Son dönemde Türkiye’de yaşanan gelişmelerden olumsuz etkilenen TL ve TL cinsi varlıklarda bu hafta pozitif bir seyir gözlemledik. Rekor yüksek seviyeye çıkan volatilite gerilerken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yeni önlemler almaya devam etti. Bankalara uygulanan zorunlu karşılık oranlarında indirime giden banka, bu yolla piyasaya likidite sağlamayı amaçlıyor. Öte yanda, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s ve Fitch’in not değerlendirmelerinin beklenmesi, iç piyasada tedirginliğin sürmesine yol açıyor. TCMB’nin enflasyon beklentisinde revizyona gitmemesi ve Başkan Murat Çetinkaya’nın kredi notu beklentisi için olumlu düşünmesi, ekonomik görünüm adına olumlu algılanabilir.
Geçtiğimiz haftanın önemli verilerinden birisi de İngiltere’nin büyüme rakamlarıydı. 2016 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 0,6 büyüyen İngiltere ekonomisi, yıllık bazda yüzde 2,2’lik Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) artış hızını yakaladı. Son açıklanan ekonomik göstergelere baktığımızda ekonomik büyümenin beklentiyi aşması sürpriz olmadı. Ancak Brexit sonrası artan belirsizlik ortamı ve büyüme verisinin referandum öncesi sürece ait olması, Sterlin’de olumlu tepkinin kısa ömürlü olmasına yol açtı. İngiltere’de açıklanan Temmuz ayı Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerinin başta hizmet sektörü olmak üzere ülke ekonomisinde hızlı daralmaya işaret etmesi, politika yapıcıları endişelendiriyor. Bu hafta açıklama yapan İngiltere Merkez Bankası (BoE) para politikası kurulu üyesi Martin Weale PMI verilerine değinerek, bankanın ek teşvik paketi uygulamasını acilen düşünmesi gerektiğini söyledi. Sterlin’de değer kaybını tetikleyen bu açıklama ve vadeli piyasalardaki fiyatları göz önüne aldığımızda, bankanın önümüzdeki hafta faiz indirimi gerçekleştirmesini bekliyoruz.
Son dönemde değer kazanan Dolar için de önemli bir haftayı geride bıraktık. Çarşamba günü sonuçlanan FOMC toplantısında kurul üyeleri faiz değişikliği gerçekleştirmedi. Toplantı ardından yayınlanan açıklama metnine baktığımızda, bir öncekine kıyasla iyimser bir havayla karşılaşıyoruz. Son açıklanan Tarım Dışı İstihdam (NFP) verisinin iyileşme kaydetmesi ve konut sektörünün güçlü seyri, metinde dikkat çeken pozitif faktörler olarak öne çıkıyor. Ancak küresel ekonomiye dair gelişmelerin hala bir belirsizlik yaratıyor olması FOMC üyelerini tedirgin ediyor. Eylül ayı toplantısına kıyasla Aralık ayı faiz artırımı için daha güçlü duruyor. Ancak önümüzdeki hafta açıklanacak istihdam raporunun beklentiyi karşılamaması durumunda faiz artırım sürecinin 2017 yılına kalması gündeme gelebilir. ABD’de Cuma günü açıklanan büyüme verileri ise para politikasına dair belirsizlikleri artırdı. Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 1,2 Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ile piyasa beklentisinin altında kalan veri, risk iştahında gerilemeye yol açtı. Enflasyon ve büyüme üzerinde etkili olan kişisel tüketim harcamaları ise aynı dönemde yüzde 4,2 yükselişle iyileşme kaydetti.
Küresel piyasalarda hareketliliği arttıran gelişmelerden birisi de Japonya Merkez Bankası (BoJ) para politikası toplantısı oldu. Cuma gün gerçekleşen toplantıda faiz değişikliği gerçekleştirmeyen bankanın piyasaları hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebiliriz. BoJ Başkanı Kuroda toplantı ardından yaptığı açıklamada gevşek para politikasını sürdüreceklerini belirterek, negatif faizi daha da düşürmenin etkisinin büyük olabileceğini söyledi. Kurul üyeleri borsa yatırım fonu (ETF) alımlarını arttırarak sınırlı genişlemeye gitti, ancak tahvil alım programı ve faizi korudu.