4. çeyreğin ilk verileri açıklanmaya başladı. Bu veriler enflasyondan ziyade büyüme noktasında önemli olacak. Çünkü enflasyonun son çeyrekte de yüksek kalacağı aşikâr, ancak hangi ülke ekonomisinin ne kadar zorlandığı ve resesyon riski yüksek ekonomilerde nasıl bir para politikası izleneceği hususunda büyüme verileri oldukça önemli.
Bu hafta büyük ekonomilerden Çin, Euro Bölgesi ülkeleri ve ABD verileri öne çıkıyor. Üç önemli ekonomi için de en büyük sorun imalat/üretim tarafında. Çin’de de sert düşüş yaşandı, Euro Bölgesi ve ABD’de de pandemi sonrası en kötü seviyelere gerileme oldu.
Üretim neden azalıyor?
Üretimdeki düşüşün çok büyük bir kısmını maliyetler oluşturuyor. Enerji başta olmak üzere girdi maliyetleri o kadar yüksek ki üretimi zorluyor ve haliyle performans da kapasite de düşüyor. Bir diğer etken belirsizliğin yüksek olması. Yani üreticiler yakın gelecekte küresel boyutta işlerin iyi gideceğine dair umutlu olmamakla beraber karamsarlar. Bir diğer etken de talebin azalmaya başlaması. İç talepten ziyade dış talep ani ihracatta ticarette gerileme olması.
Resesyon endişeleri oldukça yüksek
ABD zaten ilk yarıyı resesyonda geçirdi. Üçüncü çeyrek rakamlarında ise Çin ve Euro Bölgesi yavaşlarken ABD daha iyi bir performans izledi. Ancak bugün açıklanan PMI rakamları Euro Bölgesi’nde son çeyrekte daralma olasılığını oldukça artırdı. Bölge ülkelerinden Almanya oldukça zor bir süreç geçirirken kısmen iyi olan Fransa’da da görünüm bozuldu.
Merkez Bankaları ne yapacak?
Fed ve ECB, faiz artışlarının ekonomide durgunluk yaratacağını zaten ilk süreçte açıkça söylediler ve hatta bunun göze alındığı da çok defa belirtildi. Bu noktada Powell’ın fiyat istikrarı sağlanmadan büyüme söz konusu olamaz şeklindeki açıklaması zaten enflasyonun ekonomide ne kadar önemli bir yerde olduğunu netlikle gösteriyor.
Fed ve ECB için enflasyonda düşüş emareleri söz konusu olursa faiz artırımları azalarak durabilir. Ama baktığımızda özellikle son ayda gıda fiyatlarındaki artış Euro Bölgesi enflasyonunda yeni zirveye neden oldu. Şimdi, ülkede enflasyon yükselmeye devam ederken ve enflasyonu düşürmek için de faiz artışları yapılırken resesyon olsa dahi vazgeçilmeyeceği anlaşılıyor. Aksi halde bunca çaba boşa gitmiş olacak, hatta işler daha da sarpa saracak.
Piyasalarda 2023 faizleri %5 ve biraz üzerine işaret ederken Fed’in de küçülme noktasında enflasyonu arka plana atmasına olasılık verilmiyor. Zaten Fed yetkilileri 2023’te faiz indirimi için çok mümkün değil açıklamasını yapmışlardı.
Fed, piyasa ile oldukça doğru iletişim kurmaya çalışıyor. Hatırlarsak önceki aylarda piyasalarda 2023’te faiz indirileceğine dair kısa süreli bir fiyatlama olmuştu. Powell ve diğer üyeler enflasyon hedefine vurgu yaparak bunun mümkün olmadığını belirttiler. Bu noktada enflasyonu düşürmenin zaman alacağı da hesap edilirse faiz artışları durabilir, ama 2023’te faiz indirimi şimdiki şartlarda zor görünüyor.
Bu akşam Fed’den ne bekleniyor?
Fed’in enflasyondaki inatçılığa ve küresel risklere vurgu yaparak enflasyonu düşürmede kararlılık mesajı vermesi olasılığını güçlü buluyorum. Powell’ın şahin mesajlar vereceği görüşündeyim. Bu nedenle Cuma günü açıklanacak istihdam öncesi dolarda pozitif fiyatlama yaşanabilir. İstihdam rakamları ise beklentileri belirleyecek ilk veri olacak.