Bugün geldiğimiz aşamada gelişmiş ülkelerde büyüme, enflasyon, işsizlik ve merkez bankası faizi şöyle görünüyor:
Tablodaki büyüme oranları yıllıklandırılmış oranları gösteriyor. ABD’de ilk çeyrek yüzde 1,6’lık küçülmeden sonra ikinci çeyrekte de yüzde 0,6’lık küçülme yaşanmış olması resesyona girildiğini gösteriyor. Tablonun görünümü bize dünyanın önde gelen iki gelişmiş ülkesi (ABD ve Birleşik Krallık) ile bir gelişmiş bölgesinin (Euro Bölgesi) büyüme ile enflasyon arasında sıkışıp kaldığını ortaya koyuyor. Her ne kadar Euro Bölgesi'nde büyüme yüzde 4,1 görünse de bir sonraki çeyrekte o da düşecek. Üçünde de enflasyon oranı yüzde 10’u zorluyor. Enflasyonda ortaya çıkan bu artışlar bu ekonomilerin faiz artırmasına yol açıyor. Faiz artışlarının büyümeyi düşürmesi kaçınılmazdır. Önümüzdeki dönemde Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankasının enflasyonu denetlemek için yapacağı faiz artışlarının büyük olasılıkla büyüme oranlarını eksiye dönüştüreceğine tanık olacağız. Bu ekonomilerin en büyük avantajı işsizlik oranlarının düşüklüğü gibi görünüyor olsa da büyümedeki düşüşle birlikte büyük olasılıkla işsizlik oranlarında da artışlar yaşanacak.
Japonya, uzun yıllardır sıfır büyüme, sıfır enflasyon ve çok düşük işsizlik oranıyla yaşamakla birlikte son dönemde orada da gevşek para politikasının sonucu olarak enflasyonda yukarı yönlü bir kıpırdanma var. Buna karşılık Japonya Merkez Bankası, resesyon korkusuyla, faizi ekside tutmaya devam ediyor. Japonya, yıllardır yaşadığı durgunluktan çıkabilmek için enflasyon artışına razı gibi görünüyor.
Gelişmiş ekonomilerde ortaya çıkan enflasyonun ve özellikle de enflasyona karşı izlenen faiz politikasının gelişmekte olan ülkeler üzerinde de ciddi etkileri söz konusu. Bu ülkelere yüksek getiri elde etmek üzere giden fonlar, geldikleri ülkelerde faizler yükselmeye başlayınca buralardan çıkıp dönüyorlar. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde finansman açıklarına dolayısıyla yatırım düşüşlerine ve kurlarda yükselişe yol açıyor. Bütün bunların sonucunda gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranları düşmeye başlıyor. Günümüzde gelişmekte olan ülkelerin önde gelenlerinden bazılarında durum şöyle görünüyor:

Geçmiş dönemde iki haneli büyümeye alışmış olan Çin’in yüzde 0,4 düzeyinde bir büyümeyle karşılaşması çok ciddi bir sıkıntı. Rusya, savaşın ve uygulanan ambargoların da yarattığı etkiyle küçülme yaşıyor. Öte yandan son aylarda düşüş olsa bile enflasyon oranı hâlâ yüksek sayılır. Brezilya, yaşadığı sıkıntıları aşma yolunda önemli adımlar atıyor. Türkiye, yüksek büyüme oranına karşılık liranın hızlı değer kaybı nedeniyle son derecede yüksek bir enflasyonla yaşamaya devam ediyor. Tabloya alınan ülkeler arasında durumu en iyi görünen ekonomi Endonezya: Büyümesi de, enflasyonu da işsizliği de makul düzeylerde bulunuyor. Endonezya Merkez Bankası, faizi, ekonominin yönlendirilmesinde son derecede akıllıca kullanıyor.
Özetle söylemek gerekirse gelişmiş dünya resesyona sürüklenirken gelişmekte olan dünya, gelişmiş dünyadaki gidişin de etkisiyle, karmaşık bir görünüme doğru gidiyor. Kiminde büyüme düşüyor kiminde ulusal para değer kaybediyor ve enflasyon yükseliyor. İşin kötüsü dünya genelinde ortaya çıkan bu sıkıntılar ülkelerin bir bölümünü uç siyasal tercihlere doğru savuruyor.