seviyesine yükseltilirken, iskonto faiz oranı da 25 baz artışla yüzde 2,75’e çıkartıldı. Açıklanan kararlara göre büyüme projeksiyonları; 2018 yılı için yüzde 2.8’den yüzde 3.1’e, 2019 yılı için yüzde 2.4’den yüzde 2.5’e yükseltilirken, 2020 yılı için yüzde 2 olarak sabit bırakılıp, ilk defa açıklanan 2021 yılı için ise yüzde 1.8 olarak öngörüldü. 2018 yılı için İşsizlik ve 2019 yılı PCE Enflasyon oranları tahmininde aşağı yönlü revizeler yapılırken; 2018 yılında toplam 4, 2019 yılındaki 3 ve 2020 yılında ise 1 faiz artışı beklentisi de korundu. Karar metninde ayrıca; istihdam piyasasının güçlenmeye devam ettiği, ekonomik aktivitenin güçlü bir oranda arttığı ifadeleri korunurken, para politikasının “destekleyici olduğu” söylemi ise terk edildi. Kararlar sonrası basının karşısına geçen FED Başkanı Powell ise, benzer ifadelere yer verdiği konuşmasında: Ticaret politikalarından sorumlu olmamakla birlikte endişe duyduklarını, faiz oranlarının kademeli artırılmasının ekonomiyi desteklediğini, politikacıların açıklamalarına göre karar vermediklerini ve petrol fiyatlarındaki yükselişin enflasyona etkisinin ise geçici olduğunu söyledi. Powell’ın: “Enflasyonun seyri değişirse para politikasını ona göre uyarlarız” ve “ekonomi zayıflarsa faizleri indiririz” sözleri ise kritikti. Euro Bölgesi’nde İtalya’nın bütçe sorunu ve Brexit konusu hafta boyunca takip edilirken, haliyle İngiltere’de de Brexit konusu gündemin en üst sırasındaydı. Perşembe günü sona erecek olan 2019 İtalya bütçe tasarısında GSYİH’in yüzde 2.4’ü kadar bütçe açığı verilmesi yönünde karar çıkarken, AB tarafının tepkisi ile İtalya tahvil faizleri fırlarken, ülkenin borsa endekslerinde ise sert satışlar göze çarptı. Yine, İtalyan-Alman tahvil faiz spreadinin artışına devam etmesi de “Euro” üzerinde olumsuz fiyatlamalara neden oldu. Gelişmekte olan ülkeler(EM) konusunda uluslararası bazı kurumların olumlu açıklamaları birçok EM para biriminde pozitif fiyatlamalara neden olurken, Salı günü Arjantin Merkez Bankası Başkanı Capato’nun istifa etmesi kısa süreli paniğe neden oldu. Geçtiğimiz hafta ekonomik takvimde ayrıca; Yeni Zelanda Faiz Kararı takip edildi ve Banka(RBNZ) faiz oranlarında son 1 yılda olduğu gibi herhangi bir değişikliğe gitmedi. Almanya öncü TÜFE oranları öngörülerin üzerinde gerçekleşme gösterirken. ABD’de açıklanan önemli ekonomik verilerde ise; Dayanıklı Mal Siparişleri karışık görüntü çizerken, daha da önemsenen 2.Çeyrek nihai Büyüme Oranı ise geçtiğimiz ay hesaplanan rakama paralel gerçekleşme gösterdi. Yurt içi tarafta geçtiğimiz hafta açıklanan Güven Endekslerindeki düşüşün devamı ve başta kredi derecelendirme kuruluşları olmak üzere birçok uluslararası kurumdan gelen uyarılara karşın, ABD ile devam eden yaptırım krizinin çözülebileceğine yönelik spekülasyonlar; kurlarda TL lehine fiyatlamalara neden oldu. Hafta içerisinde yapılacak olan Hazine itfası için düzenlenen 5 Yıllık tahvil ihalesi ve 2 yıllık kira sertifikası ihracına yeterli düzeyde talep gelirken, CDS ve tahvil faizlerindeki geri çekilmelerin de devam ettiği görüldü. Bu hafta yurt içi tarafta açıklanacak olan enflasyon dataları oldukça kritik olacak. Zira, gelecek verilere göre TCMB’nin Eylül ayında yapmış olduğu faiz artırımı ile ortaya çıkan reel faizin durumu da netleşerek TL kurlarındaki fiyatlamalara etki edebilir. Yurt dışı tarafta ise; Avustralya Merkez Bankası(RBA) kararı, ABD İş İstatistikleri(Tarım Dışı İstihdam, Ortalama Saatlik Kazançlar ve İşsizlik Oranı) ve tüm bölgelerden PMI rakamları takip edilecek.
Geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddeleri arasında yer alan FED/FOMC toplantısında beklenildiği gibi faizlerde 25 baz puanlık bir artış gerçekleştirilirken yılın geri kalanında 1, 2019 yılında ise 3 faiz artırımı daha yapılacağı belirtildi. Karar metninden, para politikasına ilişkin ‘’destekleyici’’ ifadesinin çıkartılması parite tarafında alış yönlü işlemlere neden olsa da, FED Başkanı Jerome Powell’ın sıkılaştırmacı söylemleri sonrası Dolarda toparlanma görüldü. Toplantı sonrası olumlu gelen veriler ile birlikte yaşanan toparlanmaların yanı sıra özellikle Brexit konusu ve İtalya bütçe tasarısı gibi küresel belirsizlikler de USD talebinde etkili oldu. Geçtiğimiz haftanın bir diğer önemli gelişmesi ise Euro Bölgesi’nde yaşandı. Özellikle hafta ortalarına doğru İtalyalı üst düzey yetkililerin bütçe tasarısı üzerinde anlaşma sağlayamayacağına ilişkin gelen haberlerle ile baskılanan Euro varlıkları hafta kapanışına doğru bütçe açığı konusunda yüzde 2.4-2.5 aralığında anlaşma sağlandığı belirtilse de beklentilerinin üzerinde bir bütçe tasarısı ve Avrupa Birliği tarafından bu tasarıya ilişkin gelen eleştiriler Euro üzerindeki baskıyı artırdı. Bu hafta da yine bütçe tasarısının yansımaları takip edilecek. Ekonomik takvimde ise ABD’den ADP Tarım Dışı İstihdam, Fabrika Siparişleri, İşsizlik Başvuruları, Tarım Dışı İstihdam, Ortalama Saatlik Kazançları ve İşsizlik Başvuruları, Euro Bölgesi’nden Perakende Satışları, ÜFE, İşsizlik Oranı, Almanya’dan ise Perakende Satışları ve ÜFE rakamlarının yanı sıra iki bölgeden de PMI rakamları açıklanacak. Ayrıca ticaret savaşları gibi küresel öneme sahip haber akışları da gündemimizde olmaya devam edecek. Teknik olarak satışların devamında izleyeceğimiz destekler sırasıyla 1.1585 1.1560 ve 1.1535 seviyelerinde bulunurken olası toparlanma hareketlerinde 1.1620, 1.1650, 1.1680 ve 1.1730 direnç seviyeleri izlenebilir.
Yurt içi tarafta; geçtiğimiz hafta açıklanan ekonomik veriler beklentilerden kötü gelmesine ve Fitch’den gelen uyarıya rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ve Almanya ziyaretlerine yönelik beklentiler ve Akbank’ın sorunsuz bir sendikasyon geçireceği söylemleri TL lehine fiyatlamalarda etkiliydi. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun: Papaz Brunson üzerinden başlayan krizin bitebileceğine yönelik söylemleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 12 Ekim’de yargının vereceği karara saygı duyacaklarını belirtmesi önemliydi. Ayrıca, yurt içi tarafta; 6 ayda bir kupon ödemeli 5 yıllık yeniden tahvil ihracı ve 2 yıllık doğrudan kira sertifikası satışı da yapılırken, teklif miktarının yeterli olduğu görüldü. Geçtiğimiz hafta ABD’de yine; Ticaret Savaşları ve İran Nükleer Anlaşması gibi konular gündemde yer bulurken, hafta ortasında açıklanan FED/FOMC kararları da kritikti. Beklenildiği gibi FED; faiz oranlarını 25 baz puan artırırken, kararlar ve söylemlerin fiyatlamasının 5-6 kuruşla sınırlı kaldığı görüldü. Yine, ülkenin Büyüme ve Dayanıklı Mal Siparişleri verilerindeki iyi gerçekleşmeler de TL’nin pozitifliği karşısında sınırlı fiyatlanabildi. Bu hafta yurt içi tarafta; enflasyon(TÜFE-YİÜFE) rakamları ile sonrasında TCMB ve hükümet tarafından gelecek açıklamalar dikkatle takip edilecek. Ayrıca, jeopolitik, ekonomik ve siyasi risklerin durumu ile CDS ve tahvil faizlerinde oluşacak fiyatlamalar ve diğer gelişen ülkelerin durumuna göre olası korelasyon hareketleri de izlenmeli. ABD tarafında; Tarım Dışı İstihdam, Ortalama Saatlik Kazançlar ve İşsizlik Oranı gibi önemli ekonomik verilerin yanı sıra, geçtiğimiz hafta alınan FED kararlarının yansımaları ile Ticaret Savaşları gibi küresel konular takip edilecek. Teknik olarak kur tarafına bakıldığında ise; şuan 6.00 seviyesi civarında fiyatlama görülmekte. Aşağı yönlü hareketlerde izlenebilecek kritik destek noktalarımız olan 5.9660- 5.9525 bölgesinin de kırılması TL lehine işlemleri ivmelendirebilir. Bu durumda izlenebilecek destek noktalarımız 5.9280, 5.8815, 5.8290 ve 5.7930’da bulunmakta. Kurda 6.0000 seviyesi üzerinde kalınması halinde başlayabilecek alıcılı işlemlerde ise; izlenebilecek direnç seviyeleri 6.0425, 6.0690, 6.1030, 6.1460 ve 6.2000 ‘de bulunmakta.
Brexit konusuna ilişkin gelen haber akışları geçtiğimiz hafta da parite tarafında hareketliliğe neden oldu. Hafta başına doğru İngiltere Brexit Bakanı Dominic Raab’ın, AB ile bir anlaşma yapılabileceğine ilişkin umutlarının devam ettiğini söylemesi ile birlikte piyasa tarafında oluşan iyimserlik Avrupa Birliği’nin; anlaşmasız Brexit üzerine gerçekleştirdikleri çalışmaları hızlandırdığına ilişkin çıkan spekülasyonlar sonrası olumlu hava ortadan kalktı. Özellikle son zamanlarda gelen olumlu yada olumsuz açıklamaların parite tarafında anlık olarak volatilite yarattığını düşündüğümüzde bu hafta da yine konuya ilişkin haber akışları önemli olacaktır. Ancak tam olarak bir Sterlin hareketi görebilmemiz için somut adımların atılması gerektiğini düşünmekteyiz. ABD tarafında ise FED/FOMC kararları takip edildi. Banka, beklenildiği gibi fonlama faiz aralığını yüzde 1.75-2.00 bölgesinden yüzde 2.00-2.25’e yükseltildiğini bildirirken; bu yıl toplamda 4, 2019 yılı içinse 3 faiz artırımına daha gidileceği öngörüsünü korudu. Toplantı sonrası basının karşısına geçen FED Başkanı Jerome Powell’ın sıkılaştırmacı yorumları da paritedeki satışları destekledi. Ayrıca gerek Brexit gerekse İtalya bütçe belirsizliği gibi küresel olarak yaşanan belirsizliklerde güvenli liman algısı olarak USD talebinde etkili oldu. Bu hafta ise özellikle İş İstatistikleri Bürosu tarafından gelecek olan İstihdam verileri Doların sürdürülebilirliği açısından kritik olabilir. Ayrıca iki ülkeden gelecek PMI rakamlarının yanı sıra yine ticaret savaşları gibi global ve lokal haber akışları izlenmeye devam edilecek. Teknik olarak bu hafta içerisinde 1.3050’nin altında kalıcılık sağlamasıyla birlikte 1.2870 seviyelerine kadar geri çekilmeler görülebilir. Ancak bu seviye öncesinde 1.3010, 1.2995, 1.2940 ve 1.2800 ara destekleri izlenebilir. 1.3050’nin üzerine çıkmasıyla birlikte yaşanacak alış yönlü işlemlerde ise 1.3190 kritik olacaktır. Buranın üzerinde kalıcılıklar Sterlin lehine hareketleri artırabilir. Ancak öncesinde 1.3070, 1.3120 ve 1.3145 ara dirençleri izlenebilir.
Geçtiğimiz hafta sonu Cezayir’de buluşan OPEC ve OPEC dışı üyeler, ABD Başkanı Donald Trump’ın emtia arzını arttırma çağrısını net bir şekilde ret ederek, Ham Petrol üretiminde herhangi bir ilave ve ani artışa gerek olmadığı kararını verdiler. Hafta içerisinde özellikle İran’ın durumu tartışma konusu olurken, ABD yaptırımları dâhilinde gelecekteki emtia piyasasına yönelik belirsizlikler artırmakta. Asya ve Avrupa rafinerilerinden Tahran Petrol’üne olan talep Kasım ayı için pas geçilirken, özellikle Hindistan’ın İran sevkiyatlarını askıya alması, endişeleri tekrardan gün yüzüne çıkardı. Konu hakkında görüşlerini Singapur’da gerçekleştirilen Asya-Pasifik Petrol Konferansında aktaran yatırımcılar İran’a yönelik getirilecek olan ABD yaptırımlarının etkileri görüşürken, Kasım ayında pazardan günlük 2 Milyon varil Tahran Petrolü’nün çıkması durumunda emtia fiyatlarının yılsonuna doğru 90 Dolar seviyesine çıkabileceği belirtildi. Bu düşünceye paralel Japon Bankası UFJ Financial Group’un: “Ham Petrol pazar risklerinin kuvvetli bir şekilde yukarı yönlü olduğu ve açıkça olmasa da emtia fiyatlarının 100 Dolar üzerine çıkabileceği” yönündeki söylemleri de Petrol fiyatları için endişeleri ayyuka çıkardı. Dünya’nın en büyük üreticilerinden olan Suudi Arabistan ise Aramco genişletilmesi ile günlük ortalama 250 bin ile 300 Bin varil arasında bir artışı planlamakta. Hafta sonu OPEC’in resmi olarak üretim artışına gitmemesine rağmen, küresel baskılar sebebi ile günlük üretime toplamda 500 Bin varillik arz artışını planladığı da gelen haberler arasında. Diğer yandan Amerikan Petrol Enstitüsü (API) Haftalık Ham Petrol Stokları 2 Milyon 903 Bin varil artış gerçekleştirirken, Enerji Bilgi Yönetimi (EIA) Haftalık Ham Petrol Stokları 1 Milyon 852 Bin varil fazlalık verdi. Yine EIA tarafından haftalık olarak paylaşılan ABD günlük Petrol üretimi ise 100 Bin varillik artışla 11 Milyon 100 Bin varil toplamına ulaştı. Haftanın son günü açıklanan Baker Hughes Sondaj Kuyu Sayısı da ardışık olarak ikinci haftada da azalış gerçekleştirirken 866 olan rakımını 863’e revize etti. Stoklardaki artışlara rağmen, Kasım ayında yürürlüğe girecek olan İran yaptırımları, tarih yaklaştıkça etkilerini arttırırken, OPEC’in geçtiğimiz hafta yapılan görüşmede arz artışı ile ilgili bir karar almaması da Brent Petrol’ün en son 2014 Kasım ayında görülen seviyelere ulaşmasına neden oldu. Bu hafta için ise her zaman olduğu gibi açıklanacak olan üretim rakamları, sondaj kuyu sayıları ve Haftalık Ham Petrol stokları dataları takip edilecektir. Ayrıca başta İran nükleer anlaşması olmak üzere, önemli Petrol üreticilerinden gelebilecek açıklamalar da fiyatlamalara etki edebilir. Teknik olarak baktığımızda ise yukarı yönlü hareketlerin devamında 84.05, 84.50 ve 85.15 dirençleri izlenebilir. Oluşabilecek geri çekilmelerde ise 82.60, 82.20 ve 81.75 destekleri bulunmaktadır.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin arasında karşılıklı olarak ticaret tarifeleri yürürlüğe girerken, gümrük vergilerinin ilk seviyeleri korkulduğu kadar yüksek olmaması piyasaya olan etkilerinin sınırlı olmasına neden oldu. ABD’den gelen yeni bir müzakerenin olabileceği haberlerine karşılık, Pekin yönetimi de yayınladığı beyaz bildiride: görüşmelerin karşılıklı saygı ve eşitliğe dayanması şartıyla ABD ile Ticaret müzakerelerini yeniden başlatmaya istekli olabileceklerini belirtmesi piyasaların umutlarını sürdürmesine neden olmakta. Ancak 73. Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki konuşan ABD Başkanı Donald Trump: “Zenginliğimizin yağmalanmasına artık izin vermeyeceğiz” derken, küreselleşme ideolojisini reddettikleri söyleyerek ticaret gerginliklerinin bir süre daha gündemde kalacağı beklentisini yarattı. Geçtiğimiz haftanın merakla beklenen olayı ise FED/FOMC kararlarıydı. ABD Merkez Bankası beklenildiği gibi faiz oranlarını arttırırken, para politikasındaki sıkılaşmanın da önceki toplantıdaki projeksiyonlara paralel olarak devam edeceği açıklandı. Avrupa tarafında ise İtalya’da yaşanan bütçe tasarısına yönelik karmaşa ve İngiltere’de ortaya çıkan anlaşmasız Brexit haberleri, başta Euro ve Sterlin varlıklarında olumsuz etkiler yaratırken; Dolar Endeksi’nde sert yükselişe neden oldu. Ons Altın gibi ticareti Dolar üzerinden yapılan kıymetli metale olan talebi aşağı yönlü baskılarken, emtiada ise satıcılı seyir haftaya hâkim oldu. Bu haftaya baktığımızda ise ABD ve Çin’den gelecek ekonomik veriler, ticaret savaşları ile ilgili haber akışları, tahvil getirileri ve Yuan kaynaklı fiyatlamaları takip edeceğiz. Teknik olarak baktığımızda ise 1183 ve 1207 batları arasında sıkışan emtia için bu bölgelerdeki destek ve dirençler önem arz etmektedir. İki banttan birinin kalıcılık ile geçilmesi durumu emtianın önümüzdeki dönemde seyredeceği yön hakkında fikir verecektir. Satıcılı seyrin devam etmesi durumunda 1183, 1180 ve 1176 destekleri izlenebilir. Yukarı yönlü tepki alımlarında ise ilk etapta 1196, 1207 ve 1212 dirençleri bulunmaktadır.
