ABD'de 2020 Nasıl Geçti?
Amerika Birleşik Devletleri'nde ekonomi, diğer tüm ekonomiler gibi 2020’nin mart ayında koronavirüs sebebiyle durma noktasına geldi. 2020’nin ikinci çeyreğine gelindiğinde %31,4 oranında rekor bir küçülme yaşayan ABD, 2020’nin üçüncü çeyreğinde ise %33,4 oranında büyüdü. ABD, 2020 yılını %3,5 oranında küçülerek geride bırakırken bu rakam, 1946’dan bu yana en kötü ekonomik performans olarak gözlemlendi. Koronavirüs ile mücadele için alınan tedbirler ve kısıtlamalar, işsizlik oranının %14,7 artmasına neden oldu. Tüm dünya nefesini tutmuş 2020 yılının bitmesini beklerken, ABD 2021 yılına oldukça hızlı bir giriş yaptı. Trump’ın seçim sonuçlarına itirazı, başkanlık devir-teslimi sürecinde yaşanan senato baskını, teşvik paketi tartışmaları derken yılın ilk çeyreği tamamlandı.
Yüksek Tansiyonlu Devir Teslim Süreci
Başkanlık seçimlerinde Joe Biden’a karşı yenilgiyi kabul etmeyen Trump, Washington’da bir miting düzenleyerek destekçilerine, seçimlerin şaibeli olduğunu ve haklarını arayacaklarını söyledi. Miting sonrası Trump destekçileri tarafından gerçekleşen senato baskınında 4 kişi hayatını kaybetti. Senato baskını sonrasında azil süreci başlatılan Trump, hakkında iki kez azil süreci başlatılan ilk ABD devlet başkanı oldu. Yaşanan olaylar, küresel çapta ABD’nin prestij kaybına sebep oldu. Tüm bunlar yaşanırken 21 Ocak’ta yemin töreni gerçekleşen Joe Biden, ilk günden bir dizi kararname imzalayarak görevine hızlı bir başlangıç yaptı. Kararnamelerin gündeminde Dünya Sağlık Örgütüne ve Paris İklim Anlaşması’na yeniden katılım gibi Trump yönetiminin karşı çıktığı pek çok önemli karar vardı.
2021 Yılının İlk Çeyreğine Genel Bir Bakış
ABD ekonomisi, 2021 yılına perakende satışlarında ve fabrika üretiminde artışla başladı. ABD’de perakende satışlar ocak ayında son yedi aydan beri en fazla artışı göstererek, %5,3 oranında yükseldi ve tüm tahminleri geride bıraktı. Karantina süreci ve ardından başlayan aşılama çalışmaları ile vaka artışlarında düşüş yaşandı ve buna karşılık eyaletler, işletmeler ve faaliyetler üzerindeki bazı kısıtlamaları hafifletmeye başladı. Kısıtlamaların kaldırılmasıyla benzin istasyonu gelirlerinde %4 artış gözlemlendi. Ocak ayının sonunda, bir galon benzinin ülke çapında ortalama fiyatı 2,42 dolara gelerek neredeyse pandemi öncesi fiyatlarını yakınsadı.
ABD’de pandemi sonrası ekonomik beklentilerin yükselmesi ve enflasyon endişelerinden kaynaklanan satış baskısının devam etmesiyle tahvil getirileri, salgın başlangıcından bu yana en yüksek seviyesine çıktı. ABD’nin 10 yıllık hazine tahvil getirisi %1,614 ile bir yılın en yüksek seviyesini gördükten sonra %1,494 seviyelerine gerilese de hala yükseliş potansiyelinin olduğuna işaret ediyor. 10 yıllık hazine tahvil getirilerindeki bu ani yükseliş, tüm dünya genelindeki hisse senedi piyasalarında çalkantıya neden oldu.
ABD'de bir yandan da borçluluk oranı hızla artarken Kongre'den “mali kriz riskinde artış” uyarısı geldi. Borç miktarının 2021 sonunda milli gelirin %102'sine, 2051'de ise milli gelirin %202'sine ulaşması bekleniyor. Önümüzdeki yıllarda salgın sonrasında ekonomideki toparlanmaya paralel olarak bütçe açığının milli gelire oranında düşüş beklenirken, 2025 sonrasında ise bütçe açığının tekrar yükselişe geçmesi ve 20 yıl boyunca yüksek seviyelerde seyretmesi bekleniyor.
İlk Çeyreğin En Tartışmalı Konusu: Teşvik Paketi
Joe Biden’in göreve gelmesinden bu zamana kadar en çok konuşulan konu kuşkusuz 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketi oldu. Joe Biden'ın yeni koronavirüs salgınının etkilerine yönelik savunduğu 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketi 5 Mart’ta 50’ye karşı 49 oyla Senato'da kabul edildi. ‘’Biden yönetiminin koronavirüsün ekonomik etkilerine karşı üzerinde çalıştığı en büyük paket’’ olarak nitelendirilen tasarıda, yılda 75 bin dolardan az kazanan her vatandaş için tek seferlik olmak üzere 1400 dolar nakit desteği verilirken, haftalık 400 dolar işsizlik yardımı 300 dolara indi. Saatlik 7,5 dolar olan asgari ücretin 15 dolar olması maddesi ise Senato tarafından reddedildi.
Küresel Liderlik İçin Stratejik Hamleler
ABD Başkanı Joe Biden, ABD Başkanı olarak katıldığı ilk uluslararası konferans olan Münih Güvenlik Konferansı’nda, Transatlantik İttifakı ile ilişkilerini güçlendireceklerini söyledi. Çin’e karşı mücadelede Transatlantik İttifakı olarak adlandırılan AB-ABD iş birliğini oldukça kritik gören Biden bunun yanı sıra Transatlantik İttifakına en büyük düşmanın Rusya olduğunu söyleyerek Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunmasının ittifak için önem arz ettiğinin altını çizdi. Ayrıca ABD hükümeti, Çin'in artan askeri ve ekonomik nüfuzuna karşı oluşturulan ve Japonya, Avustralya ve Hindistan'ın da üyesi olduğu ‘’Quad İttifakıyla’’ da yakın temas halinde. Hint-Pasifik bölgesi ile iş birliğini oldukça kritik bulan Biden, koronavirüsle mücadele, ekonomik büyüme ve iklim krizi gibi diğer konularda da ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi. Çin, Asya tarafı başta olmak üzere dünya genelinde giderek daha iddialı bir dış politika izlerken, ABD de bölgedeki müttefikleri ve ortaklarıyla hem askeri hem ekonomik bağlarını güçlendirmek istiyor.
2021, dünyadaki üç büyük gücün (ABD, AB ve Çin) iklim değişikliği ile savaşına ve temiz enerjiye dönüş sürecine yakından şahit oluyor. Göreve geldiği ilk gün Paris İklim Anlaşması’na geri dönüş sinyali veren Biden, dünyanın değişim ve dönüşüm talebi için üzerine düşeni yapmayı planlıyor.
ABD, 2035 yılına kadar sıfır emisyonlu bir enerji sektörü hedeflerken, 2050 yılına kadar ise karbon tarafsızlığı sözü veriyor. Plan, daha güçlü enerji verimliliği standartları, temiz teknoloji sübvansiyonları, temiz enerji altyapısı ve yeşil hidrojen gibi pek çok konu için on yıl boyunca 2 trilyon dolarlık kamu finansmanı öngörüyor. ABD, Enerji dönüşümü ve yenilenebilir enerji alanlarında lider konuma gelmeyi hedefleyen ve buna yönelik kararlı stratejiler uygulayan Çin’ in gerisinde kalacak hamleler yaparsa, küresel oyun kuruculuk unvanını Çin’e kaptırabilir.
Beklentiler ve Öngörüler
2020 yılında %3,9 oranında bir daralmanın ardından, 2021 yılı sonunda ABD ekonomisi için %6,5’lük bir büyüme öngörülüyor. Normalleşme sürecine paralel olarak dayanıklı tüketim malları talebindeki artış ve konut yatırımları her geçen gün artmakla birlikte özellikle kurumsal yatırımlar ve ihracat gibi diğer talep bileşenlerinde belirsizlik sebebiyle baskılama devam ediyor. ABD ekonomisinde parasal genişleme devam ederken istihdam beklentilerindeki yönün aşağıda olacağı tahmin ediliyor. Ekonominin mal tarafı yüksek seyrederken, hizmet sektörünün toparlanmasının zaman alacağını söyleyebiliriz. 2021'de beklenen güçlü toparlanmanın ardından, 2022'de ekonomik büyümenin %3,3 olacağı öngörülüyor.
Dolar endeksinin performansını incelediğimizde, pandemi başlangıcıyla 2020’nin mart ayından süregelen düşüş kanalını aşılama çalışmalarındaki olumlu gelişmeler sonrasında kırdığını gözlemliyoruz. Bunun yanı sıra 2021 yılının devamındaki enflasyon beklentisi sebebiyle ABD 10 yıllık tahvillerinde yaşanan sert yükseliş, dolar endeksinin toparlanmasında bir diğer önemli etken oldu. 95.00 eşiğinin dolar endeksi için kritik seviyeler olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca enflasyon beklentilerinin verilere olumlu yansımasıyla, 2021 yılının geri kalanında dolar endeksindeki güçlü görünümün devam edeceği kanaatindeyiz.