gelişmiş ülkelerin yavaşlayan ekonomilerine can vermek amacıyla piyasaya sağladıkları likiditasyonun gelişmekte olan ülkelere sıcak para girişlerini hızlandırdığını konuşmuştuk. Parası olmayan borcu kolay alırmış misali gelişmekte olan ülkelerin özellikle tahvil ihraçlarıyla hızla borçlandıklarını görmüştük. Analizin bu noktasından sonra diğer GOÜ leri bırakarak Türkiye ekonomisine dönmek ve gelen paraların etkilerini grafik olarak göstermek istiyorum. Aşağıda özel sektör borçlarının hızla yükselişini gösteren bir grafik göreceksiniz.
Grafikten de görüleceği üzere Reel sektörün borçluluğu 2012 yılında artmaya devam etmiştir. Firmaların 2010 yılı başından itibaren kademeli olarak artarak 2012 yılı sonunda 652,2 milyar Türk lirası seviyesine ulaşan toplam finansal borçları, 2013 yılı Şubat ayında 670,5 milyar Türk lirası seviyesinde gerçekleşmiştir. Firmaların finansal borçlarının GSYİH'ye oranı ise 2012 yılında yüzde 46 seviyesindedir (Grafik II.27).
2013 yılı Şubat ayı itibarıyla firmaların finansal borçlarının yüzde 56,6'sı yabancı para cinsinden olmakla birlikte, yabancı para borçlar ağırlıklı olarak uzun vadelidir. Reel sektör tarafından kullanılan krediler artarken borçların kompozisyonu ise 2012 yılının ortalarından bu yana değişmemektedir. 2013 yılının Şubat ayı itibarıyla toplam finansal borçların yüzde 43,4'u Türk lirası, yüzde 35,7'si bankaların yurt içi ve yurt dışındaki şubeleri ile iştiraklerinden kullanılan yurt içi kaynaklı yabancı para, yüzde 20,5'i de yurt dışı kaynaklı yabancı para cinsindendir.
Özetle firmalarımız -özellikle finans kurumlarımız- Avrupa da kurulan her sendikasyon'a kredi kullanmak maksadıyla bir avuç tuz alarak koşmasını bilmiştir. Milyarlarca dolarlık sendikasyon kredileri yurtdışından afiyetle sağlanmıştır. Bu elbette olumsuz bir gelişme sayılamaz ancak gelinen noktada bir ekonomist olarak benim görmek istediğim düşük fonlama maliyetlerinin getireceği yüksek firma karlılıklarıdır. Pekala geldiğimiz noktada bu durumdan söz etmek mümkün müdür; buna aşağıdaki grafiğe bakarak cevap verelim.
İşte burada bir çelişki görüyorum, şimdi hiçbir iktisatçı kalkıp sermayenin kullandırılma bedelinin maliyet unsuru olmadığını söyleyemez o halde arkadaşlar ve sevgili meslektaşlarım sermayenin kullandırılma bedeli yurtdışı krediler kaynaklı azalmışsa net karlılığı azaltıcı başka hangi unsurlar ön plana çıkmış olabilir? Örneğin bu süreçte iş gücü maliyetlerinin yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi % 25 artığını söyleyebilir misiniz? (TUİK doğrulamıyor) Artan ne söyler misiniz Faiz düşmüş, iş gücü maliyeti göreceli sabit geriye ne kaldı? Gözden kaçan ham madde…
Demek ki karlılıkta belimizi büken ana gelişme hammadde enerji fiyatlarındaki artış olmuş. O zaman faiz indirimlerinin sağladığı bol para ortamının emtia fiyatlarını yükseltici etkisinin bize yararlı olduğu gerçekte söylenebilir olmaktan uzak kalmıştır. Demek ki bedava para iyimserliğine fazla kapılmışız, bol para ortamının elbette fonlama maliyetlerini düşürücü etkisinin hammadde fiyatlarını artırıcı etkisinden daha düşük olduğunu görememişiz. Net etki bizim açımızdan negatiftir ve bu firma karlılıklarından okunabilmektedir. Gelinen noktada Borsanın ve ekonominin omurgasını karlılığın oluşturduğu hakikatini ve etkinlik/verimlilik anlamında zayıflığı analiz edememişiz. Bakın bu nokta çok önemli tekrar okumanızda fayda görüyorum.
Devam edelim;
Parası olmayan parayı görünce kendini kaybedermiş. Bakın aşağıdaki grafik yine firmalarımızın bir gelişmekte olan ülke firması olmasını unutmasından gelen açılmanın öyküsüdür. Fakirin çocuğu nasıl çok harcayamazsa gelişmekte olan ülkenin firması da yabancı para cinsinden fazla borçlanamaz. Her GOÜ bir kur riski taşır, bunun temel nedeni de ödemeler dengesi edebiyatları değil yabancı parayı dışarıdan ithal etme gerçeğidir. Yani kardeşim sen bu borçlandığın parayı kendin üretemiyorsun malını ithal ettiğin gibi parasını dahil ithal ediyorsun.
Aşağıdaki grafik incelemeye değer;
Bu konuda sorabileceğim tek soru cümlesi olabilir o da şudur: Bu ekonomi 20 milyar dolar IMF borcunu on yılda ödedi diye yirmi göbek attı şimdi gelelim 160 milyar dolar özel sektör borcuna; kaç yılda ödenir kaç göbek atılır?
Sevgilerimle.
Mustafa ÖZTÜRK