Bu hafta hem veri akışının zayıf olması hem de Çin borsasının kapalı olması nedeniyle sakin bir seyir bekleniyordu, ancak haftanın ilk işlem günü Avrupa ve ABD borsalarında çok sert düşüşler yaşandı. Bu düşüş hem gelişen piyasalara hem de Asya borsasına da sıçradı. Gün içinde önemli bir gelişme yaşanmazken ne oldu da piyasalarda birden bire satış dalgası yaşandı?
Bu sorunun muhtemelen paylaşacaklarımız dışında da nedenleri vardır. Piyasalarda dün yaşanan satışlarının nedenlerine baktığımızda, aslında biriken ve biriktikçe de en ufak bir olumsuzlukta –beklenenin üzerinde- patlak veren bir süreçte olduğumuzu görüyoruz.
2015 yılı hem merkez bankalarının para politikalarının ayrıştığı hem de küresel büyüme endişelerinin arttığı bir yıl olmuştu. Fed yaklaşık on yıl sonra faiz artırımına giderken Euro Bölgesi, İngiltere, Japonya gibi ülkeler ise parasal genişlemeye devam ettiler. Dünyanın en büyük 2. Ekonomisi olan Çin ise büyümede alarm vermeye başladı. Ayrıca emtia ve petrol fiyatlarında yaşanan sert düşüşler de ülke ekonomilerindeki toparlanmanın önünü kesmeye devam etti.
2016’ya girdiğimizde belirttiğimiz sorunlarda hiçbir değişme olmazken aksine koşullar gittikçe ağırlaşmaya başladı. Özellikle dış sermayeye bağlı olan gelişen ülkeler Çin ekonomisindeki olumsuzluklardan neredeyse Çin kadar etkileniyor.
Ocak ayında yaşanan Çin sebepli satışların ardından durumun dün de tekrar etmesi sıkıntının sadece Çin kaynaklı olmadığını gösterdi. Malum Çin borsası bu hafta kapalı ve dün yaşanan satışlar Avrupa bankacılık sektörünün dalgasıydı.
Yunanistan ile yapılan görüşmelerin belirli bir sonuca bağlanmaması ile Yunanistan borsasında %8’e yakın kayıp yaşandı, bu kayıplar Almanya borsası başta olmak üzere Euro Bölgesi’ne sıçradı, ardından ABD’ye ve gelişen piyasalara ve son olarak da Asya borsasına …
Mart ayında para politikasını gözden geçireceklerini açıklayan Draghi’nin faizleri eksiye çekmesi durumunda, zaten genişlemeci uygulamalar ile kaynak fazlası yaşayan bankacılık sektörünün olumsuz etkilenme olasılığı dün kendini bir kez daha gösterdi.
ABD, İngiltere, Euro Bölgesi ve Japonya gibi ülkelerin en büyük sorunu düşük enflasyon ve ülke merkez bankaları bu konuda hamleler yapsalar da petrol fiyatlarındaki düşüş, enflasyon üzerinde aşağı yönlü baskıyı artırıyor. Petrol üreten ülkeler ise pazar paylarını korumak için kesintiye gitmiyor ve arz fazlası sorunu ile petrol fiyatları da yükselemiyor. Bu duruma bir çözüm bulunamaması yatırımcıların küresel büyümeye olan endişelerini artırıyor. Bu noktada Fed başta olmak üzere merkez bankalarının piyasaları sakinleştirecek açıklamaları önemli olacaktır. Yarın ve Perşembe günü konuşma yapacak olan Fed Başkanı Yellen’in bu konuda ilk adımı atması bekleniyor.