Amerikan Merkez Bankası (FED) 2013 yılında kolay para politikasından çıkış için ilk sinyali verdi. Önce varlık alım miktarı azaltıldı ardından 2016 yılında faiz artırım süreci başladı. Varlık alımı ile faiz artırımı arasındaki geçiş süreci gelişen ülke piyasalarının (EM) ekonomilerini bu yeni dönem için hazırlamalarına fırsat verdi. Ancak, kim ne kadar kullandı?
Bugünlerde gelişen ülke piyasaları ve para birimlerinde yaşanan dalgalanmanın yerini temkinli iyimserliğe bırakacağı yönünde beklenti var. Bu tarz bir iyimser fiyatlama olur ve gelişen ülkelere portföy akımı sınırlı da olsa başlar ise Türkiye bundan faydalanabilecek mi?
Yatırım bankaları Türkiye konusunda çekimser;
- 2017 senesinde TCMB sıkı para politikası derken KGF ile gevşek maliye politikası, yüksek enflasyon
- Birinin yaraları sarılamamış iken yaklaşan Mart 2019 seçimleri,
- TL’nin değer kaybı yüksek özel sektör borcu, bankalara yapılandırma talepleri,
- Kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen not indirimleri,
- YEP’te (Yeni Ekonomik Program) uygulamaya ilişkin soru işaretleri,
- Politik arenada ABD ile yaşanan gerginlik ve Kasım ayı İran yaptırımları.
Bu kadar fazla sebep sıralayınca raporlarda Türkiye hariç ibaresini görmek şaşırtmıyor.
Bu hafta Amerika’da enflasyon verisi, Euro Bölgesinde sanayi üretimi açıklanacak. Türkiye’de ise 11 Ekim Perşembe Ağustos ayı cari işlemler açığı ve 12 Ekim Cuma Rahip Brunson mahkeme sonucu iki önemli gündem maddesi. Bloomberg anketine göre Ağustos ayında cari işlemlerin 2.50 milyar $ fazla vermesi bekleniyor.
İthalat tarafında düşüş yavaşlayan ekonomik aktivite ile bir araya gelince 2019 Ağustos ve ya Eylül ayında Türkiye yıllık rakamda cari işlemler fazlası verebilir beklentisi var.
Yılın geri kalanında Türkiye finansal piyasaları için öne çıkanlar;
- Mali sektör, bankalara gelen yapılandırma talepleri ve süreç,
- TCMB, 25 Ekim toplantısı Eylül ayı gerçekleşmesi ardından gelecek adım, Hazine ve Maliye tarafında bütçe disiplini,
- İran yaptırımları ve ABD ile ilişkiler olarak özetlenebilir.
Haziran - Eylül dönemine bakınca sadece 2 hafta giriş yaşanmış. Onun dışında yabancı yatırımcı Türk varlıklarında satış yapıyor. Bu tablonun az da olsa değişmesi TL’nin değerlenmesi için umut verir.
TCMB politika faizi 24, iki yıllık gösterge faiz oranı 26.38, bir yıllık USDTRY swap faizi 34,47 iken TÜFE de 24,52 Yİ-ÜFE’de 46,15’e dayanan enflasyon. Bu tabloya göre banka asgari 300 baz puan faiz artırmalı.
25 Ekim’e kadar arada yaşanacak gelişmeler daha olumlu bir atmosferi beraberinde getirebilir. Ancak her koşulda dirençli bir enflasyonist ortam var. Yİ-ÜFE-TÜFE farkı açılmış durumda ve piyasa aradaki farkın önümüzdeki aylarda TÜFE’ye yansıyacağını düşünüyor.
USD/TRY paritesinde 5,9500-6,3500 Aralığının kırılma yönü önemli olacak. 5.9500 altında 5.70 iyi ihtimalde 5.50 görülebilir. 6.3500 üzerinde 6.50 ve 6.80 direnç olarak takip edilebilir.
EUR/TRY paritesinde 6,8500-7,3500 Aralığının kırılma yönü önemli olacak. 6.85 altında 6.65 iyi ihtimalde 6.40 hedef olabilir. 7.35 üzerinde 7.60 ve 7.80 direnç olarak görülüyor.