Geçtiğimiz hafta tarihi bir gelişmeye şayet olduk. Aylardır konuşulan İngiltere'nin AB'de çıkıp çıkmayacağına ilişkin gerçekleştirilen aldı. Brexit taraftarlarının referandum zaferinin ardından piyasalarda bir hayli yükselen ekonomik ve siyasi belirsizlikler çok sert bir şekilde fiyatlanmaya başlandı. Bu sayede sterlin ABD doları karşısında 30 yılın dibine geriledi ve 1.32 seviyelerini test etti. Riskten korunma güdüsünün şiddetlenmesi dolayısıyla ons altın fiyatlarının 1358, USD/JPY paritesinin ise 99.00 seviyesine kadar gerilediğini gördük. Ayrıca ABD 10 yıllıklarının faiz oranının da 1.40 seviyelerini test ettiğini hatırlatalım. Tabii yaşanan bu yüksek belirsizliğin etkisi ile GOÜ para birimleri ve küresel ölçekte hisse senedi piyasaları keskin ölçekte satış baskısı altında kaldığı da belirtelim.
Bu konuda geçtiğimiz hafta ayrıntılı olarak yayınladığımız raporumuzda bundan sonraki süreç için bazı belirsizliklerin ciddi boyutta arttığını ve bu belirsizliklerin fiyatlamalara yansımaya devam edebileceğini vurgulamıştık. Raporumuzda geçen bu ifadeleri önemli gördüğümüz için bir kere daha hatırlatmak istiyoruz:
- AB ile İngiltere arasındaki serbest ticaret anlaşmalarına yönelik ekonomiye yönelik belirsizlik dikkatle izlenmelidir. İngiltere ihracatının %44’ünü AB’ye yaparken ithalat kaleminde bu oran %56 oranında bulunuyor. Aslına bakarsak bu konu çözülemeyecek bir mesele değil. Yeni müzakereler ile anlaşmanın sağlanabileceği ve küresel ticaretin darbe yemesine neden olacak belirsizliğe izin verilmeyeceği beklentileri piyasada yaşanan ilk sarsıntıdan sonra güçlenebilir. Ekonomik yönden en hassas konu bu… Bu noktada yaşanacak belirsizlik hiçbir tarafın faydasına olmayacağı için iktisadi konuşlar titizlikle ele alınacaktır. Yalnız müzakere süreci uzadıkça piyasalarda stresin artması kaçınılmaz duruyor.
- En önemli risk siyasi tarafta bulunuyor. İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı sonrası diğer AB ülkelerinde de bu akımı destekleyen grupların güç kazanma ihtimali göz ardı edilmeyecek kadar yüksek olasılık. Bu sayede AB’nin parçalanma ihtimali piyasalarda çok sık dile getirilecek ve birliğin geleceği konusunda endişe kaynağı olacaktır. Bu durum piyasalar adına hoş bir görüntü sunmayacaktır. Daha şimdiden Fransa, Hollanda ve Slovakya’da aşırı sağ görüşün temsilcileri referandum çağrılarına başladılar bile!! Tabii ayrılıkçıların sesini yükselteceği tek yer sadece AB olmayacaktır. Britanya’da da ayrılmaya yönelik referandum isteyenlerin hareketlendiğini görmekteyiz. Özellikle referandumda AB’de kalma yanlısı tutum sergileyen İskoçya ve İrlanda bu akımı desteklemesi beklenmelidir. Zaten İskoçya tarafında yapılan açıklamada İngiltere’den ayrılmaya yönelik yeni bir referanduma gidilebileceğinin altı çizildi.
- Tarihte bu tarz radikal kararların başka ülkelerde hatta başka kıtalarda siyasi oluşumları etkilediğini biliyoruz. Bu noktada Kasım ayında gerçekleştirilecek olan ABD Başkanlık seçimlerinin de dikkatle takip edilmesi gerekiyor. BREXİT kuşkusuz Trump’un işine yarayacak bir konjonktür yaratacaktır. Zaten Trump, İngiltere’de ki AB karşıtlarını desteklemekteydi. Bu noktada BREXİT ile Trump’un ABD’de güçlenmesi küresel piyasalar adına büyük bir risk olacağını düşüyoruz.
Mevcut belirsizlikleri ana hatları ile birlikte bu şekilde vurgulamıştık. Bu belirsizlikler, her birine dikkat edilirse ekonomik ve siyasi riskleri bir arada barındırıyor. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Brexit konusunda yaşanacak gelişmeler ile keskin fiyatlamaların devam edebileceğini not edelim.
Peki, bu noktada İngiltere’de siyaset hangi durumda?
Başbakan Cameron, referandum yenilgisi sonrası istifasını verdi. Bu noktada ülke yönetimine mevcut şartlar dâhilinde AB karşıtlarının gelme ihtimali bir hayli yüksek. ( Özellikle Brexit’in ateşli savucularından Londra eski belediye başkanı Boris Johanson ) Dolayısıyla ayrılık için minimum 2 yıl sürmesi beklenen AB – İngiltere görüşmelerinin beklentilerden daha zorlu geçme ihtimali oluşacaktır. Bilindiği üzere Almanya – Fransa ortaklığı İngiltere’nin AB’den ayrılık sürecinin hızlı bir şekilde sonuçlanması gerektiğini düşünüyorlar. İngiltere ise bu süreçte AB üyesi iken elinde bulundurduğu imtiyazları kaybetmeden birlikten ayrılma amacını taşıyacaktır. Yani AB – İngiltere boşanma görüşmeleri çetrefilli ve volatil geçeceğe benziyor. Görüşmelerin bu şekilde zorlu geçmesi finansal piyasalarda dalga boyunun artmasına neden olacağını beklemekteyiz.
Yalnız şu konuyu açıklığa kavuşturmakta da fayda var. Referandum sonucu Brexit’in gerçekleştiğinin açıklanması ile İngiltere bugünden yarına AB’den çıkmayacak. Yani belli bir süreç işleyecek. Genel çerçevede:
- İlk olarak AB konseyine referandum sonucu iletilecek
- Ardından İngiltere ile AB arasında müzakereler başlayacak ve bu müzakerelerde süre konusunda herhangi bir anlaşma sağlanmazsa ( süre uzatımı gibi… ) AB ile İngiltere arasında ki müzakereler 2 yıl devam edecek.
- Çıkış anlaşması AB parlamentosunun onayına gidecek ve parlamentoda tartışılacak. Fakat önemli bir nokta da çıkış anlaşması gerçekleşene kadar AB yasaları İngiltere için geçerli olmaya devam edecek.
Peki, bu noktada merkez bankaları nasıl bir tutum sergilediler?
- İlk olarak İngiltere Merkez Bankası ( BOE ) finansal piyasaları desteklemek için 250 milyar sterlin kullanmaya hazır olduklarını duyurdu. İngiltere Maliye Bakanı George Osborne da G7 maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarına verdiği brifingde G7 merkez bankalarının yeterli likidite için gerekli adımları attığını ve merkez bankalarının piyasaların işlevselliğini destekleyeceğini dile getirdi.
- Avrupa Merkez Bankası ( ECB ) yazılı açıklama yaparak Euro ya da bir başka para cinsinden likidite sağlamaya hazır olduklarını ifade ettiler.
- ABD Merkez Bankası ( FED ) yazılı açıklamasında küresel fonlama baskılarının ABD’ye ters etki yaratabileceğini belirtti. Daha önemlisi ise finansal piyasaları dikkatli bir şekilde izlediklerini ve swap kanalını kullanarak piyasalara dolar likiditesi sağlamaya hazır olduklarını belirtmesiydi.
- Japonya Merkez Bankası ( BOJ ) finans piyasalarında istikrarı sağlamak için altı merkez bankasının aralarında yaptığı swap anlaşmalarını kullanma dahil, yeterli likiditeyi sağlamaya hazır olduklarını dile getirdi.
Dünyanın en önemli merkez bankalarının küresel piyasalarda likiditeyi destekleyeceklerini çok açık bir şekilde dile getirmelerinin ardından Cuma günü piyasalarda açılışa göre hafif çaplı bir toparlanma yaşansa da bu hareketi şimdilik tepki olarak düşünmek gerekiyor. İçinde bulunduğumuz yeni haftada da birinci gündem maddesi Brexit olmaya devam edecektir. Dolayısıyla yaşanan her gelişme yapılan her açıklama piyasalarda volatiliteyi arttırdığına şahit olabiliriz.
Brexit konusunda piyasanın dikkatini çeken bir diğer gelişme ise İngiltere'de referandumunun tekrarını isteyenlerin 3 milyondan fazla imza toplaması... İngiliz Parlamentosunun internet sitesindeki herhangi bir dilekçe 100 binin üzerinde imza topladığında, parlamentonun alt kanadı Avam Kamarasında tartışıldığını hatırlatalım. Şimdilik referandumun tekrarına yönelik piyasalarda fiyatlama görme ihtimalimiz çok zayıf olsa da gelişmenin dikkatle takip edilmesini öneriyoruz.
Brexit’i ayrıntılı bir şekilde bir kere daha incelememizin ardından yeni haftanın önemli gelişmelerini de günlük bazda değerlendirelim:
PAZARTESİ
Haftaya sakin bir başlangıç yapıyoruz. Data akışı bakımında yoğun bir gündem olmasa da buna bağlı olarak finansal piyasaların sakin bir gün yaşayacağını söylemek için acele etmemek gerek. Sonuçta daha çok sıcak bir Brexit belirsizliğimiz var. Bu konuda henüz fiyatlanmamış bazı gelişmelerin yaşanma ihtimali mevcut.
Bununla birlikte ABD’de Mayıs ayına yönelik mal ticaret dengesi ve Haziran ayına ilişkin öncü hizmet PMI dataları öne çıkan veriler konumunda.
SALI
Önem derecesi yüksek ABD datalarının ağırlığında geçecek bir gün olacak. İlk olarak birinci çeyrek büyüme revize rakamı açıklanıyor. Son açıklanan data ABD ekonomisinin birinci çeyrekte %0.8 büyüdüğüne yönelikte. Bugün ise büyüme rakamının %1 olarak revize edileceği beklentisi bulunuyor. Bununla birlikte birinci çeyreğe yönelik GSYİH fiyat endeksi verisinin de %0.6 olarak açıklanacağına yönelik beklenti hakim.
ABD’de önemle izleyeceğimiz diğer veriler ise birinci çeyreğe ilişkin bireysel tüketim giderleri ve reel tüketim harcamaları dataları olacak. ABD ekonomisinde iç talebin gücünü ölçmek için bu verileri dikkatle izleyeceğiz.
Yine ABD’de açıklanacak olan S&P konut fiyat endeksi Nisan ayına ilişkin yıllık datanın %5.5 oranında artış kaydedileceği bekleniyor. Haziran ayına ilişkin Conference Board tüketici güveni datasının da 93.3 endeks değerinde gerçekleşeceği beklentisi hakim.
Gün içerisinde yurtiçi yabancı turist girişi verisi de izlemekte fayda var. Son dönemde turist sayısında keskin azalma ve turizm sektöründe yaşanan kan kaybı yurt içerisinde turist sayısı verilerinin takip edilmesi gerektiğini bize gösteriyor.
ÇARŞAMBA
Almanya’da GFK tüketici güveni verisi açıklanıyor. Beklenti 9.8 olacağına yönelik. Datanın Euro üzerinde net bir hareketlilik oluşturma ihtimalini bir hayli zayıf görmekteyiz. Daha önemli verilerin TÜFE dataları olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Haziran ayına ilişkin Almanya öncü TÜFE verisinde yıllık bazda beklenti %0.4 iken aylık beklenti %0.2 artış olacağına yönelik.
ABD tarafından da yine önem derecesi yüksek veriler gelecek. Özellikle kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi ( PCE ) datası bir hayli önemli. FED’in enflasyon olarak izlediği en önemli data bu… PCE verisinin yanında aylık bazda kişisel gelir ve gider datalarını da dikkatle takip etmek gerekiyor. Gelirlerin %0.3, giderlerin ise %0.4 artış kaydedeceğine yönelik beklenti hakim.
ABD’de açıklanacak Mayıs ayına ilişkin aylık askıda ki konut satışları datası ve ham petrol stokları verilerinin de önemli olduğunu düşünüyoruz. Konut satışında aylık bazda %1.1 darala bekleniyor.
PERŞEMBE
Çarşambayı perşembeye bağlana gece saat 02.50’de Japonya’da Mayıs ayına yönelik öncü sanayi üretimi datası açıklanıyor. Beklenti %0.1 daralma olacağı yönünde.
Gün içerisinde ise takip edilecek ilk data Almanya perakende satışlar verisi olacak. Yıllık bazda %2.5 artış yaşanması bekleniyor. Ayrıca Almanya’da Haziran ayına yönelik olarak işsizlik oranı değişiminde 5K’lık bir gerileme bekleniyor. İşsizlik oranının ise bir önceki döneme göre %6.1 oranında sabit kalması bekleniyor.
Yurt içerisinde de Mayıs ayına yönelik ticaret açığı datası izlenecek. Beklenti Mayıs ayı için 5.10 milyar dolarlık açık verildiği yönünde…
İngiltere’de de birinci çeyrek büyüme verisi açıklanıyor. Yıllık bazda %2.0, çeyreklik bazda ise %0.4 artış yaşanacağına yönelik beklenti oluşmuş durumda. Her ne kadar önemli bir data da olsa Brexit’in gölgesinde kalma ihtimali kuvvetli duruyor.
Euro Bölgesi’nde Haziran ayına ilişkin öncü TFE verileri açıklanacak. Yıllık bazda beklenti %0.8 artış olacağı yönünde. Fakat İngiltere için söylediklerimizi Euro Bölgesi için de söylemek gerekiyor. Yani Euro Bölgesi ve İngiltere kaynaklı en önemli gelişme Brexit… Piyasanın İngiltere'nin AB’den çıkma sürecine göre fiyatlamalara ağırlık vereceği yüksek olasılık. Bununla birlikte ECB para politikası toplantı tutanaklarının da açıklanacağını not edelim.
ABD tarafında ise dayanıklı mal siparişleri verisine odaklanırken Kanada’da aylık büyüme datasını takip edeceğiz.
CUMA
Asya cephesinden gelen veri bombardımanı ile haftanın son işlem gününe uyanacağız. Japonya’da enflasyon işsizlik ve Tankan endeksleri yen tarafında volatiliteyi artırması bekleniyor. Çin tarafında ise Haziran ayına yönelik remi ve Caixin PMI verilerini izleyeceğiz. Resmi PMI verisinin 50.0 olarak açıklanması beklenirken Caixin imalat PMI verisinde beklenti 49.20 olacağı yönünde.
Bunun yanında Almanya – GBP ve ABD imalat PMI dataları da önem arz ediyor.
EUR/USD Analizi
Yeni haftaya euroda zayıflama ile başlandığını görüyoruz. Bu sayede 1.0990 desteğinin test edilmesinin ardından bir miktar toparlanma hareketleri görülse de bu yükseliş denemelerinin bir hayli cılız kaldığını belirtelim. Bununla birlikte 1.0990 desteğinin test edilmesinin ardından görülen yukarı yönlü denemelerin ivme kazanabilmesi için 1.1060 direncinin aşılması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu yönde bir fiyatlamanın oluşabilmesi durumunda paritede 1.1130 seviyesi hedef konumuna yerleşebilir. Fakat Brexit endişelerinin henüz çok yeni olması paritede sert yükseliş hareketlerinin görülme ihtimalini bir hayli düşük tutuyor. Bu bağlamda 1.0990 desteğinin üzerinde kalıcılığın sağlanamaması durumunda 1.0910 ve 1.0820 destekleri izlenmeye başlanacaktır.
Ons Altın Analizi
1232 desteğinin aşağısında kalıcılığın sağlanamaması sonucu yukarı yönde hareketlerin tetiklenmesi ile 1332 direninin bir kere daha test edildiğini gözlemledik. Bu seviyenin test edilmesi ile birlikte bir miktar kar satışı gözlemlense de 1223 desteğinin hemen üzerinde hafif ölçekli satışların karşılandığını izliyoruz. Dolayısıyla 1332 Direncini takip etmeyi sürdüreceğiz. Şayet bu direnç seviyesinin gün içerisinde yukarı yönde geçilebilmesi durumunda 1348 ile 1358-1360 bölgesinin yeninde hedef konumuna yerleşebileceğini not edelim. 1323 desteğinin aşağı yönde geçilebilmesi durumunda ise 1315 ve 1309 destekleri kısa vadede takip edilebilir.
USD/TRY Analizi
Geçtiğimiz hafta Brexit sonucu 3.00 seviyelerinin üzerini test eden paritenin ardından satış baskısına maruz kaldığını ve bu saye 2.9150 desteğine kadar gerilediğini görmüştük. Fakat bu seviyelerde kalamayarak yeni haftaya başlarken yeniden 2.94 seviyelerinin üzerinde fiyatlamaların oluştuğunu takip etmekteyiz. Bu noktada 2.9400 desteğinin üzerinde yukarı yönde hareketlerin devam edebileceğini ve bu durumda 2.9600 direnci ile birlikte 2.9730 ve 3.000 seviyelerinin yeniden hedef konumunda kalacağını not edelim. Bununla birlikte 2.9400 desteğinin üzerinde kalıcılığın gerçekleşememesi durumunda ise 2.9270 ve özellikle 2.9150 desteklerinin takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
GBP/USD Analizi
Geçtiğimiz hafta referandum ile İngiltere'nin AB’den ayrılma kararı vermesi sonucu sterlinde çok sert düşüş hareketi yaşandı ve 1985 yılı seviyelerine kadar gerileme görüldü. Yeni haftaya başlarken de paritenin yine 1.3500 seviyesinin altında fiyatlandığını izlemekteyiz. Bu seviyenin altında kalıcılığın parite üzerinde gerilemenin devam etmesini tetikleyebileceğini düşünüyoruz. Bu sayede 1.3350 seviyesinin aşağı yönde geçilebilmesi ile birlikte 1.3230 ve 1.3100 destekleri hedef seviyeler olarak izlenecektir. Yukarı yönde hareketliliğin oluşabilmesi içinse 1.3500 üzerinde fiyatlamaları görmemiz gerekiyor. Bu yönde bir hareketlilik yaşanabilirse 1.3630 boşluğunun kapanması ile birlikte 1.3835 direncine kadar yükseliş hareketi devam edebilir.
USD/JPY Analizi
Geçtiğimiz hafta tarihi Brexit oylamasının ardından paritenin 99.00 seviyesine kadar gerilediğini gözlemlemiştik. Yalnız bu seviyelerde yukarı yönde hareketler hız kazansa da 102.00 seviyesinin üzerinde kalıcılığın sağlanamadığını belirtelim. Dolayısıyla gerileme hareketlerinin devam etme ihtimali hala yüksek. Bu noktada 101.40 desteğinin aşağı yönde geçilebilmesi durumunda satış baskısının gücünü artırma olasılığının bulunduğunu düşünmekteyiz. Bu yönde bir fiyatlamanın oluşabilmesi durumunda 105.50 – 100.00 ve yeniden 99.00 desteğine kadar gevşemenin sürme ihtimali belirecektir. Bununla birlikte 102.00 seviyesinin üzerine yükseliş hareketinin görülmesi ve kalıcılığın sağlanabilmesi durumunda ise 102.70 ile 103.60 dirençlerinin kısa vadede hedef konumuna yerleşebileceğini düşünmekteyiz.
Ham Petrol Analizi
Ham Petrol fiyatlarının 47.20 desteğinin üzerinde tutunma çabalarını takip ediyoruz. Özellikle küresel piyasalarda Brexit belirsizliğinin oluşması sonucu global ticaret hacminin daralabileceği endişeleri ile satış baskısı altında kalan petrolde gerileme hareketleri devam edebilir. Bu noktada ABD tipi ham petrol fiyatlarını değerlendirirsek 47.20 desteğinin takibe devam edilmesini gerektiğini düşünmekteyiz. Şayet bu destek seviyesinin aşağı yönde geçilebilmesi durumunda 46.60 – 45.30 ve 44.60 destekleri kısa vade hedef seviyeler olarak takip edilmelidir. Bunun yanında 47.20 desteğinin üzerinde kalıcılığın sağlanması soncu yukarı yönde hareketler ivme kazanabilirse ilk olarak 48.30 ve ardından 49.50 – 50.30 dirençlerini takip etmeye başlayacağız.