Küresel merkez bankalarının açıklamaları ve atmış oldukları politik hamlelerin etkisi ile gelişmekte olan ülke ( GOÜ ) para birimlerinde hareketli günler yaşıyoruz. Bu noktada yurt içi kaynaklı gözler bütünüyle FED’in üzerinde bulunuyor. FED kaynaklı yapılan her açıklama finansal piyasalarda hareketliliğe neden oluyor. Özellikle de Mart ayı içerisinde görülen ralli bir hayli dikkat çekiciydi. İçinde bulunduğumuz ayda iki önemli gelişme yaşandı:
1. ECB parasal genişleme adımlarını sürpriz sayılabilecek ölçüde artırdı. Bu sayede negatif faiz politikası gereği getiri arayışına girişen piyasalar Türkiye gibi görece daha yüksek faiz veren ülkelere akın edebilir düşüncesi oluştu. Aynı zamanda Euro Bölgesi ekonomilerinde toparlanma ile ihracatımıza pozitif etkinin görülebileceği umutları yeşerdi. TL için pozitif bir görüntü oluşturduğu açık. Tabii bu bir senaryo ve gerçekleşme konusunda tartışmaya oldukça açık…
2. En önemli etki tabii ki FED… Mart FOMC toplantı kararları bir hayli güvercindi. FOMC kararları sonrası kameralar karşısına çıkan Başkan Yellen’da oldukça güvercin bir tonda konuşmasını gerçekleştirdi. Bu sayede piyasalar FED’in 2016 yılını tek faiz artırımı ile kapatacağı algısına büründü ve ABD doları sert değer kaybına maruz kaldı. Yalnız son dönemde FED üyelerinin şahin açıklamaları Nisan-Haziran tarihlerini işaret eden cümleleri risk iştahını bir miktar azaltsa da Yellen’in dün gerçekleştirdiği toplantı da bir kere daha global ekonomik ve finansal gelişmelerin ABD ekonomisinde risk yarattığı ve kademeli hareket etmeleri gerektiği yönünde güvercin cimleler kurması ile piyasalar morallendi. Bu sayede USD/TRY paritesinde 2.82 seviyelerine kadar gerileme gözledi.
Kısa vadede merkez bankalarının atraksiyonları ile GOP’lara gelen alım şaşırtıcı değil. Ama ne kadar uzun soluklu olacağı yani kalıcılığı büyük bir tartışma konusu. Biz yurtiçerisini değerlendirecek olursak USD/TRY’de gerileme hareketlerinin çok uzun sürmeyeceği ve düşüşlerin alım fırsatı sunacağı kanaatindeyiz. Gerekçelerimize gelirsek;
· FED her ne kadar güvercin bir tutum sergilese de verilere bağlı olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Büyümede işler yolunda, istihdam piyasasında çıktı açığı kapanmaya devam ediyor, çekirdek enflasyon tarafında ise yukarı trend korunuyor. Özellikle Cuma günü açılanacak olan TDI datasının önem derecesi yüksek. Yani ABD tarafında açıklanacak veriler güçlü kalmaya devam ettikçe FED’in değiştirme ihtimali var. ABD vadelilerini değerlendirdiğimizde piyasa Nisan ayında faiz artırım olasılığı %2, Haziran olasılığını ise %29 olarak görüyor.
· Petrol fiyatlarına yönelik tartışmalar devam ediyor. Şimdilik 40 dolar seviyelerine kadar yükseliş yaşansa da istikrarlı bir yükseliş hareketinin olasılığının düşük olduğunu söylemek gerek. Fiyatlar yükseldikçe ertelenen yatırım ve üretimlerin devreye girmesi arz yönlü baskısının oluşmasını sağlayabilir. Petrol fiyatlarında ki zayıflama ise gelişmekte olan ülkelere yönelik olumsuz algı yaratıyor. Bizde GOÜ sepeti içerisinde bulunduğumuz için ister istemez etkileniyoruz.
· Jeopolitik riskler ve iç güvenlik meseleleri. Orta doğu kaynaklı riskler her zaman gündemin ilk sıralarında kalmaya aday. Özellikle yurt içerisinde artan terör olaylarını da denkleme kattığımızda jeopolitik risklerin yeniden ön plana çıkabileceği bir ortamın oluşma ihtimali bulunuyor. Bu konu bir yönde de turizm gelirlerini baltalıyor. Şubat ayına ilişkin yabancı turist girişinde yıllık bazda %10’dan faiz gerileme yaşanmış durumda. Turizm gelirinin düşmesi daha az döviz girişi ve daha yüksek bir cari açık demek. Bu konuya önem vermek gerekiyor.
· En önemli mesele yurtiçi siyasetin tansiyonu… Yeni anayasa ve başkanlık sistemi özelinde tartışmaların TL ve TL bazlı varlıklar üzerinde baskı yaratma ihtimalini yüksek görüyoruz. Şimdilik bu yönde bir fiyatlama yok yalnız yılın ikinci yarısında yeni anayasa tartışmalarının şiddetlenmesi ile TL’nin negatif etkilenme ihtimali bulunuyor. Özellikle referandum ya da erken seçim gibi çözüm yollarına başvurulması yurtiçi piyasalarda kırılganlığı artıracak en büyük risk olarak görülebilir.
· 8 Nisan tarihinde kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin notuna ilişkin değerlendirmede bulunacak. Önemli bir gelişme olarak ajandalara yazılmalı…
Merkez bankalarının atmış olduğu adımların etkisi ile küresel piyasalarda oluşan havanın etkisi ile TL’de değerlenme hareketleri görülüyor. Teknik olarak 2.8230 desteğinin aşağı yönde geçilmesi ile birlikte 2.8060 seviyelerine kadar gevşeme sürebilir. Yalnız mevcut konjonktürde 2.80 seviyelerinin aşağısa kadar gerileme görülse de bu hareketin kalıcılık sağlayamayacağını ve yıl genelinde USD/TRY paritesinde yukarı yönde bir trendin izleneceği beklentisine sahibiz.