Referandumdan Brexit yönünde karar çıkması ile yatırımcılar İngiltere ekonomisine odaklandılar. Referandum sonucunun ardından Başbakan David Cameron görevinden istifa etmişti. Ancak tek aday kalması sebebiyle Theresa May, Çarşamba günü görevi resmen devraldı. May’in Avrupa Birliği’nde (AB) kalma yanlısı olması, Brexit süreci için önem arz ediyor. Diğer önemli gelişme ise, Theresa May’inLizbon Anlaşması’nın 50. maddesini 2017 yılına kadar yürürlüğe koymayacaklarını söylemesi oldu. AB ülkeleri süreci en kısa sürede başlatmak taraftarıyken İngiltere’nin 2017 yılını beklemesi, bölge siyaseti ve ekonomisine dair belirsizlikleri arttıracaktır.
Haftanın öne çıkan diğer gelişmesi ise, Perşembe günü gerçekleştirilen İngiltere Merkez Bankası (BoE) para politikası toplantısıydı. 25 baz puanlık faiz indirim beklentisinin aksine kurul, 8’e 1 oyla politika faizini yüzde 0,50 olarak korudu. Yıllık 375 milyar Sterlin olan varlık alım programında da değişiklik gerçekleştirmeyen BoE, parasal gevşeme için Ağustos ayını işaret etti. 4 Ağustos’ta yayınlanacak enflasyon raporu ve beklentilerdeki olası revizyonlar, parasal gevşeme sürecinde etkili olacak. Ancak kurul üyelerinin beklentileri göz önüne alındığında, Ağustos ayında faiz indirimine kesin gözüyle bakabiliriz.
Geçtiğimiz hafta Türkiye’de açıklanan ekonomik göstergeler, iyileşmenin sürdüğünü gösterdi. Mayıs ayında cari açık bir önceki yılın aynı ayına göre 1 milyar 400 milyon Dolar gerileyerek 2 milyar 863 milyon Dolar seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde sanayi üretim endeksi yıllık bazda yüzde 5,6 artışla toparlanma kaydetti. İşsizlik oranı ise Nisan ayında yüzde 9,3 düzeyine geriledi. Nisan ayında en çok istihdam artışının sanayi sektöründe görülmesi, beklentiler ile talebin iyileştiğini ve bu durumun Mayıs ayı üretim verilerine olumlu yansıdığını gösteriyor. Tüm bu olumlu gelişmelerin etkisiyle Türk Lirası’nın güçlü duruşunu koruduğunu görmekteyiz.
Çin verilerine baktığımızda, oldukça yoğun bir haftayı geride bıraktığımızı söyleyebiliriz. Pazar günü açıklanan Haziran ayıTüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık bazda yüzde 1,9 artış ile piyasa beklentisine paralel gerçekleşti. Ticaret hacmi ve ithalat rakamları karamsar bir görünüm ortaya koyarken, 2016 yılı ikinci çeyrek Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verisi piyasa beklentisini aştı. Çin ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 6,7, çeyreklik bazda ise yüzde 1,8 oranında büyüme kaydetti. Haziran ayında sanayi üretimi artış hızının yıllık yüzde 6,2 ile iyileşme kaydetmesi de, küresel talep açısından olumlu algılanabilir.
Brexit sürecinin küresel ekonomiye dair belirsizlikleri arttırmasıyla birlikte FED’in faiz artırım beklentisi zayıflamıştı. Geçtiğimiz hafta açıklanan Tarım Dışı İstihdam verisinin Haziran ayında piyasa beklentisinin oldukça üzerinde gerçekleşmesi, Aralık ayı için faiz artırım beklentisinin bir miktar canlanmasını sağladı. ABD’de Cuma günü açıklanan Haziran ayı perakende satışlar verisinin yüzde 0,6 oranında artışla iyileşme kaydetmesi ve çekirdek enflasyondaki artış hızının yıllık yüzde 2,3’e ulaşması, Amerikan Doları’nın küresel piyasalarda değer kazanmasını sağladı. Ancak artan ekonomik belirsizlikler sebebiyle FED 2016 yılında faiz artıramayacağı görüşümüzü korumaktayız.