Ons Altın fiyatlarında son dönemde yaşanan yükseliş hareketi bir hayli dikkat çekici… Fiyatların yılbaşından bu yana %17 seviyesine yakın yükseliş hareketinde bulunduğunu görüyoruz. Sadece Şubat ayını baz alırsak fiyatlarda %11’e yakın yükseliş hareketi yaşanmış durumda. Görüldüğü gibi piyasalarda sarı metale olan talep artıyor ve aracı kurumlar tarafından bu talebin daha da artacağı yönünde raporlar yayınlanıyor. Bizim de beklentimiz ons altın fiyatlarında yıl boyunca yükseliş hareketinin devam edeceği yönünde. Bizi bu beklentiye sevk eden gelişmeleri ise yorumlayalım:
1. Ons altının en önemli özelliği riskten korunma amacı olarak yatırım çekmesi… Son dönemde ons altın fiyatlarının cazibesini artıran belirsizlik unsurlarının yoğun olduğunu görüyoruz. Bu noktada sayılabilecek en önemli riskler jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının seyri. Jeopolitik risk olarak yıllardır Orta Doğu kaynaklı gelişmeler piyasalarda hareketlilik yaratmaya devam ediyor. Son gelişmeler Suriye’ye yönelik… Bu ülkede terör örgütleri ve rejim güçleri arasında çatışma varmış gibi görüntü olsa da asılında konu çok daha derin... Denklemde ABD ve Rusya liderliğinde Suudi Arabistan, İran, Türkiye gibi devletler bulunuyor. Dolayısıyla ülkeler arası sıcak çatışma riskinin dahi yüksek sesle dillendirildiği bir ortamda jeopolitik risklerde artış ciddi boyuta çıkıyor. Böylece risk alma iştahında keskin bir düşüş sergileniyor ve yatırımcı riskten korunmak amacı ile yatırımlarını yönlendiriyor. Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesi Suriye meselesini sonucuna yönelik hassasiyetleri gösteren bir sinyal olarak algılanabilir. Son dönemde Rusya ve ABD’nin Suriye’de ateşkes konusunda anlaşmaya vardıklarını söylemelerine rağmen yapılan çelişkili açıklamalar ateşkesin işlerliğine yönelik beklentileri bozuyor.
2. Bir diğer konumuz ise petrol fiyatlarının seyri… Bu konu sadece altın fiyatlarını değil bütün yatırım enstrümanlarını etkiliyor. Fakat petrol fiyatlarında yaşanan gerilemenin küresel piyasaları olumsuz etkilemesi sonucu riskten korunma ihtiyacı duyan yatırımcılar ons altına koşuyor. Denklem şu:
Petrol fiyatları düşüyor – petrol ihraç eden ülkelerin gelirlerinde erime meydana geliyor- bu durumda hem kamu gelirleri azaldığı için yatırım ve harcamalarında azalmaya gidiyorlar ve bu sayede dış ticaret hadleri daralıyor – bunun sonucu olarak küresel ekonomik büyümeye yönelik endişeler artıyor - aynı zamanda bu ülkelerin ödemeler dengesi krizine girebileceği yönünde algı güçleniyor. Venezuela’nın topun ağzında olduğunu belirtelim.
Petrol fiyatları düşüyor - sektör şirketlerinin kar marjları daralıyor - bu sayede iflasların artma riski gündeme geliyor – global bazda büyüme oranlarında gerileme ve işsizlikte ise yükseliş yaşanacağı beklentisi artıyor – aynı zamanda kredi geri ödenmelerinde sorunların oluşması ile bankacılık sektörünün negatif yönde etkilenme ihtimali yüksek sesle dillendiriliyor.
3. Küresel büyümeye yönelik endişeler… Özellikle Çin kaynaklı ekonomik gelişmeler global bazda stresi bir hayli artırmış durumda. Çin ekonomisinde büyümenin %7 seviyesinin aşağısına inmesi, Euro Bölgesi’nde ekonomik büyümenin toparlanamaması ve Japonya’nın da aynı konudan muzdarip olması sonucu küresel ekonomiye yönelik güven sarsılıyor. Son dönemde ABD tarafında açıklanan ekonomik dataların da çok iyi olmadığını biliyoruz. İmalat PMI son üç aydır 50.0 referans seviyesinin altında bulunuyor. Keza hizmet PMI verisinde de gözle görülür bir yavaşlama var. Bilindiği gibi 50.0 referans seviyesinin altında açıklanan PMI verileri sektörde daralmayı işaret ediyor. Tüm bu gelişmeler eşliğinde resesyon söylentilerinin yüksek sesle konuşulduğu bir ortamda tedirginlik artıyor. Böylece riskten korunma amacı tetikleniyor ve bu durumda ons altın fiyatlarına pozitif yönde yansıyor.
4. Ons altın fiyatlarında son dönemde yaşanan sert yükseliş hareketinin bir diğer nedeni olarak da merkez bankalarının alışılmışın dışında para politikaları uygulaması… Bu noktada negatif faiz politikasına vurgu yapmak istiyoruz. Politika şu: Merkez bankaları kendi nezdinde tutulan cari hesaplara negatif faiz uyguluyor ve bankalara parayı bana değil piyasaya verin; bana verirseniz üzerine para alır ceza keserim diyor. Bu politikayı İsveç, İsviçre, Danimarka, ECB ve Japonya uyguluyor. Hatta ABD’nin bile bu politikayı benimseyebileceği hakkında yorumlar yapılıyor. Zaten FED Başkanı Yellen da bu algıyı güçlendiren açıklamalarda bulunmuştu. Yapılan hesaplamalara göre küresel piyasalarda 9 trilyon dolarlık negatif faizli tahvil stoku bulunuyor. Yani yatırımcı bu tahvillerden zarar ediyor. Negatif faiz furyasının ortaya çıkması ile birlikte faiz getirisi olmayan yatırım araçlarının ön plana çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu duruma bir de küresel piyasalarda yaşanan belirsizliği eklerseniz ons altına olan talebin artmasını sürpriz olarak nitelendirmezsiniz. Negatif faiz konusunda bir diğer dikkat çeken nokta bankacılık sektörü üzerinde yapmış odluğu etki… Negatif faiz bankacılık sektörü üzerinde maliyet baskısı yaratıyor. Peki, sektör bu maliyet baskısını göğüslemek için adım atabiliyor mu? Hayır… Kredi faizlerini yükseltemiyor. Yoğun rekabet koşullarından dolayı mevduata verdiği faiz oranlarını da kesemiyor. Böylelikle maliyetleri göğüslüyor. Bu durumda bankacılık sektörüne yönelik olumsuz algının artması da risk unsurunu yükseltiyor. Her ne kadar Avrupa Bankacılık Sektörü’ne yönelik sıkıntıların daha farklı nedenler ile dile getirilse de negatif faiz politikasının daha şiddetli eleştirilmesine neden olduğunu düşünmekteyiz.
5. Ons altın fiyatlarını etkilen bir önemli unsurda şüphesiz FED politikaları. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında FED 10 yıl sonra ilk faiz artırımını gerçekleştirmiş ve 0.25 oranında faiz artırımına gitmişti. Ardından yapılan açıklamalar ile 2016 yılında kademeli faiz artırımlarına devam edileceği ve yıl boyunca 4 faiz artırımının meydana gelebileceğine yönelik açıklamalar da dikkat çekmişti. İçinde bulunduğumuz ortam yıl içinde 4 faiz artırımına izin verecek düzeyde değil. Zaten FED üyeleri de faiz patikasının değiştirilebileceğine yönelik açıklamaları dile getiriyor, yabancı aracı kurumlar da beklentilerini aşağı yönde revize ediyor. Bu sayede FED’in sıkılaşma adımlarının kendi beklentisinin de altında kalacağının anlaşılması dolar endeksinde kısa vade içerisinde gevşemeye neden oldu. Bu noktada 100.0 seviyesini aşamayan endeks 95.0 seviyesine kadar gerileme kaydetti.
Ons altın fiyatlarına etki eden en önemli unsurları bu şekilde sıralayabiliriz. Tabii ki bu maddeler çok daha fazla çeşitlendirilebilir. Fakat son dönemde çok daha fazla konuşulan bu beş maddenin ons altın fiyatlarında yukarı yönde hareketin ana nedenleri olarak görüyoruz.
Peki, teknik olarak nasıl bir resim çizebiliriz?
1047 seviyelerinden bu yana yukarı yönde hareketlerin sürdüğünü görüyoruz. Bu sayede fiyatların 1263 seviyelerini test ettiğini gözlemledik. Ardından bir miktar kar satışı gelse de 1233 desteğinin hemen üzerinde tutunma çabalarını görüyoruz. Bu seviyenin üzerinde kalıcılığın etkisini sonu yükseliş hareketleri devam edebilir. Yalnız yukarı yönde hareketlerin sertleşebilmesi için 1255 direncinin aşılması gerekmekte. Bu seviyenin aşılması durumunda ara direnç olarak 1277 ve ardından 2015 yılının Ocak ayında test edilen büyük çanak formasyonunun tamamlanmasını sağlayacak olan 1307 seviyeleri hedef konumuna gelebilir. Şimdilik 1233 desteğinin üzerinde hareketleri olumlu olarak algılıyoruz. Yalnız 1233 desteğinin altında günlük kapanışların fiyatlarda satış baskısının artma ihtimalini yükselteceğini düşünmekteyiz. Bu durumda 1207 ve 1192 destekleri hedef konumuna yerleşecektir.