ABD Başkanı Trump, Aralık ayında ABD askerlerinin Suriye’den çekileceğini açıkladı, sonra bu çekilmenin önce tarihi ertelendi, ardından da tek seferde değil kademeli olarak gerçekleşeceği açıklandı. ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi durumunda ise oluşacak boşlukta güvenliğin nasıl sağlanacağına dair Türkiye’den ‘Güvenli Bölge’ önerisi geldi. Bu öneriye göre Türk askerleri Fırat’ın doğusunda konuşlanacak ve ABD’de de destek sağlayacak. ABD ile yapılan görüşmeler sonrasında beklenen destek gelmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Rusya dönüşü yaptığı açıklamada ABD’nin başta iddialı bir çıkış sergilediğini, ancak arkasının gelmediğini belirtti ve Türkiye-Suriye sınırındaki 20 mil- yaklaşık 32 kilometrelik alanın korunması konusunda da farklı teklifler sunulduğunu ve derinliğin daraltıldığını ifade etti.
Fırat’ın doğusundaki gelişmeler Türkiye için son derece ciddi ve riskli, buna karşın ABD ise hem beklenen hem de söylenen desteği sağlamıyor. Türkiye ise bu nedenle Rusya’ya yüzünü döndü ve aylardır gündemin ilk sırasında yer alan F35 konusuna dair ise yeni açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ABD’nin artık karar vermesi gerektiğini söyleyerek olası bir durumda ise Rusya’dan SU-57 ya da başka pazardan alımların olabileceğini belirtti. ABD ise S400’lerin Türkiye dışına çıkarılması durumunda yeniden F35 programına alınabileceğini açıkladı. Son gelişmeler ne F35 konusunda ne de Suriye meselesinde olumlu bir gidişat olmadığını gösteriyor.
Dünyada siyasi ya da jeopolitik tüm risklerde ekonomik amaç öncelikli ve bu nedenle her ülke kendi çıkarlarına göre davranıyor, ancak Türkiye için sosyal riskler de giderek artıyor. Mültecilere karşı kaynak desteği sağlayarak kendini korumaya çalışan Avrupa ve sert yasalarla göçmenleri engellemeye çalışan ABD’ye karşın Türkiye’nin coğrafik koşulları ve yasaları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü açıklamasında ifade ettiği yeni insani krize neden olabilir.