Yurt içinde bu hafta içinde açıklanan veriler piyasa beklentilerini aştı.
Tüketici Güveni: Pandeminin etkili olduğu Nisan ayında 58,2’den 54,9’a geriledi. Mayıs’ta 59,5’e yükselmesinin ardından Haziran ayında 62,6’ya çıktı. Eylül 2018’de 60,0 seviyesi altına gerileyen endeks bu tarih sonrası en iyi çıkışı yakaladı. Sektör yetkililerinin beklentilerinin değerlendirildiği ankette gelecek 12 aylık dönem için işsiz sayısında azalma, hanenin gelirinde ve ekonomik durumda artış beklenirken tasarruf oranının da yükselmesi ön görülüyor.
Kapasite kullanım oranı: imalat sanayinde faaliyet gösteren işyerlerinin, mevcut fiziki kapasitelerine göre fiilen gerçekleşen kapasite kullanımlarını gösteren veri, Haziran’da 66,0 seviyesine yükseldi. Nisan’da 60,0 tabanına yaklaşan verideki toparlanma Haziran’da ekonomik izolasyonun azaltılması ile arttı.
İktisadi yönelim istatistikleri ve reel kesim güven endeksi: İmalat sanayinin yakın dönemdeki durumunu gösteren bir değerlendirme anketi ve bu veri de Nisan’da 100,0 tabanından 66’ya gerilemişti. Haziran’da Mayıs’a göre 15,7 puan artarak 92,6’ya, mevsimsellikten arındırılmış olarak da 73,5’ten 89,8’e yükseldi.
Reel sektörün yanında finans sektörünün de ön görülerini içeren finansal hizmetler güven endeksi, Haziran'da 144,8'den 146,7'ye yükseldi.
Gerek Cumhurbaşkanı gerekse Hazine ve Maliye Bakanı, verilerdeki yükselişin ekonominin hızlı toparlanacağına işaret ettiğini, bu yıl tüm olumsuzluklara rağmen büyümenin yakalanacağını söyledi. Hazine ve Maliye Bakanı, özellikle bankaların düşük faiz oranı ve kredi desteği ile sürece çok katkı sağladıklarını belirtti, ancak bankalara yapılandırmaya hız verilmesi uyarısında bulundu. Tam bu noktada kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türk bankalarındaki sorunlu kredi oranının 2021’de yüzde 20’yi aşabileceğine dair uyarı yaptı. Kurum, hem batık hem de sorunlu kredi oranlarının artacağını ön görürken özel sektör borçluluğunun diğer gelişmekte olan ülkelere göre yüksek olduğunun da altını çizdi. Faizlerdeki düşüş konut başta olmak üzere sektörlerde canlılık yaratsa da borç ödeme oranının düşmesi bankacılık sektörünün de dayanabilirliliğini zorluyor.
Düşük faiz, sektörlerde hareket sağlarken yatırımcıyı ise farklı alanlarda yatırıma itiyor. Mevduat faiz oranının düşmesi ve son aylarda ise reel getirisinin ekside olması yabancı yatırımcının çıkışını hızlandırdı, yerli yatırımcıyı ise hisselere yönlendirdi. Otoritelerin işlemlerdeki kısıtlamaları da güven sorunu yarattı.. MSCI Inc. hisse senetlerinde açığa satış yasaklarının kurumsal yatırımcıların hisse pozisyonlarını hedge etmesini zorlaştırdığını ve MSCI TR endeksinin erişilebilirliğini olumsuz etkilediğini, kısıtlamaların daha da artması durumunda Türk hisse senetlerini GOÜ piyasaları yerine öncü gelişen piyasa ya da tek başına bir grup olarak sınıflandırmayı gözden geçireceğini belirtti.
Pandemi sürecinde bozulan ekonomik göstergeler, Avrupa ve ABD gibi ülkelerde de toparlanma gösteriyor, bizde de aynı şekilde düzelme var. Ancak yazıda da belirttiğimiz gibi yapısal sorunlar ve alınan kararlar ise yatırım tarafındaki soru işaretlerini artırıyor.