6 Kasım gecesi TCMB başkan değişikliğiyle başlayan ve ekonomide yeni dönem olarak adlandıran sürecin ilk PPK toplantısı bugün yapıldı. Merkez, piyasa beklentisine paralel 475 bp faiz artırdı, ancak piyasa fonlamasının da %14,70’lere çıkmasıyla aslında bu yüksek görünen faiz oranı olması gerekendi.
Merkez, bu toplantıda faiz artışının yanında piyasa fonlamasının da politika faizi olan %15 üzerinden yapılacağını açıkladı. Sadeleşmeye giden banka, koridoru kaldırmadı, yani koridor halen var, ancak önceki toplantıda GLP farkının 300 bp olarak belirlenmesi nedeniyle politika ve piyasa faizi arasındaki makas çok açılmıştı. Şimdi ise merkez politika faizini piyasa faizine çıkardı ve piyasalara da bundan sonra bu faiz kullanılacak dedi. Bu zaten istenen bir hareketti, ama fark şu: sadeleşme sıkılaşma değildir.
Karar metninde beklediğimiz kadar şahin ifadeler göremedik, ancak yeni başkanla beraber bakış açısının daha gerçekçi olduğu izlenimi var. Yani merkez, faiz indirirken bir sıkı duruş korunacaktır ifadesini metinde kullandığı, enflasyon ve kredi risklerine çok yüzeysel değindiği için metnin etkili olmadığını görmüştük. Yeni başkanla beraber metinde en dikkat çeken noktalar şöyle:
Görülmemiş ölçekte açılan kredi musluklarının negatif etkilerine dikkat çekilerek “salgın döneminde sağlanan güçlü kredi ivmesinin gecikmeli etkileriyle artan iç talep, ithalat kanalıyla cari işlemler dengesini olumsuz etkilemektedir.” ifadesine yer verildi. Hem ticari hem de bireysel olarak çok büyük kredi kanallarının sağlanmasının riskleri ne kadar artırdığını gördük ve görmeye de devam ediyoruz. Merkez de buna atıfta bulunmuş.
Uysal’a direkt sorulduğunda dahi net bir cevap alınamayan, yabancı basında yazılan ve tedirgin edecek duruma gelen rezervlere ilk defa metinde yer verilmiş. “Düşük enflasyon ortamının kalıcı olarak tesisinin, ülke risk primlerinin düşmesi, dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla, makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği değerlendirilmiştir.”
Enflasyonun birçok göstergedeki bozulmanın ana nedeni olduğu kabul edilirken enflasyonu düşürmek için daha çok gayret gösterileceğinin de bir nevi sözü verilmiş. “Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlama ve sürdürme temel amacına enflasyon hedeflemesi rejiminin gerektirdiği şeffaflık, öngörülebilirlik ve hesap verebilirlik ilkelerini uygulayarak ulaşacaktır. Bu ilkeler ışığında, Merkez Bankası fonlaması temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılacak ve bu faiz oranı parasal duruş için tek gösterge niteliğinde olacaktır.” Merkez, piyasalara güven kaybettirecek hareketlerden vazgeçildiğini aksine şeffaf ve hesap verilebilirlik ilkelerini de artık uygulayacağını söylüyor.
İşlerin kötüye gittiği dönemde çok yüzeysel açıklamalarla piyasalarda istenen etkiyi sağlayamayan TCMB, bu toplantıda piyasalara olması gereken ifadelerle yaklaştı ve ilk fiyatlama da haliyle TL pozitif oldu. Şimdi ise önemli olan devamlılığın sağlanabilmesinde, ancak bu demek değil her toplantıda faiz beklentisi oluşacak. Enflasyon, cari açık göstergeleri başta olmak üzere verilerdeki son durum -ama elbette Covid-19 sürecini de dahil etmek gerekiyor, çünkü kısıtlamaların hem yurt içinde hem de dünya genelinde daha da artırılması bekleniyor- kurdaki dengelenmeye göre merkezin bu defa gerçekten sıkı duruşu koruması demek güvenin de artması demek olacaktır.