Küresel piyasalar yarınki enflasyon verisini beklerken işlemler de oldukça dar arlıkta sürüyor. Beklenti üzeri enflasyonun Fed’i daha erken harekete geçirip geçirmeyeceği en merak edilen soru olurken beklentiden çok şaşmayan bir enflasyon durumunda ise endekslerdeki yükseliş hızlanabilir.
ABD ve Euro Bölgesi’nde düşük enflasyon yıllardır en önemli sorundu ve pandemi ile geçici de olsa yaşanacak enflasyonun nasıl yönetileceği en önemli kısım, çünkü geçici olması beklenen bu enflasyon döneminde alınacak ivedikli bir karar büyüme-istihdam ve üretim tarafını zorlayabilir.
Pandeminin dünya ekonomisinde yarattığı hasar oldukça büyük ve karantina-kısıtlama döneminde üretim ile tüketimin az olmasıyla emtia grubunda sert düşüş olmuştu. Hatırlarsanız petrol vadelilerde eksilere inmişti. Fakat karantina sonrasında ise bakır, alüminyum, çinko, demir, kalay gibi üretimde en çok kullanılan metallerde fiyat iki katına çıktı. Böylesi kısa bir süre içinde fiyatların iki katına çıkmasının en önemli nedenleri ise hem üretimin yeniden başlaması hem de birçok (ekonomik olarak güçlü) ülkenin yeşil ekonomiye hazırlanması. Bu sistemde belirttiğimiz emtia grubu kullanılacak ürünler arasında.
Grafikte bakır, alüminyum ve petrolde karantina sonrası sert yükseliş yer alıyor. Altında ise yükseliş 2018’de başlamıştı, fakat karantina dönemindeki düşüşün ardından fiyat rekor kırmıştı. Yani altını da yükseliş hızı olarak emtia grubuna dahil etmek gerekir. Zaten bu metallerin kullanım alanlarının hem geniş hem de birbirine bağlı olması da yükselişlerde birbirini tetiklemesini sağlıyor.
Çin, üretim konusunda dünyada ilk sırada ve gerek nüfusu gerekse maliyetinin görece düşük olması nedeniyle üretime bağlı talebin de büyük kısmını oluşturuyor. Salgının çıkış noktası olan Çin süreci de en hızlı atlatan ülke oldu ve dünyaya göre normalleşmeye de daha erken başladığı için üretime bağlı talep hızlandı. Bu nedenle fiyatlardaki yükseliş de devam etti. Yine metallerdeki yükselişe bir miktar da olsa ülkeler arası kota, sınırlama ve yaptırımın da etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.
Fiyatlardaki yükseliş kime, neden risk oluşturur?
Yazıda verdiğimiz Çin örneği aslında biraz da cevap oluyor. Çin emsal olurken Çin gibi üretim yapan ülkeler için fiyat artışı Türkiye gibi üretimi az ve büyük oranda dışa bağımlı ülkeler kadar olumsuz olmayacaktır. Çünkü Çin’de sadece üretim fazla değil aynı zamanda enflasyon da kontrol edilebilir seviyelerde, ancak ülkemizde enflasyon yılların en büyük ekonomik sorunu olarak kalamaya devam ediyor.
İnşaat sektörü, hizmet sektörü, imalat sektörü gibi alanlarda kullanılan bu metallerin fiyatlarının artması yurt içinde de fiyatların artmasına neden oluyor. Fiyat artışı enflasyonu tetiklerken zamların süreceği algısı da TL’nin değer kaybetmesine neden oluyor. Yani hem enflasyon hem de kur döngüsünü besliyor bu durum.
Pandemiden Türkiye’nin büyüme anlamında görece az hasar aldığı söylenebilir, fakat desteklerin yetersizliği aşikar. Planlama ise yine sadece büyüme üzerine yapılmış, oysa bu büyüme genele yayılan bir büyüme olmuyor. Küresel tarafta hem emtia hem de gıda fiyatları artarken belli bir kesimin büyümesi mi önemli yoksa üretmeye başlayan, enflasyonu kontrol altına alabilecek doğru uygulamalara başlamak mı önemli?!