Piyasada Yükseliş Eğilimi Ekstrem Seviyelere Ulaştı: Yatırımcılar, Uyarı Sinyallerini Görmezden mi Geliyor?

Yapılması en zor şeylerden biri, yatırımla ilgili hakim önyargıya "karşı" çıkmaktır. Buna karşıt yatırımcılık denir. En ünlü aykırı yatırımcılardan biri Howard Marks'tır ve bir keresinde şöyle demiştir:

"Direnmek - ve böylece aykırı bir yatırımcı olarak başarıya ulaşmak - kolay değildir. Doğal sürü eğilimleri ve özellikle momentum her zaman konjonktür yanlısı eylemleri bir süreliğine doğru gösterdiğinde bazı şeyler bunu zorlaştırmak için bir araya gelir.

Geleceğin belirsiz doğası ve dolayısıyla pozisyonunuzun doğru olduğundan emin olmanın zorluğu göz önüne alındığında - özellikle de fiyat size karşı hareket ederken - yalnız bir aykırı olmak zordur."

Perakende ve profesyonel yatırımcı duyarlılığı bileşik endeksine bakalım. Duyarlılığın 2008 "Finansal Krizinden" bu yana görülmemiş dip seviyelerini zorladığını fark edeceksiniz.

Olumsuzluk seviyeleri çok düşük seviyelere ulaştığında, bu tarihsel olarak kısa ve orta vadeli piyasa diplerine denk gelir. Bunun nedeni, herkesin aynı tarafta yer almasıyla aşırılıkların oluşmasıdır. O dönemde herkes o kadar düşüş eğilimindeydi ki bu bir yükseliş ölçütüydü. O zaman da belirttiğimiz gibi, "duyarlılıkta değişim meydana geldiğinde refleksif ticaret hızlı olacaktır."

Yükseliş Ölçütleri Ayıya Dönüyor

Geçen yıl düşüş eğiliminde olmak için pek çok neden vardı. İşler o kadar kötüydü ki, herkes bir resesyon bekliyordu ve yukarıdan başka gidecek yer yoktu. Ekim ayından bu yana piyasa katılımcıları resesyondan kaçınma üzerine bahis oynuyor. Bu durum, "Kaybetme Korkusu" ya da FOMO'nun devreye girmesiyle düşüş eğiliminde keskin bir tersine dönüşe yol açtı.

Ocak ayının sonundan bu yana, Fed'in faiz oranlarını artırmasına, banka ödeme gücü krizine ve zayıflayan ekonomik verilere rağmen, piyasa "endişe duvarına tırmanmaya" devam etti. Aslında, sadece endişe duvarına tırmanmakla kalmadı.

Bu makalede tartışıldığı üzere, piyasa değeri ağırlıklı en büyük 7 hisse senedi olmasaydı, bu yıl piyasa getirileri önemli ölçüde daha düşük olacaktı.

Bununla birlikte, piyasalardaki yükseliş bu son derece olumsuz düşüş eğilimini tersine çevirmiştir. Baktığımız ölçütlerden biri, profesyonel yatırımcılara yönelik NAAIM duyarlılık anketidir. Bu endeks her hafta kurumsal yöneticilerin hisse senedine maruz kalma seviyesini ölçmektedir. Geçen yıl, yöneticiler satış yaptıkça hisse senedi riskleri piyasanın en düşük seviyelerine yakın bir yerde azaldı.

Bugün ise bu risk seviyeleri hızla artıyor. Karşıt bir bakış açısıyla, profesyonel yatırımcıların dipten satıp zirveden alma konusunda uzun bir geçmişi vardır.

Ancak, hisse senedi piyasasına sadece profesyonel yöneticiler değil, perakende yatırımcılar da giriyor. 2022'de perakende yatırımcı duyarlılığı da aşırı düşük seviyelere ulaşmıştı. Perakende yatırımcılar teslim olup hisse senetlerini geri satın aldıkça, piyasa yükselişe geçti ve yükseliş hissiyatı hızla arttı.

Ne yazık ki, bu coşkulu veriler düşüş yönlü verilerin antitezidir. Aşırı düşüş eğilimleri kısa vadeli piyasa diplerine işaret ederken, aşırı yükseliş eğilimleri tarihsel olarak kısa vadeli zirvelere işaret eder.

Bir Düzeltme Olası

Düşüş eğiliminden yükseliş eğilimine geçiş Mart ayının başından bu yana istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Düşüş eğilimindeki yatırımcıların teslimiyeti piyasaları yükseltmeye devam ediyor. Perakende ve profesyonel yatırımcıların "Net Boğa Oranı" bunu gösteriyor.

İyimserlikteki artış, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, piyasa oynaklığının da daha aşırı seviyelere ulaşarak çökmesiyle sonuçlandı.

Duyarlılıktaki değişim, kenarda bekleyen yatırımcıların hissettiği "acıdan" kaynaklandı. Yükseliş hissiyatındaki bu dönüş henüz daha aşırı seviyelere ulaşmamış olsa da, genellikle bir rallinin başlangıcından ziyade sonunun işaretidir.

Aşırılıklar ticaretin aynı tarafındaki herkes tarafından inşa edilir. Önceden, herkes o kadar düşüş eğilimindeydi ki yükseliş ticareti kaçınılmazdı. Bugün ise durum tam tersi.

Kişisel görüşleriniz ne olursa olsun, Ekim ayında başlayan boğa piyasası hâlâ sağlam. Ancak, kısa vadede daha aşırı iyimserlik seviyeleri göz önüne alındığında, birçok kanıt kısa vadeli bir düzeltmenin muhtemel olduğunu göstermektedir. Piyasanın teknik olarak aşırı alım koşulları da bunu teyit etmektedir.

Ancak bu, her şeyi satıp nakde dönmek anlamına gelmiyor.

Benim önerim, "satış sinyalleri" verildiğinde, bireylerin aşağıdakiler gibi bazı temel portföy risk yönetimini gerçekleştirmeleri gerektiğidir:

• Kazanan pozisyonları orijinal portföy ağırlıklarına düşürmek: Yatırım Kuralı: Bırakın Kazananlar Kaçsın
• İşe yaramayan pozisyonları satın (Yükselen bir piyasada işe yaramayan pozisyonlar düşen bir piyasada da işe yaramayacaktır) Yatırım Kuralı: Kaybedenleri Kısa Kesin
• Bu faaliyetlerden elde edilen nakdi bir sonraki satın alma fırsatı ortaya çıkana kadar tutun. Yatırım Kuralı: Düşük Satın Al

"Risk yönetiminde" minimum risk vardır. Uzun vadede, ciddi sermaye kaybı dönemlerinden kaçınmanın sonuçları, kaçırılan kısa vadeli kazançlardan daha ağır basacaktır. "Piyasaları zamanlayamayacağınızı" kabul etmekle birlikte, uzun vadeli sonuçları iyileştirmek için "riski yönetebilirsiniz".