1900-2000 yılları arasını Dünya tarihi açısından birinci dalga olarak kabul edersek ve 2000 yılından bu yana Dünya ekonomisinin ikinci dalga içerisinde sürüklendiğini düşünürsek, şu an son 10 yıl içerisindeki global ekonomideki resesyon, düşüş ve kriz hareketlerini çok daha iyi anlayabiliriz. 2000 yılından bu yana Amerikan Piyasası’nın savaş harcamaları ve mortgage kriziyle aldığı yara, Avrupa’ya kadar uzanmış, doğu ülkelerin hızlı ekonomik büyümesiyle de durdurulmaz boyuta ulaşmıştır. Dünya şu an dört bloğa bölünmüş durumdadır:
1.Hızla gelişen ülkeler; Çin, Hindistan, Japonya, Brazilya, Türkiye, İran
2.Amerika
3.Rusya
4.Avrupa
2012 yılıyla beraber, Euro ve USD arasında gerçekleşecek her türlü çatışma uzak doğu ülkelerine fazlasıyla yarayacaktır. Amerika; kendi ekonomik resesyonu üzerine yoğunlaşmadıkça, Dünya’daki bir numaralı güç ünvanını daha da yok etmeye devam edecektir. İran, Kuzey Kore gibi ülkelerin ise Rusya’nın desteğini görmesi halinde, Amerika çok daha büyük bir çıkmazın eşiğine sürüklenecektir. Bu nedenle, Amerika’nın son 10 yıldır kendi ekonomik sorunlarından çok, dış coğrafyada gösterdiği tutum ve aktivitelerden dolayı ekside ilerlemeye devam ettiğini açıkça görebiliriz. Amerika’yı paralel takip eden Avrupa Birliği ise, her an tüm kararlılığını bozarak tekil para birimine geri dönüşte bulunabilecektir. Özellikle Avrupa Birliği’nde Almanya’nın büyümeye devam etmesi, Fransa ve İngiltere gibi baş aktörlerin ise Amerika ile birlikte kan kaybına sürüklenmeleri, Avrupa bloğunda Almanya’nın sesinin çok daha artmasına ve ardından ayrılık rüzgarlarının esmesine sebep olabilecektir.
Avrupadaki toplumların, kötü yönetime çok daha hızlı ve efektif reaksiyon verdiğini düşünecek olursak, bu bölgede oluşacak bir kaos, yüz yıllık Amerika ve Avrupa yükseliş döneminin ağır yara alarak gerilemeye başlamasına sebep olacak ve piyasanın yüzünün tekrar doğuya dönmesine sebep olacaktır. Şu an da milliyetçilik ve benzeri akımların tekrar rüzgarlarının bu topraklarda estiğini görebilmekteyiz. Ancak Doğu’da Çin, Japonya, Kuzey Kore gibi ülkelerin daha da güçlenmesiyle beraber yönetim şekilleri düşünüldüğünde, ekonomik refah ve toplumsal etki olarak da, insanlığı daha derinden yaralayabilecek sonuçların doğmasına sebep olabilecektir.
Özellikle, Kuzey Kore, İran, Rusya bloğuna karşı Avrupa, Amerika, İsrail bloğunun her hangi bir şekilde oluşması, Dünya ekonomisinin ve kapitalist sistemin ağır yaralar almasına sebep olabilecektir.
Bununla birlikte, teknolojik gelişmelerin, bilgi ve iletişim çağının önümüzdeki yıllarda daha da hızlı büyümesiyle beraber, temel analiz verileri, devlet başkanlarının veya önemli kuruluşların yapmış olduğu açıklamaların ötesinde, kitlelerin internet üzerinden oluşturacağı internet akımları ve hareketlerinden etkilenmeye başlayacaktır. Yani önümüzdeki 50 yıllık periyotta; ekonomiye devlet yöneticilerinin değil zamanla halkın direkt olarak yön vermeye başlayacağını söyleyebiliriz.
İnsanlığın ve ekonominin her zaman refah içerisinde olması dileğiyle!
Saygılarımla,
Sercan Yıldız