- ABD Temmuz ayında tahmin edilenin iki katından fazla istihdam yarattı
- Fed üyeleri, enflasyonu kontrol altına almak için güçlü adımların devam edeceğini doğruladı
- İngiltere'de enflasyon yükselirken merkez bankası (BoE) saldırı altında
ABD, eğer henüz girmediyse, önümüzdeki 12 ay içinde muhtemelen resesyona girecek. New York Fed eski başkanı Bill Dudley, Temmuz istihdam raporu öncesinde geçen hafta yaptığı açıklamalarda bu sonuca vardı.
Bu rapor, 250 binlik beklentinin iki katından daha fazlai 528 bin kişilik hızlı bir istihdam artışı ile bir önceki ay %3,6 olan işsizlik oranının %3,5'e gerilediğini gösterdi. Bu figürler, ABD ekonomisinin bir resesyonun eşiğinde olduğu düşüncesini ortadan kaldırmış gibi göründü.
Ancak yine de, Hazine tahvillerinin verim eğrisindeki tersine dönüş Cuma günkü işlemlerde büyüdü. Cuma günü 2 yıllık tahvil faizi %3,24'e yükselirken, 10 yıllık tahvil faizi daha yavaş yükselerek %2,84'e ulaştı. Verim eğrisinin tersine dönmesi, takip eden iki yıl içinde bir resesyona işaret eder.
Verim eğrisindeki bu tersine dönüş Pazartesi günü daha da derinleşti; iki yıllık faiz sadece 3 baz puan kaybederken, 10 yıllık faiz 7 baz puan düştü.
Yani, Dudley önümüzdeki 12 ay içinde bir resesyon beklemekte haksız değildi. Yatırımcılar, iyi haber kötü haberdir duruşlarına geri döndüler ve hemen, Fed üyelerinden enflasyonu yenmek ve istihdam artışlarını yavaşlatmak için daha güçlü faiz artışları beklemeye başladılar.
Fed üyeleri bu kötümserliği destekliyor gibi görünüyordu. Enflasyon net bir şekilde aşağı dönene kadar merkez bankasının rotayı koruyacağı ve faiz oranlarını güçlü bir şekilde artırmaya devam edeceği yönünde açıklamalar hızla geldi.
San Francisco Fed Başkanı Mary Daly, Pazar günü CBS'in Face the Nation programında Fed'in "işinin bitmekten çok uzak" olduğunu söyledi. Daly, Eylül ayında en az 50 baz puanlık bir faiz artışı öngördü. Daly'nin bu yıl Federal Açık Piyasa Komitesi'nde oy hakkı bulunmuyor, ancak tartışmalara katılıyor.
FOMC'nin her toplantısında oy kullanma hakkına sahip olan yönetim kurulunun bir üyesi olan Michelle Bowman daha şahindi. Temmuz ayındaki 75 baz puanlık artırım oylamasında konsensüse katıldığını belirten Bowman, Cumartesi günü yaptığı bir konuşmada şunları söyledi:
"Benim görüşüm, enflasyonun tutarlı, anlamlı ve kalıcı bir şekilde düştüğünü görene kadar benzer büyüklükteki artışların masada olması gerektiği yönünde."
Bowman, bu noktaya henüz ulaşılmadığını açıkça belirtti.
Bazı piyasa boğaları Pazartesi günü, New York Fed'in gerçekleştirdiği bir anketin tüketicilerin Temmuz ayında enflasyon beklentilerini düşürdüğünü göstermesinden çok bahsetti. Ancak düşüş gerçekten de o kadar büyük değildi. Temmuz ayı anketi, Haziran ayındaki %6,8'e kıyasla önümüzdeki 12 ay için %6,2'lik ve yine Haziran'daki %3,6'ya kıyasla önümüzdeki üç yıl için %3,2'lik bir beklenti gösterdi.
Fed beklentilere çok önem veriyor, ancak beklentiler pek de doğru bir tahminci değil. Eski Hazine Bakanı Larry Summers, istihdam raporundan sonra enflasyon konusunda daha endişeli olduğunu söyledi. Summers CNN'de şunları söyledi:
"Bence temel sorunumuz olan, yüksek enflasyona yol açan ve insanların alım güçlerini zayıflatan sürdürülemez derecede aşırı ısınmış bir ekonomiye sahip olmamız konusunda, ne yazık ki bu raporda iyi bir haber yok."
Summers Cuma günkü raporda, enflasyon %9 iken ücret artışlarının yıllık %6 oranında seyrettiğini, dolayısıyla ücretli çalışanların zemin kaybettiğini vurguladı.
İngiltere Merkez Bankası ise, enflasyonla mücadeleye Aralık ayında başlamasına ve geçen haftaya kadar çeyrek puan veya daha az da olsa altı toplantı üst üste faiz artırmasına rağmen geçen hafta yaptığı yarım puanlık faiz artırımı ile fırtına yarattı.
İngiltere'nin Haziran ayında %9.4'lük enflasyon kaydetmesinin ardından, merkez bankası şimdi enflasyonun Ekim ayında %13.3 ile zirve yapmasını ve resesyonun bu yıl başlayıp beş çeyrek sürmesini bekliyor. Bu kötümserlik, tahmin edilebileceği üzere, siyasi tepkilere yol açtı.
Birleşik Krallık'ın siyasi bir krizin ortasında olması da bu duruma pek yardımcı olmuyor. Boris Johnson'ı parti liderliği ve başbakanlıktan istifasını açıklamaya zorlayan Muhafazakar Parti, şimdi yeni bir lider ve başbakan bulmaya çalışıyor.
Johnson'ın yerine geçecek adayların başında gelen Dışişleri Bakanı Liz Truss, bu durumda İngiltere Merkez Bankası'nı hedef almaktan çekinmedi ve bankanın bağımsızlığının dizginlenmesi gerektiğini söyledi. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey uygun bir kum torbası haline geldi.