Aşının bulunması sonrasında karantinaların kalkmasıyla hem üretimin hem de tüketim talebinin artması petrol fiyatlarını hızla yükseltti. Bu nedenle petrol fiyatlarındaki yükseliş savaşla gündemimize gelen yeni bir fenomen değil. Tabii hiç kuşkusuz Rusya - Ukrayna savaşı fiyatları daha da tırmandırdı. Savaşın başladığı 24 Şubat’tan bu yana Brent petroldeki artış %25,9 iken ham petroldeki artış da %24,7’ye ulaştı. Aslında savaş başladığından bu yana petrolde %45’lere varan artışlar da görmedik değil. Ama özellikle savaşla ilgili gelen olumlu haberlerle Brent petrolde 96 dolar, ham petrolde ise 90 dolar seviyesine geri çekilmeler de oldu.
Dün Putin’den gelen “düşman ülkelere doğal gaz satışını ruble ile yapmayı planladıklarını” açıklamasının ardından enerji krizinin daha da derinleşeceği beklentisiyle petrol fiyatlarında yine ani bir yükseliş gördük. Tabii bu haberle yükselen sadece petrol fiyatları olmadı. Rus rublesi dünden bu yana dolar karşısında %7,5 değer kazanarak 96 seviyesine kadar indi. Rublenin değer kazanmasında bundan böyle doğalgaz ihracatı için rubleye olan talebin artacak olmasından daha ziyade enerji ticaretinde kullanılan doların rezerv para olma gücünü de kaybedecek olmasının simgesel etkisinin daha etkili olduğunu düşünüyorum. Putin’in “gazımızı istiyorsanız paramızı satın alın” mesajının da böylesi bir konjonktürde anlamının ve etkisinin çok daha derin olduğunu düşünüyorum.
Putin’in ruble çıkışından sonra gözler Avrupa’ya çevrildi. Bu noktada AB ile Rusya arasındaki doğalgaz ticaret anlaşmalarının şartları tarafları bağlayıcı olabilir. Yani eğer sözleşme de ticaret Euro veya dolar ile yapılır şartı var ise ne olacak? Rusya hukuksuz bir karar almış mı olacak? Tabii bu durumda Rusya’nın da şunu deme durumu var elbette, peki sizin Merkez Bankamızın rezervlerini dondurmanız ne kadar hukuki? Anlaşılan o ki bu konuda çetin pazarlıklar masada gibi görünüyor.
Dün petrol fiyatlarını tek yükselten etmen Putin’in yukarıdaki açıklamaları değildi. Dün Rusya fırtına hasarı nedeniyle Hazar Boru Konsorsiyumu’nun Karadeniz terminalinin iki aya kadar tamamen kapatıldığını duyurdu. Bu demektir ki petrol arzı iki aya kadar 1 milyon varil azalacak. Haliyle bu haber de fiyatların yükselmesinde oldukça etkili oldu. Yine ABD’den gelen düşük ham petrol stokları da bir diğer katolizördü. Tabii ki bugün başlayan NATO Zirvesi öncesi gerginliğinin etkisini de unutmamak gerek. Bildiğimiz gibi AB ülkeleri Rusya’nın petrol ve doğal gazına ambargo uygulayıp uygulamama konusunda ikiye ayrılmış durumda. Bu nedenle NATO zirvesinde AB liderleri Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak ve arz şoklarına karşı tampon oluşturmak için gaz satın alma konusunda ilerleme kaydetmeleri bekleniyor. Bu konuda belirli düzeyde anlaşma sağlansa da AB’den Rus petrol ve doğalgazına bir yaptırım pek olası görünmüyor. Fakat Putin’in Ruble çıkışına karşı NATO zirvesinden farklı yaptırımlar gelebileceği beklentiler arasında. Bu nedenle 2 gün içinde gelen yaptırımlar petrol fiyatlarında volatilite yaratabilir.
Gelelim fiyatlamalara;
Brent petrol Putin’in açıklamaları ve yukarıda bahsettiğim etkiler sonrasında dün %5,3’lük bir yükselişin ardından bugün nedensiz bir biçimde az da olsa düşüş eğilimine girdi. Şimdilik daha fazla yükseliş için bir neden yok. Bu nedenle Brent petrolde görülen bugünkü düşüş şimdilik zirvenin görüldüğü anlamına gelebilir, ta ki yeni bir haber akışına kadar. Bu noktada gözler ilk olarak NATO zirvesinden gelecek haber akışlarında olacak. Bu noktada 120 dolar üstü fiyatlamalar daha da hızlanabilir. Bu seviyeler uzun pozisyonlar için elverişli olabilir. 110 dolar destek seviyesine kadar giden geri çekilmeler alım fırsatı olarak kullanılabilir.
Ham petrolde dünkü %2,8’lik yükselişin ardından bugün düşüş eğiliminde. NATO kararları sonrası volatilite burada da artabilir. Kısa vadede ham petrolde görünüm güçlü. 114 dolar üstü yükselişler hız kazanacaktır, uzun pozisyon başlangıcı olabilir.