3,9415
TRY’ye Kasım’dan beri baskı yapan nedenler ile son 3 gündür baskı yapan nedenler aslında biribirinden farklı değildir. Ancak aradan geçen süre içerisinde TRY’nin artan kırılganlığı çerçevesinde reaksiyon aralığının çok genişlediğini ve daha dayanıksızlaştığını söyleyebiliriz. Yüksek siyasi tansiyon, süregelen Anayasa görüşmeleri ve siyasi sisteme ilişkin endişeler TRY’nin ciddi şekilde değer kaybetmesine neden oluyor. Bunun yanı sıra, son açıklanan Aralık 2016 enflasyonu %8,53 olarak gerçekleşti ve Türkiye’nin reel getirisini eksiye çevirdi.
Benzer ligde olduğumuz ekonomiler medyan olarak %2,5 üzerinde reel faiz verirken, Türkiye’nin reel faizi %-0,50 seviyesi civarlarında. Türkiye’nin en azından emsal piyasaların ortalamasında reel faiz sunabilmesi için, enflasyonun daha da yukarı gitmesi beklenen bu ekonomik koşullarda 350 – 400 bps gibi bir faiz artırımı yapmasının gerekli olduğunu görmekteyiz. Çünkü enflasyon da önümüzdeki aylarda kur geçişkenliğinin gecikmesli etkisiyle yukarıya gidecek, hatta son kur hareketi enflasyonu da birkaç ay içerisinde %10 üzerine götürebilecektir. Merkez Bankası’nın son derece proaktif davranması gereklidir, aksi her türlü hamle piyasa oynaklığı önüne geçemeyeceği gibi kredibilite açısından da olumsuzluk yaratacaktır. TRY’ye değer kazandıracak ve kurları aşağı doğru götürecek rasyonel bir sebep görmemekle beraber, bu durumun çok etkili bir piyasa müdahalesi ile ancak gerçekleştirilebileceğini belirtmek gerekir.