14 Mart Pazartesi günü Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in imzasıyla yayımlanan kanuna göre, Rusya merkezli hava yolu şirketlerinin yabancı leasing firmalarından kiraladıkları yolcu uçaklarına el koymasının önü açıldı. Bir anlamda bu uçakların “kamulaştırılması” anlamına gelen bu hamle ile uluslararası sivil havacılıkta da köklü değişiklikler meydana gelebilir.
Uçakların Tescili veya Bayrağı
Dünyanın her noktasında, sivil ve askeri fark etmeksizin faaliyet gösteren bütün uçakların tescilli ya da kayıtlı olduğu bir ülke bulunmaktadır. Buna Türkçede “kuyruk numarası/tescili” de denilmektedir. Her ülkenin kendisine ait bir harf kodu, sonrasında da ilgili ülkenin sivil havacılık otoritesinin belirlediği kıstaslarla kayıt altına alınmış bir kodu bulunur. Örneğin, Türkiye tescilli uçakların ilk harf kodu TC, Türkiye Cumhuriyeti’ni; geri kalan harflerle birlikte de o tekil uçağın kimliğini belirtmektedir. Ülkemizde en çok bilinen iki kuyruk tescil numarası yıllardır Türkiye Cumhurbaşkanı ve diğer üst düzey devlet yöneticilerinin de ulaşımı için tahsis edilmiş bulunan “TC-ATA” ve “TC-ANA"dır. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nü (ICAO) de Birleşmiş Milletler’e bağlı bir örgüt olarak kuran 1944 tarihli Chicago Sivil Havacılık Sözleşmesi’ne göre, bir uçağın yalnızca bir tescili bulunabilir.
Rusya’daki hava yollarına kiralanmış olan uçakların büyük çoğunluğu Bermuda tescilli. 12 Mart Cumartesi günü Bermuda Sivil Havacılık Otoritesi, Rusya merkezli hava yolu firmalarında faaliyet gösteren bütün Bermuda tescilli uçakların uçuşa elverişliliğini askıya aldığını duyurdu. Yani bu uçakların artık geçerli bir uçuş sertifikaları bulunmuyor.
Rusya’nın kabul ettiği yasa maddesi ile bu uçakların Rusya tesciline alınması imkanı doğuyor. Bu durumda Bermuda Sivil Havacılık Otoritesi bu uçakların halen Bermuda bayraklı uçaklar olduğunu iddia ettiği bir durumda Rusya’nın bu uçakları kendi bayrağı altına alması sivil havacılıkta bir kargaşa ve gelecekte benzer çatışmaların ortaya çıkmasına yol açabilir.
Kiralama ve Sigorta Faaliyetlerinde Yaratacağı Güvensizlik
Rusya’nın el koyma hamlesiyle en büyük darbeyi en önce yiyecek olanlar, bu uçakların gerçek sahibi olan ve uçaklarını muhtemel bir yakın gelecekte geri alamama ihtimali olan leasing firmaları. Her bir uçağın değerinin on milyonlarca dolardan başladığı düşünüldüğünde, maddi kaybın büyüklüğü daha da iyi açığa çıkacaktır. İkinci olarak bundan böyle, leasing firmaları uçaklarını hava yollarına verirken, çatışma bölgeleriyle sınırlı kalmayacak şekilde, Rusya gibi ticari sözleşmelerde ahde vefa ilkesini ihlal etmeye elverişli politik iklimlerin bulunduğu bölgelerdeki hava yollarını ve hava limanlarını kapsam dışı bırakabilir.
Sigortacılık faaliyetleri açısından ise, kiralık ya da değil, bu tarz alıkoyma ihtimali görülen ülkelere yapılan uçuşların artık sigorta kapsamından muaf tutulmasına yönelik şartların daha da geniş yorumlanması ihtimali doğabilir. Bu durumda da hem kiralama şirketleri, hem sigorta şirketleri, hem de hava yolu firmalarının daha maliyetli bir ortamda faaliyet göstereceklerini öngörebiliriz.
Bu durum uzun vadede hava yolu firmaları hisselerinde de dalgalanmalara yol açabilecektir. Netice itibarıyla toplu taşıma alanında en güvenli sektörlerden birisi olan sivil havacılık, finans anlamında COVID-19 krizinde yaşadığı sıkıntıları atlatmaya çalışırken, bu kez de diplomatik hamlelerin darbesini yiyecek gibi görünüyor.