23.10.2019 Alan Yatırım - Global AnalizAvrupa’nın dinamosu, dünyanın dördüncü en büyük ekonomisi olan Almanya’daki yavaşlama belirginleşiyor. 2018 yılında yüzde 1,4 büyüyen Alman ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde piyasaları tatmin etmeyen bir performans sergiledikten sonra ikinci çeyrekte yüzde 0,1 daralma gösterdi. 2019 yılının üçüncü çeyreğinde de ekonomik daralma sürerse Alman ekonomisi teknik resesyona girmiş sayılacak. Euro bölgesi ve özellikle Alman ekonomisi günümüzde ihracat temelli bir büyüme modelini takip ediyor. ABD, Çin ve Euro bölgesi arasında süregelen ticaret gerginliği, küresel talep görünümündeki zayıflama, İngiltere’nin Brexit düğümü; Euro bölgesinin büyüme potansiyeli önünde engel oluşturuyor. Küresel ekonomideki zayıflamanın kökenine ve nedenlerine bakıldığında özellikle sanayi sektörü ve dış ticaret kalemlerinin negatif etkisi göze çarpıyor. Ticaret savaşı ve Brexit gündemleri küresel ticarette belirsizliklerin artmasına ve yatırımların aksamasına neden oluyor. Euro Bölgesi İmalat PMI verisi dramatik seviyelere gerilerken, enflasyondaki keskin düşüş iç talepteki zayıflığı gözler önüne seriyor. Hong Kong, Lübnan ve Şili başta olmak üzere İspanya'da Katalonya bölgesindeki protesto eylemleri küresel piyasalardaki tedirginliği besliyor. Jeopolitik risklerle birlikte zayıflayan ekonomik aktivite piyasalar üzerinde baskı oluşturuyor. Piyasa analistleri Euro Bölgesinde görülen yavaşlamanın ECB’nin tahmin edeceğinden daha uzun süreceğini öne sürüyorlar. Avrupa Merkez Bankası başkanı Mario Draghi’nin 8 yıllık görev süresi Kasım ayı başında sona erecek ve görevi eski IMF direktörü Christine Lagarde’a devredecek. Lagarde’ın da güvercin yanının ağır basması gerekli görüldüğü durumlarda parasal genişlemenin devam edeceği beklentilerini doğuruyor.
![Euro Bölgesi İmalat PMI Euro Bölgesi İmalat PMI](https://9b7a090b595969f3c8a1-ac65ee1327ee12d7da93f022a11fe904.ssl.cf1.rackcdn.com/content/826de78c9b7173bef53d16d085818598.jpg)
Avrupa Merkez Bankası Yarınki Toplantısında Hangi Kararları Alabilir?
Avrupa Merkez Bankası Eylül ayı toplantısında ekonomiyi canlandırmak adına ayda 20 milyar Euro’luk tahvil alım programına başlayacağını kamuoyuna duyurmuş, mevduat faizini de beklentilere paralel bir şekilde 10 baz puan düşürerek eksi yüzde 0.40’dan eksi yüzde 0.50’ye çekmişti. AMB’nin ana motivasyonu ise yavaşlama emareleri gösteren ekonomiyi borçlanma maliyetini düşürerek yatırımlara teşvik etmekti. Avrupa Merkez Bankası Eylül ayı toplantısında aldığı bu kararla 2016 yılından beri ilk defa faiz indirimine gitti. Euro Bölgesindeki dengelenmeyi sağlamak adına 2015 yılının başından beri uyguladığı parasal genişleme operasyonlarını geçtiğimiz yıl sonlandırmıştı. Tahvil alım programı AMB’nin bilançosunu 2,6 trilyon Euro büyüklüğünde genişletmiş, operasyonların neticesinde enflasyon yeniden yüzde 2 seviyesine ulaşmış, küresel ekonomiye yönelik belirsizliklerin talep görünümünü etkilemesiyle birlikte tekrardan düşüşe geçmişti. Eylül ayı toplantı tutanaklarında üyeler arasında tahvil alım programı konusunda derin fikir ayrılıkları olduğu ortaya çıkarken, faiz indirimi konusunda ise konsensüs oluştuğu görüldü. Tahvil alım programı ise Kasım ayı başı itibariyle başlayacak. Kurum olarak görüşümüz AMB’nin bu toplantıda faiz indirimine gitmeyeceği fakat para politikası tasarımı ve geleceğe dönük vereceği sinyaller ile sözlü yönlendirmede bulunacağını yönünde. Lagarde ve politika yapıcılardan gelen sinyaller de mevcut finansal kırılganlığın yalnızca para politikası adımlarıyla durdurulamayacağı, mali politikaların da desteğine ihtiyaç duyulduğu yönünde. Zayıflayan iç talebi canlandırmanın ve tasarruf fazlasını harcamalara yönlendirmenin yolu mali teşvikleri uygulamaya koymaktan geçmekte.