Yurtiçi piyasalarda en önemli gündem maddesi TCMB’nin Nisan ayı PPK toplantı kararlarını 20 Nisan Çarşamba günü açıklayacak olmasıdır. Bu toplantının diğerlerine göre önemli bir özelliği bulunuyor:
1. Yeni Başkan Murat Çetinkaya’nın TCMB’nin başında ilk PPK toplantısı olması
2. Mart ayında faiz indirimi sürecine başlayan bankanın bu süreci devam ettireceği beklentileri…
Hatırlayalım: Mart ayında TCMB gecelik borç verme faiz oranı olan koridorun üst bandını %10.75 seviyesinden %10.50 seviyesine (25 baz puan) indirmişti. Piyasada ki genel beklenti Nisan ayında yine koridorun üst bandında 50 baz puanlık bir indirim olacağına yönelik… Tabii bu beklentinin şekillenmesinde iki ana unsur olduğunu düşünüyoruz:
Birincisi, TL’nin ABD doları karşısında güçlü performans göstermesi olarak gösterilebilir. En son 16 Mart tarihinde 2.90 seviyelerinin üzerinde bulunan USD/TRY paritesi bu tarihten beri 2.90 seviyesinin üzerine yükselemedi. Hatta 2.8050 seviyelerine kadar gevşeme meydana geldi. TL’nin olumlu bir performans gösterdiğini söylemek yanlış olmaz. Bu sayede TCMB’nin faiz indirimine yönelik elinin rahat olduğu yorumunda bulunabilir.
İkinci ve daha önemli unsur ise enflasyon kalemi… Yılbaşından bu yana enflasyonda gıda fiyatlarında zayıflama ve baz etkisinin de yardımı ile gerileme hakim. Mart ayı manşet enflasyon %8.78 seviyesinden %7.45 seviyesine geriledi. Baz etkisi ile birlikte enflasyonda gerilemenin devam etmesi bekleniyor. Fakat çekirdek enflasyonda net bir gerileme yaşanmıyor. Ocak ayında %9.6 olan çekirdek enflasyon Mart ayında %9.5’e geriledi. Bunun yanında manşet enflasyonda gerilemenin TCMB’ye hareket alanı sağladığını düşünüyoruz.
Bu şart ile piyasada faiz indirimi beklentileri bir hayli güçlü. Bu noktada Türkiye’nin 10 yıllık devlet tahvil faizinin 2015 yılı Kasım ayında görülen 9.24 seviyelerine kadar gevşediğini belirtelim.
Peki, faiz indirimi yurtiçi piyasaları ne yönde etkileyebilir? Faiz indirimi miktarı bazında incelemekte fayda var:
· Faizlerde herhangi bir indirim gerçekleşmemesi TL’de pozitif olarak algılanır. Fakat bu olasılığı zayıf görmekteyiz.
· 25 baz puanlık indirim piyasada oluşan genel beklentinin ( 50 baz puan ) altında kalacaktır. Bu da TCMB’nin ihtiyatlı bir politika benimsediği algısını oluşturabilir. Dolayısıyla TL tarafında pozitif bir etki yaratması olası…
· 50 baz puanlık bir faiz indirimi ise piyasa beklentisi dahilinde kabul edilerek etkisinin sınırlı kalma ihtimali bulunmaktadır. Bunun yanında 75 baz puan faiz indiriminin de konuşulduğunu belirtelim. Genel konsensüsten çok uzak bir indirim olmaz. Yani radikal diye tabir edeceğimiz bir indirim yaşanmasa da genel konsensüsün üzerinde bir indirim hafif ölçekli negatif hava estirebilir.
· 100 baz puan ve üzeri bir faiz indirimi ise radikal bir hamle olacak algılanacaktır. Bu durumda TCMB’nin bağımsızlığına yönelik endişelerin şiddetlenme ihtimali doğabilir. Geçtiğimiz haftalarda Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlarından Cemil Ertem’in radikal indirim olması gerektiğine yönelik açıklamalar yaptığını biliyoruz. Üst bantta radikal bir indirim ise belirsizlik durumlarında TL’nin daha zayıf bir koruma kalkanına sahip olmasına neden olcak ve bu durum kırılgan yaratan bir unsur olarak karşımıza çıkacaktır. Bu yönde bir hamlenin olasılığını zayıf görmekteyiz.
Faiz indirim miktarı odak noktası olsa da yeni Başkan Murat Çetinkaya’nın gerçekleştireceği basın toplantısı da bir hayli önem arz ediyor. TCMB Başkanı’nın ekonomi ve önümüzdeki dönemde izleyeceği para politikasını tahmin etmek açısından gerçekleştireceği konuşma bir hayli önem arz ediyor.