Son borsa dalgalanmalarının ardından piyasalar yeni bir denge arayışında. Geçtiğimiz aylarda yaşanan olumsuz seyrin yerini iyimserliğe bıraktığına dair bazı işaretler var. İşte bunu destekleyen üç önemli faktör:
1- İstihdam Verilerindeki Olumlu Gelişmeler
Temmuz ayında, hayal kırıklığı yaratan istihdam rakamları piyasaları endişelendirirken, Ağustos başında işsizlik başvurularının beklenenin çok altında gerçekleşmesi umut verici oldu. İşgücüne dair bu olumlu eğilim, resesyon sinyalleri veren "Sahm Kuralı'nın" geçerliliğine dair soru işaretlerini arttırdı. Bazı yatırımcılar özellikle Sahm Kuralı'nın tetiklenmesinden endişe duyuyordu. Eski Federal Rezerv ekonomisti Claudia Sahm'ın adını taşıyan bu kural, işsizlik oranının üç aylık ortalamasının son 12 aydaki en düşük seviyesinin %0,5 üzerine çıkması durumunda muhtemelen bir resesyonun çoktan başlamış olduğunu belirtiyor. Ancak Sahm, kendi kuralının şu anda uygulanabilir olduğunu düşünmüyor. İş gücünden çekilen Amerikalılar ve artan göç gibi faktörlerin durgunluk göstergesinin daha az güvenilir olmasına neden olduğuna inanıyor. Ayrıca Ağustos ayının ilk haftasında işsizlik başvurularının sayısı bir önceki haftaya göre 17.000 azalarak 233.000'e düştü. Bu tahminlerin çok altındaydı. Bazı ekonomistler artık Beryl Kasırgası'nın ve otomobil fabrikalarındaki yaz kapanışlarının etkisinin işsizlik oranının tırmanmasına neden olabileceğini ve genel istihdam tablosunun başlangıçta düşünüldüğü kadar kötü olmadığını düşünüyor. Son veriler ve analist tahminleri gösteriyor ki istihdam tablosu, başlangıçta düşünüldüğü kadar kötü değil ve işsizlik oranındaki artış, mevsimsel faktörlerden kaynaklanıyor olabilir.
2- JPMorgan'ın değerlendirmesine göre "carry trade" neredeyse sona ermiş olabilir.
Son borsa satışlarının ardındaki bir diğer etken de Japonya Merkez Bankasının faiz oranı artışıydı. Bazı yatırımcılar çok düşük faiz oranlarıyla Japon yeni borç alıp parayı ABD hisseleri satın almak için kullanıyordu. Japonya'nın faiz oranı artışı, yatırımcıların kredilerini karşılamak için hisse senetleri satmasıyla bu carry trade'i bozdu. Japonya'nın faiz oranı hâlâ %0,25 ile düşük. Ancak daha önce %0,1 idi. 2,5 katlık bu artış, taşıma ticaretinin tahmini 4 trilyon dolar içermesi nedeniyle küresel bir etkiye neden oldu. Ancak iyi haber şu ki, JPMorgan (JPM) Japon yeni taşıma ticaretinin yaklaşık %75'inin zaten çözüldüğüne inanıyor. Eğer öyleyse, en kötüsü geride kalmış olabilir.
3- Kısa vadede Fed'in faiz indirimleri yapması muhtemel görünüyor
Yatırımcılar için daha da iyi bir haber var: Kısa vadede Fed faiz indirimleri olası görünüyor. Temmuz istihdam rakamlarıyla ilgili endişeler daha büyük bir faiz indirimi olasılığını artırabilir. Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell geçen ay "Eylül ayında politika faizimizde bir indirim masada olabilir." dedi. Fed özellikle iki şeyi izliyor: Enflasyon ve istihdam. Enflasyon düşüş eğilimini sürdürürse, Eylül ayında bir faiz indirimi bekleyin. Ve bu yıl tek olmayabilir. Powell, 2024'ün sonuna kadar "birkaç kesinti" olacağı bir senaryo öngörebildiğini söyledi. Böyle bir adım, işletmeler için borçlanma maliyetlerini düşürerek ekonomik aktiviteyi teşvik edebilir. Geçmişte faiz indirimlerinin ardından borsanın genellikle yükseldiğini göz önünde bulundurursak, bu olasılık piyasalara taze bir nefes aldırabilir.
Peki bu hareket "ölü kedi sıçraması" olabilir mi?
Mevcut borsa toparlanmasının yalnızca bir "ölü kedi sıçraması" olması da mümkün . Bu tür sıçramalar uzun sürmez ve yatırımcılara yanlış bir umut hissi verir. Peki bu hisse kapılmamak için yatırımcılar neyi takip etmeli? Genelde böyle durumlarda en fazla düşüşün %50'si geri alınır ama sonra düşüş devam eder. Bunun ölü kedi sıçraması olduğunu söylemek için henüz erken ama öyle olduğunu endekslerin 0.50 fibo bölgesinden dönmesiyle anlayabiliriz...