Bu hafta TCMB Başkanının görevden alınması ile TL varlıklarda son ayların en yüksek volatilitesi yaşandı. Kur, CDS ve swap faizlerinde yükseliş olurken borsada da bankacılık liderliğinde sert kayıplar görüldü. 2018’de ve sonraki yıllarda çok defa yaşadığımız swap faizindeki artış bu haftada da gecelikte %14’lerden %1400’e kadar çıktı.
Swap nedir?
Kelime olarak takas anlamına gelen swap, finans piyasasında da forward işlemlerde farklı faizle yapılan borçların değiştirilmesi demektir. Döviz ve faiz ağırlıklı yapılan swap işlemlerinde amaç risklere karşı güvence oluşturmaktır. Yani faiz ya da döviz tarafında oluşacak hareketlere karşısında oluşacak kaybı azaltmak amaçlanır.
Swap faizleri ve kur arasındaki ilişki?
Yurt içinde kur tarafında ne zaman sert bir atak görülse hemen ardından swap faizlerinde de hızlı yükselişler görülüyor. Bunun sebebi ise esasında yabancıların da döviz almak istemesidir. Detaylı ve adım adım anlatalım:
TCMB, bankalara zorunlu karşılık oranı belirler ve bu oran hem döviz hem de TL için geçerlidir. Bankalar da belirlenen oranı teminat olarak TCMB’ye yatırdıktan sonra kalanı kredi ağırlıklı kullanır ve TL krediler döviz kredilerinden çok daha fazla olur. Bankalar ellerindeki fazla dövizi ise BDDK’nın belirlediği oran üzerinden uluslararası piyasada kullanır. Bu arada yeri gelmişken bunu da açıklayalım:
Bankaların zorunlu karşılık sonrası elindeki dövizin ne kadarını uluslararası piyasada TL swap işlemlerinde kullanacağını BDDK belirler ve BDDK, 2018’deki kur ataklarının ardından swap faizlerinde görülen rekor yükselişler nedeniyle bankalara öz kaynaklarının %50’sini kullanma sınırlaması getirmişti. Ardından bu sınırlama %25’e, %10’a ve %1’e kadar indi. Kasım 2020’de ise farklı vadelerde %5, %10 ve %30 olarak genişletildi. Burada amaç yabancıların TL’ye erişimini zorlaştırmak.
Bankaların uluslar arası piyasada dövizi kullanma şekli ise şöyle olur: Yabancı, direkt döviz alımı yapamaz ve bunun için önce TL’ye sahip olması gerekir, ardından TL’yi dövize çevirir. Bu işlem için de vade günlük, haftalık ya da aylık olarak belirlenirken faiz de haliyle vadeye göre değişir. Bu noktada TL ve döviz takası olurken faiz de buna bağlı takas edilir, ama banka swap işlemi yapmak istemez ise yabancı da TL bulamayacağı için o işlemin faizi de yükselir. Bu hafta yaşanan da tam olarak bu idi. Yurt içi bankalar swap işlemlerini kısınca faizlerde de bir anda sert yükselişler oldu. Bankalar bunu neden yaptı? Çünkü TL, döviz karşısında geriliyor yani kur tarafında hızlı yükseliş oluyordu. TL’deki kaybı azaltmak için swap işlemleri sınırlılaştı ve haliyle az olan paranın maliyeti de yükseldi.
Bu doğru bir uygulama mı?
Bu uygulama tamamen bankaların tercihine bağlı, yani yabancı, banka bu işlemi az yaptığı için bankaya yasal bir suç yükleyemez, ancak bankalar da bunu tek başına yani direkt kendi kararları olarak almıyorlar, maliye ve para yönetiminin de etkisi oluyor. Bu uygulamada iki de önemli nokta var:
Biri sebep - sonuç: Normal dönemde belirlenen faiz oranı üzerinden işleyen swap sözleşmeleri faizi TL’nin değer kaybı hızlandığı zamanlarda yükseliyor. Yabancının da önce TL alıp ardından bu TL ile yurt içinde döviz alıp kuru daha fazla yükseltmemeleri için TL likiditesi bankalarca düşürülüyor. Böyle olunca da faizler de hızlıca yükseliyor.
İkincisi: Bu işlemler sadece kısa süreli etki yapıyor: Kurdaki oynaklığı düşürmek için yapılan bu adımlar sonrası kur tarafında gerileme yaşandıkça faizlerde de düşüş oluyor, ancak bu o anki şokun etkisini düşürmekten öteye gidemiyor. Çünkü kurdaki yükseliş nedenlere bağlıdır ve bazen uzun da sürebilir, bu noktada bankalar nereye kadar bu işlemi yapabilir? Bunun da bankaya maliyeti olacaktır, dolayısıyla bizlerin her kur şokunun hemen ardından gördüğümüz swap faizlerindeki yükseliş aslında TL tarafındaki risklerin artmasının bir etkisi ya da sonucu diyebiliriz.