Petrol: ABD-Suudi Arabistan Arasındaki Tartışmanın, OPEC+ Planlarını Değiştirme İhtimali Yok

Bu makale 27.10.2022 tarihinde İngilizce olarak yayımlanmıştır.

Suudi Arabistan liderliğindeki OPEC+'nın, Biden yönetiminin isteklerine karşı çıkarak petrol üretimini azaltma kararı almasından bu yana Beyaz Saray ile Suudi yönetimi arasındaki ilişkiler büyük ölçüde bozuldu. Beyaz Saray ayrıca Suudi Arabistan'ın kısa süre önce bir ABD vatandaşını Suudi hükümetinin hoşuna gitmeyen tweet’ler yazdığı için Suudi hapishanesinde 16 yıla mahkum etmesine duyduğu öfkeyi de dile getirdi. Bazı analistler bu durumu, ABD-Suudi ilişkilerinde "yeni bir dibin görülmesi" olarak nitelendiriyor. Yatırımcılar için asıl soru, bu büyüyen tartışmadan bir şey çıkıp çıkmayacağı. Bu durum, küresel petrol üretimini ya da bir bütün olarak piyasayı etkileyecek mi?

Anlaşılması gereken ilk nokta; Biden yönetiminin, kısa vadede petrol fiyatlarını düşürme umuduyla OPEC+'dan daha yüksek üretim rakamları istemesidir. Önümüzde 8 Kasım'da yapılacak bir seçim var. Başkanlık söz konusu olmasa da tüm kongre koltukları ve Senato koltuklarının üçte biri söz konusu. Tipik olarak başkanlığı elinde tutan parti (Demokrat Parti), şu anda ABD'de gördüğümüz gibi yüksek gaz ve elektrik fiyatlarından sorumlu tutulur. Demokratlar çok fazla Kongre ve Senato koltuğu kaybederse gündemleri yasama organı tarafından engellenecektir. Bu nedenle Biden'in ekibi, seçimlere giderken yüksek benzin fiyatlarının siyasi yansımaları konusunda özellikle gergin.

Ancak seçim gününe iki haftadan az bir süre kaldı. Seçim sona erdiğinde Beyaz Saray üzerinde petrol fiyatlarının düşürülmesi için daha az siyasi baskı olacaktır – en azından 2024'teki bir sonraki seçime kadar. Beyaz Saray'ın bu konudaki söylemi, seçim gününden sonra sakinleşirse yatırımcılar şaşırmamalı.

Biden'in ekibi, tüketiciler için enerji fiyatlarını düşürmeye yardımcı olacak bir şeyler yapmak istiyorsa yerli enerji üretimini teşvik etmeye yardımcı olacak ve gerekli enerji ürünlerinin ihtiyaç duyulan bölgelere taşınmasını kolaylaştıracak birkaç eylem var. Örneğin; Beyaz Saray yerli üreticiler için düzenleyici kuralları basitleştirebilir ve netleştirebilir. Bu, üreticilere ABD'deki üretimin geleceğine dair inanç verecek ve onları üretimi arttırmak için yatırım yapmaya teşvik edecektir. Jones Yasası'nı askıya alabilir – bu da dizel yakıt ve ısıtma yakıtı gibi ürünlerin, stokların düşük olduğu kuzeydoğuya taşınması için çok daha fazla geminin kullanılmasını sağlayabilir. Biden, petrol üreticilerinin ihtiyaç duydukları belirli çelik ürünlerini temin etmelerini zorlaştıran, çelik üzerindeki gümrük vergilerini azaltabilir.

Ancak bu adımlar Beyaz Saray ve Demokrat Parti tarafından benimsenen "yeşil" politikaları boşa çıkaracaktır, dolayısıyla Beyaz Saray'ın bu tür adımlar atma ihtimali çok düşük. Aslında yasal zorluklar ve üretim için gerekli malzeme ve iş gücünün yüksek maliyeti nedeniyle ABD üretiminin yakında düşmeye başladığını görebiliriz. Permiyen bölgesi dışında ABD üretimi azalıyor.

Gerçekte ABD hükümetinin Suudi Arabistan'a petrol üretimini arttırması yönünde baskı yapmak için yapabileceği ya da yapacağı pek bir şey yok, ABD hükümeti seçimden sonra bir şeyler yapmayı önemsese bile. Genel olarak ABD başkanları, zor ve zararlı ekonomik ve siyasi durumlara neden olsa bile Suudi petrol politikası hakkında kamuoyu önünde yorum yapmamıştır. Geçmiş başkanlar, Suudi Arabistan'ı silah satışlarını askıya almak ya da askeri yardımları kesmek gibi başka yollarla zorlamayı hiç denememiştir. Suudi Arabistan, ABD silah endüstrisinin en büyük ikinci müşterisi ve bu endüstrinin Washington'da çok güçlü bir lobisi var. Bu lobi, ABD hükümetinin Suudi Arabistan ile ilişkilerini kolayca bozmasına izin vermeyecektir.

Büyük olasılıkla ABD hükümeti, Suudi Arabistan'a karşı ya çok az aksiyon alacak ya da hiçbir şey yapmayacaktır. Dolayısıyla Suudi Arabistan, muhtemelen istediği petrol politikalarını izlemeye devam edecek. Bu da yatırımcıların OPEC+'dan daha düşük üretim kotaları görmeyi bekleyebileceği anlamına geliyor, zira grup pek çok kişinin yaklaşmakta olduğunu düşündüğü küresel resesyona hazırlanıyor.