Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgal etme kararı küresel petrol piyasasının barut fıçısına bir kibrit attı. Saldırıyla birlikte petrol fiyatları yeni rekor zirvelere ulaştı. Krize görece hızlı bir çözüm getirilemezse, ufukta çok daha yüksek fiyatlara da tanık olabiliriz:
Jeopolitik durum karmaşık olsa da ve fiyatlar şimdilik biraz gerilemişse de, savaşın etkisi petrol piyasalarındaki diğer küresel bozulmalar petrol ürünlerini en temel arz ve talebe kadar etkiliyor. Ukrayna savaşı öncesinde bile, dünyada bir petrol açığı vardı ve bunun işareti olarak fiyatlar 2022 başında varil başına 90 dolar üzerine ralli yapmıştı.
Şimdi, piyasalar olabilecek en kötü zamanda milyonlara varillik petrol arzını kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Aşağıda, Rusya'nın petrol ihracatında uzun süreli bir bozulmanın 100 dolar civarında seyreden WTI ve Brent'in bugünkü fiyatlarını neden çok ucuz göstereceğini açıklayacağım. Hızlı bir çözüm olmazsa, varil başına 200 dolar ve hatta daha yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalabiliriz.
Arzda Benzersiz Bir Bozulma
Rusya dünyanın en büyük üçüncü petrol üreticisi ve günlük 11,3 milyon varil petrol üretiyor. Ülke bu miktarın yaklaşık 3,5 milyon varillik kısmını kendi tüketirken, her gün 7 milyon varilden fazla ham petrol ve işlenmiş ürünü ihraç ediyor (yazının geri kalanında "petrol" terimi hem ham petrol, hem de işlenmiş ürünler için kullanılacaktır.) Bu da Rusya'yı dünyanın en büyük petrol ihracatçısı yapıyor.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden önce, ülke petrol ihracatının günlük 4,8 milyon varillik kısmını şu an kendisine uygulanan yaptırımları destekleyen ülkelere yapıyordu. Bu ülkeler arasında AB üyesi olan Batı Avrupa ülkeleri, ABD ve diğer bazı ülkeler var. İhracatın günlük 2,3 milyon varillik kısmı ise başta Çin ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere, yaptırımları desteklemeyen ülkelere gidiyordu (Rusya'nın petrol ihracatını satın alan ülkelerin listesi).
Çin ve Doğru Avrupa'nın Rus petrolünü satın almaya devam edeceğine kesin gözüyle bakabiliriz, ancak yine de günlük 4,8 milyon varillik devasa bir petrol ihracı, Rusya ve Batı arasında tırmanan gerilim sebebiyle risk altında.
OPEC'in genellikle ayı piyasalarında uyguladığı koordine hamleler dışında, dünya bugüne kadar bu boyutta bir tedarik bozulmasına tanık olmamıştı. Tabi ki, Batı dünyasının liderleri küresel petrol piyasasının dengelenmesinde Rus ihracatının ne kadar kritik bir rol oynadığının farkındaydı. Bu yüzden, liderler saldırının ardından ilk başta Rusya'nın enerji ihracatına yönelik doğrudan yaptırımlardan kaçındı.
Ancak Rusya'ya uygulanan mali yaptırımların boyutu, geçmişte diğer krizlerde uygulananlara kıyasla çok daha büyük seviyelere ulaştı. Bu yüzden enerji akışını bozmama hedefine rağmen, Rus petrolü bir çapraz ateş arasında kaldı.
Yaptırımların Çapraz Ateşi Arasında
Fiziki petrol ticareti, birden fazla katmanlarda işlemleri ve tarafları içeren karmaşık bir iştir. Bu yüzden, Rus ham petrolü alım satımı hâlâ teknik açıdan yasal olsa da, yaptırım paketleri birçok açıdan ticaretin işleyişini o kadar kısıtladı ki, piyasayı bitirme noktasına geldi.
Bir örnek: fiziki petrol tacirler genellikle ham petrol kargolarının satın alımının finansmanında akreditifler (letter of credit) kullanır. Ancak Wall Street Journal'ın haberine göre:
"Uluslararası ticaretin sorunsuz bir şekilde işlemesini sağlayan bankalar, Rus emtiasına yönelik anlaşmaların finansmanını yapmayı reddediyor."
Bu kritik finansman kaynağı olmadan, tacirler Rus ham petrolünü satın alarak küresel piyasaya tedarik edemezler. Rafinerilerin, sigorta şirketlerinin ve fiziki piyasadaki diğer kritik aktörlerin de Rus petrolüyle iş yapmaktan kaçındığına dair haberler alıyoruz. Alım satım işlemleri teknik açıdan yasalara aykırı olmasa da, bu aktörler bir risk almayı ya da başlarının ağrımasını istemiyor.
Önde gelen bir emtia aracı kurumundan bir tacirin de açıkladığı gibi: "piyasa çökmeye başladı."
Batılı şirketler Rus ham petrolünü satın almanın getirebileceği yasal ve finansal riski göze almaya hazır olsalar bile, artık ciddi bir itibar riskiyle karşı karşıya kalırlar. Petrol devi Shell (NYSE:SHEL), iki hafta önce rekor ucuz bir fiyattan 100 bin varil Rus ham petrolü satın almıştı. Ancak gelen tepkiler o kadar büyüktü ki, şirket geçtiğimiz Salı günü bir özür mektubu paylaştı ve "tüm spot Rus ham petrolü alımlarını durduracağını" açıkladı.
Biden yönetimi ise geçtiğmiz haftada ABD'ye Rus petrol ürünlerinin ithalatına bir yasak getirerek, Rus enerjisini doğrudan hedef aldı. Birleşik Krallık da Rus ham petrolünün ithalatına yönelik benzer bir yasak getirdi.
Rusya bu hamlelere karşılık olarak, yaptığı emtia ihracatına bir kısıtlama getirdi.
Yani şimdiden, yaptırımların ve kamu baskılarının dolaylı etkisiyle birlikte, Rusya'nın Batı ekonomilerine yaptığı günlük 4,8 milyon varillik petrol ihracatının büyük bir kısmı bozulmuş durumda. Şimdi ise, artan gerilim ihracat hacminin tamamını doğrudan etkileme tehdidi yaratıyor.
Normal zamanlarda, bu devasa bir bozulma olurdu. Ancak zaten ciddi bir arz açığı yaşamakta olan bir petrol piyasasında, daha da büyük bir sorun haline geldi.
Küresel Petrol Stokları Düşüşte
COVID-19 salgınının ilk ortaya çıkışında, dünya çapında ekonomilerin kapanmasıyla birlikte petrol talebinde günlük 20 milyon varile kadar bir azalma oldu. Bu durum, ham petrol stoklarının tarihin en yüksek seviyelerine tırmanmasına yol açtı. Ancak arz kesintileri ve talepteki toparlanmayla birlikte piyasa hızla üretim fazlasından, üretim açığına döndü. 2020 üçüncü çeyreğinde piyasa yapısal bir açığa girdi ve küresel ham petrol stoklarında 2021 dördüncü çeyreğine kadar günlük ortalama 1,8 milyon varil düşüş yaşandı.
İlk bakışta, günlük 90-100 milyon varillik küresel piyasada günlük 1,8 milyon varillik bir açık önemsiz gibi görünebilir. Ancak burada, varil marjının petrol (ve diğer tüm emtia) fiyatını nasıl belirlediğini görüyoruz. Petroldeki rekor üretim fazlasını, rekor kısa bir sürede ortadan kaldırmak için, günlük yalnızca %2'lik bir arz açığının 18 ayda katlanarak büyümesi yeterli oldu.
Bu yüzden, Rusya'nın petrol ihracatında yaşanacak bozulma sonucunda piyasada %5'lik bir arz açığının ne kadar yıkıcı bir etki yaratacağını hayal edebilirsiniz. Petrol stoklarının tarihsel aralıkların alt sınırına doğru yaklaşması, mevcut durumu daha da kritik hale getiriyor.
Bu açıdan, stoklardaki güncel durum yukarıda tanımladığımızdan daha da kötü olabilir. Açıklayalım...
Küresel petrol stoklarını açıklayan büyük tahmin kurumları, tank seviyelerini ölçmez. Bunun yerine, arz ve talebe dair tahminde bulunurlar ve net sonucu, stoklarda yaşanması beklenen değişim oranı olarak alırlar. Yani arz ya da talebe dair hatalı bir okuma, hatalı stok tahminleriyle sonuçlanabilir. Son yıllarda tam olarak bu yaşandı.
Kayıp 200 Milyon Varil Petrol
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), küresel petrol arzı ve talebine yönelik en önemli bilgi kaynağıdır. Bu yüzden, IEA'nın son yıllarda küresel petrol talebini ciddi derecede hafife aldığını kabul etmesi, bazı tehlike çanlarını çaldı. Talep figürlerinde yapılan yukarı yönlü revizyonların ardından, kurum küresel petrol stoklarının daha önceki beklentilerin yaklaşık 200 milyon varil altında olduğunu açıkladı.
Yani bugünkü küresel petrol piyasası, IEA gibi kurumların yayımladığı figürlere kıyasla çok daha sıkışık durumda olabilir.
Daha doğru bir stok ölçümü için, WTI petrol fiyatının belirlendiği merkez olan Cushing, Oklahoma'daki haftalık stok seviyelerine bakabiliriz. Arz ve talep tahminleriyle oluşturulan küresel stok verilerinin aksine, Cushing'deki depolama tankları her hafta doğrudan ölçülüyor.
Son verilere göre, Cushing'deki stoklar yalnızca 22,2 milyon varil seviyesine kadar düştü. Bu da, faaliyetlerin devamı için minimum seviye olan 20 milyon varilin yalnızca %10 üzerinde ve her hafta daha da düşüyor.
Sonuç: günümüz petrol piyasasında neredeyse hiç hata payı bulunmuyor.
Çarşamba günü, bizi bu noktaya getiren arz ve talep trendlerini inceleyeceğim ve ardından, petrol piyasalarında neler bekleyebileceğimize yönelik bir yol haritası sunacağım.
Editörün Notu: Bu içeriğin orijinali Ross Report'ta yayımlanmıştır.