Yurtiçinde Seçim Sonrası Süreç Takip Edilecek!
Geçtiğimiz haftaya FED ve ECB’nin kararlarının yansımaları ile başlarken, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşlarının yeniden baş göstermesi gündemin üst sırasını işgal etti. Bilindiği gibi; daha önce 50 Milyar Dolarlık karşılıklı ek gümrük vergileri konusunda restleşen iki ülke, aybaşında kurulan heyetler arası diyalog ile vergileri askıya almıştı. Son olarak ABD Başkanı Donald Trump, 200 Milyar Dolarlık yeni Çin mallarına yüzde 10’luk gümrük vergileri getirecek bir liste üzerinde çalışılması talimatı verirken, Çin tarafının sert sözlü tepkisi ile piyasada volatilite arttı. Diğer yandan Avrupa Merkez Bankası(ECB)’nin Portekiz’de düzenlemiş olduğu iki günlük forumda majör merkez bankalarının yetkililerinden gelen açıklamalar da önemliydi. ECB Başkanı Mario Draghi’nin: Tahvil alım programı konusunda ihtiyatlı davranacaklarını ve faizleri artırmak için acele etmeyeceklerini vurgulayan konuşması Euro üzerinde baskıya neden oldu. Akabinde İtalya Ekonomi Bakanı Tria’nın “Euro’da kalma sözümüzün arkasındayız” söylemi ise kısmen toparlanmalara neden oldu. Petrol için geçtiğimiz hafta oldukça kritikti. OPEC’in Cuma günkü, OPEC önderliğindeki “Arz Kısıntısı Konsorsiyumu”nun ise Cumartesi günkü toplantıları öncesi üye ülke temsilcilerinden gelen açıklamalar volatiliteye neden olurken, toplantılar sonrası alınan kararlarda OPEC Bakanları Opec ve Opec dışı ülkelerin günlük petrol üretimini nominal 1 milon varil arttırması yönünde prensip anlaşmasına vardı. Üretim değişikliklerinin 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girmesinde hem fikir olunurken, bir sonraki toplantının ise Aralık ayında yapılması kararlaştırıldı. Ancak yılın 3. Çeyreğinde beklenen küresel petrol talebi ile yürürlüğe konan petrol üretimi artışı arasında ciddi bir fark oluşu Cuma günü Emtia fiyatlamalarını yukarı yönlü destekledi. İngiltere tarafında Brexit meselesi geçtiğimiz hafta Lordlar Kamarası’nda hükümete destek verecek yasa tasarısının veto yemesi ile iyice karmaşık hâl alırken, Pound varlıkları bu durumdan olumsuz yönde etkilendi. Avam kamarasından durumu telafi edecek bir oylama sonucu çıkmasına rağmen konuya dair belirsizliklerin devam ettiği görüldü. Pound için önemli gelişmelerin başında gelen İngiltere Merkez Bankası(MPC)’nın yapmış olduğu Mali Politika Komitesi(MPC) toplantısı sonucunda ise; faiz oranı ve parasal genişleme miktarı sabit bırakılırken, faiz oranları yüzde 1.5 seviyesine çıkartılana kadar varlık alımlarının bu şekilde kalması öngörüldü. Azaltımın yavaş ve öngörülebilir bir hızla yapılacağının vurgulandığı kararlarda ayrıca, zayıf GBP ve artan petrol fiyatları ile enflasyonun toparlanmasının beklendiği de belirtildi. Yurt içi tarafta geçtiğimiz hafta son seçim haftası olması nedeniyle siyasi tansiyon tavan yaparken, hazinenin düzenlemiş olduğu ihaleler ve başta CDS olmak üzere ekonomik göstergeler takip edildi. Gelişmeler ışığında TL üzerindeki baskı devam ederken, Pazar günü yapılan seçimler sonucunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda galip gelmesi ile birlikte kur tarafında geri çekilmeler yaşandı. Ayrıca Cumhur ittifakının meclis çoğunluğunu elde etmesiyle birlikte oluşan Cumhurbaşkanı - Hükümet uyumu da TL tarafını destekledi. Bu hafta yurt içi tarafta seçim sonuçlarının yansımalarını takip edeceğiz. Özellikle bu konuda uluslararası yatırım ve kredi derecelendirme kuruluşlarından gelecek açıklamalar önem arz ediyor. ABD’de Yeni Konut Satışları, Tüketici Güveni, Dayanıklı Mal Siparişleri ve Büyüme dataları açıklanacakken, İngiltere’de 1.Çeyrek nihai büyüme oranı, Euro Bölgesi’nde TÜFE rakamları izlenecek. Ayrıca, ticaret savaşları ve AB Liderler Zirvesi gibi olaylar da fiyatlamalar açısından önemli olacak.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Avrupa Merkez Bankası yetkilileri ve İtalya Ekonomi Bakanı Giovanni Tria’dan gelen açıklamalar parite tarafında volatil hareketlere neden oldu. Öncelikle hafta başlarına doğru açıklamalarda bulunan Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin; parasal genişleme ve faizlere ilişkin yaptığı konuşmada güvercin ifadelere yer vermesi Euro varlıklarında satış baskısı oluşturdu. Ayrıca Avusturya Merkez Bankası Başkanı ve ECB Yönetim Kurulu üyesi Ewald Nowotny, Fransa Merkez Bankası Başkanı ve ECB Yönetim Kurulu üyesi Francois Villeroy gibi üst düzey yetkililerinde parasal genişlemenin devam etmesi gerektiğine yönelik söylemleri paritedeki geri çekilmeleri destekledi. Parite tarafında yaşanan geri çekilmeler sonrası hafta kapanışına doğru İtalya Ekonomi Bakanı Giovanni Tria’nın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı görüşme sonrası “Euro’da kalma taahhüdümüzün arkasındayız” yönündeki açıklaması ile toparlandı. ABD tarafında ise geçtiğimiz hafta gelen veriler karmaşık olarak gerçekleşirken FED Başkanı Jerome Powell’ın açıklamaları gündemde en üst sıralarda yer aldı. Powell: ABD ekonomisinin iyi bir performans gösterdiğini belirtirken, işgücü piyasasının daha fazla güçleneceğini savundu. Korumacı politikalara da değinen Powell: ticari kısıtlamaların devam etmesi halinde FED’in politikalarında değişikliğe gidebileceğini deklare etti. Ticaret savaşlarında ise geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği’nin ABD’nin ek gümrük tarifelerine misilleme olarak bazı ürünlere yeni ek tarife getirdiğini açıklaması dikkat çekti. Bu haftada ticaret savaşlarına ilişkin yaşanabilecek gelişmeler ve Avrupa Liderler zirvesi ana gündem maddesi olarak takip edilecek. Ayrıca İtalya ve İspanya gibi ekonomide sorunlu ülkelerden gelebilecek haber akışları da önemli olabilir. Ekonomik takvimde ise Avrupa’dan enflasyon rakamları ABD’den ise büyüme, Tüketici Güveni, Dayanıklı Mal Siparişleri ve Yeni Konut Satışlar gibi önemli veriler parite volatilitesinde önemli olabilir. Teknik olarak ise; 1.1630 destek seviyesi altına inilmesi halinde parite üzerinde satış baskısının devamı ile 1.1560, 1.1530 ve 1.1510 gibi destekler takibe alınabilir. Yukarı tarafta ise 1.1685 üzeri kalıcılıkta Euro lehine tepkiler oluşabilir.
Geçtiğimiz hafta yurt içi tarafta seçim sonuçlarına dair belirsizlikler TL tarafında baskı unsuru oluştururken, hazinenin 15 Milyar TL’lik tahvil ihaleleri öncesi Türkiye’nin Kredi Risk Swapı(CDS)’nda son 33 ayın en yüksek rakamlarının görülmesi de faiz oranlarında artışlara ve dolayısıyla kur tarafında yukarı yönlü hareketlere neden oldu. ABD tarafında ise Çin ile yeniden baş gösteren ticaret savaşları fiyatlamalara kaynak teşkil ederken, güvenli liman arayışıyla Dolar’a gelen talep Dolar Endeksi’ndeki yükselişleri destekledi. Tüm bu gelişmeler ışığında hafta boyunca TL üzerindeki gerginlik devam ederken, Cuma günü kısmi geri çekilmeler ile haftayı kapattık. Pazar günü Türkiye’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri sonucunda ise beklenildiği gibi GAP’li açılış görüldü. Sonuçlara baktığımızda AKP adayı Recep Tayyip Erdoğan oyların yüzde 52.5’ini alarak ilk turda galibiyet elde ederken 27. Dönem Milletvekili sonuçlarında Cumhur İttifakı yüzde 53.62’lık oy oranı ile 343 Milletvekili çıkardı. Gelen sonuçlara göre gerek Erdoğan’ın, gerekse Cumhur İttifakının kazanmasıyla birlikte piyasa tarafında seçim belirsizliği ortadan kalkarken, Cumhurbaşkanı – hükümet uyumu da TL varlıklarını destekledi. Bu hafta gözler hükümetin ilerleyen dönemde atacağı adımlara çevrilecek. Özellikle Merkez Bankası ve hükümetin uyumu ve OHAL’in kaldırılması piyasa tarafında en çok merak edilen konular arasında yer almakta. Yurtdışı siyasi arenası ve uluslararası yatırım kuruluşlarında gelecek açıklamalarda şüphesiz ki kritik olacaktır. Diğer yandan bu hafta ABD’de açıklanacak olan önemli datalar da Dolar Endeksi üzerinden kura etkisi açısından takibimizde olacak. Daha çok haber akışlarının fiyatlanacağı kur için teknik seviyeler vermek anlamsız olabileceği için destek-direnç noktalarından daha çok açıklamaları ve haber akışlarını izlemek faydalı oalcaktır.
Geçtiğimiz hafta Brexit’e ilişkin yaşanan gelişmeler sterlin varlıklarında volatil hareketlere neden oldu yarattı. İngiltere parlamentosunun alt kanadı olan Avam Kamarasında yapılan oylamada; Brexit ile ilgili yetkilerin parlamentoya verilmesine yönelik önerge reddedilirken, Theresa May hükümeti şimdilik zaman kazanmış oldu. Bilindiği gibi bir süredir ABD’li Milyarder George Soros’un finansman desteği ve Avrupa Birliği’nin dayatması ile İngiltere’nin AB’den ayrılmasını zorlaştıracak bir kampanyanın yürütüldüğü dillendiriliyordu. Hatta yeniden referandum yapılması da seçenekler arasında sayılırken, hafta başında Lordlar Kamarası’nda hükümet aleyhine çıkan karar tedirginliğe neden olmuştu. Şuana kadar ki gelişmeler gösteriyor ki, bu konunun çözümü hiç de kolay olmayacak. Öte yandan Son zamanlarda İngiltere’den gelen karmaşık veriler sonrasında merakla beklenen İngiltere Merkez Bankası (BOE) Mali Politika Komitesi kararları geçtiğimiz hafta gündemde en üst sıralarda yer aldı. Açıklanan kararlarda; faizler 3’e karşı 6 oy ile yüzde 0.5’de sabit bırakıldı. Kurum kararlarında ayrıca, 435 Milyarlık tahvil alım programında da herhangi bir değişikliğe gidilmediği belirtilirken, faizleri yüzde 1.5 seviyesine çıkarmadan varlık alımlarında da değişikliğe gidilmeyeceği vurgulandı. Ayrıca tüm üyeler, gelecekte yapılacak faiz artırımının büyük olasılıkla yavaş ve sınırlı olacağı konusunda fikir birliğine vardı ve 1. Çeyrekte yaşanılan ekonomik zayıflığın geçici olduğu deklare edildi. ABD tarafında ise ticaret savaşlarına ilişkin yaşanan gelişmeler yakından takip edilirken, FED Başkanı Jerome Powell’ın: ‘’Ticari kısıtlamalar, FED’in politikalarında gözden geçirmeye neden olabilir’’ şeklindeki söylemleri dikkat çekti. Bu haftada ticaret savaşlarına ilişkin gelebilecek açıklamalar önemli olabilir. Bu haftanın önemli ekonomik verilerinde ise ABD ve İngiltere’den gelecek büyüme rakamlarının yanı sıra tahvil piyasası hareketleri ve teknik fiyatlamalar da takibimizde olacak. Bu kapsamda teknik olarak 1.3225 destek seviyesi altına geri çekilmelerde 1.3150 ve 1.3100 destek noktaları takip edilebilir. Yukarı tarafta ise 1.3300 üzerinde oluşabilecek fiyatlamalarda 1.3370 ve 1.3440 direnç seviyelerini izleyebiliriz.
BRENT PETROL
Uzun bir süredir gündemimizde yer alan ve piyasalar tarafından beklenen OPEC Zirvesi geçtiğimiz Cuma günü Viyana’da gerçekleştirildi. Toplantı öncesi ülkelerin petrol bakanlarının açıklamaları takip edilirken, bir süredir piyasalar tarafından oluşturulan algı günlük petrol üretiminin 600 bin ile 800 bin varil arası arttırılması yönündeydi. Rusya 1.5 milyonluk artış fikrini savunurken, İran, Irak, Venezüela ve Cezayir ise geçerli anlaşmanın devamını savunmaktaydı. Suudi Arabistan’ın başı çektiği Körfez Ülkeleri ise orta nokta denilebilecek bir tutum hakimken, kademeli olarak arz artırımını dile getirmekteydi. Toplantıdan çıkan sonuç ise OPEC, önümüzdeki çeyreklikte petrol üretiminin günlük 1 milyon varil (nominal) arttırılması yönünde oldu. Global anlamda 3. Çeyreklikte küresel talebin bu rakamdan fazla oluşu ise petrol fiyatlarında sert yükselişi beraberinde getirdi. Alınan karar 1 Temmuz itibari ile yürürlüğe girecek olup, OPEC üyelerince uygulanmaya başlayacaktır. Geçtiğimiz hafta açıklanan ekonomik verilerde ise petrol stoklarında azalış damga vurdu. Amerikan Petrol Entitüsü (API) Haftalık Ham Petrol Stokları 3 milyon 16 bin varil azalış ile son 11 haftanın en düşük seviyesine işaret etti. Enerji Bilgi İdaresi tarafından açıklanan Ham Petrol Stokları 2 milyon 100 bin varillik düşüş beklentisine karşın, 5 milyon 914 bin varil azalış gerçekleştirerek, son 22 haftanın en düşük rakamını oluşturdu. Kurum tarafından açıklanan ABD üretim rakamları ise 10 milyon 900 bin varillik üretim rakamı ile aynen korunduğu gözlemlendi. Haftanın son işlem gününde ise Baker Hughes Sondaj Kuyusu Sayısı 1 kulelik azalış ile 862 olarak açıklandı. Tüm bu verileri toparladığımızda ise OPEC kararları ile birlikte petrol fiyatlarını yukarı yönlü desteklediği sonucu oluşturdu. Bir süredir ekonomik ve politik krizle çarpılan Venezüela’da ise ülkenin Ekonomi Bakanlığı’nda yer alan habere göre, üretimdeki düşüş ve lojistik problemler nedeni ile Venezuela’nın Çin’e yaptığı ham petrol ihracatı son 8 yılın en düşük seviyesine geriledi. Ticari savaşlar cephesinde ise hafta içinde ABD ve Çin arasındaki şahin tutumlu söylemleri takip ettik. İki dev ülke bir biri ardına yeni gümrük tarifeleri ve yaptırımları devreye sokarken, ABD petrolünün en büyük ithalatçısı konumundaki Çin ise pazarını, İran tarafına çevirerek olası Amerikan yaptırım kararı öncesi Tahran yönetimini rahatlatmakta. Oluşacak ABD yaptırımları neticesinde petrol piyasasında sıkıntılı süreç yaşayacak İran için, Pekin yönetimi satın alımları ile piyasalara önemli bir miktarda petrolü kazandırabilir. Teknik olarak baktığımızda ise aşağı tarafta 73.50, 73.00 ve 72.40 destek noktalarını takip edebiliriz. Özellikle 72.40 altı kalıcılık halinde Haziran 2017’dan başlayan yükselen kanalın alt bandı test edilebilir. Yukarı tarafta ise 75 dolar seviyesi üzerindeki fiyatlamalarda 75.50, 76.00 ve 76.50 direnç seviyelerini izleyebiliriz.
ONS
ALTIN
Önceki hafta FED ve ECB kararları sonrası Dolar Endeksi’nde yukarı yönlü volatil hareketler görülürken, geçtiğimiz hafta içinde altın fiyatlamalarını aşağı yönlü baskıladı. Bir önceki Cuma günü yaşanan sert satış ile başlayan hareket yaklaşık bir hafta boyunca sürerken, ticari savaşlar cephesinde yükselen ses tonu ve şahin tutumlu söylemler, küresel risk algısını arttırarak zaman zaman yukarı yönlü ataklara neden oldu. Dolar endeksindeki geri çekiliş ve ABD tahvil getirilerindeki yataylık da bu hareketi destekledi. ABD yönetimi, Çin ile varılan anlaşmalara Başkan Trump’tan gelen 200 milyar dolar tutarında Çin malına yüzde 10 ek gümrük vergisi uygulanması için hazırlık yapılması talimatı ticari savaşlar cephesindeki tansiyonu hiç olmadığı kadar arttırdı. Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise ticaret savaşı istemedikleri ancak herhangi bir ticaret savaşından da korkmadıkları vurgulanarak ABD’nin dünyaya olan kredisini kaybettiğini belirterek ABD’yi zarar veren söylem ve eylemleri durdurmaya çağırdı. Pekin yönetimi 50 milyar değerinde ABD menşeli 659 ürüne yüzde 25 ek vergi getireceğini açıklarken, daha önce uzlaşıya varılmış anlaşmaları da yok sayacaklarını açıkladı. Gelişen bu olaylar neticesinde Beyaz Saray Ticaret Danışmanı Peter Navarro da: ABD ile Çin arasındaki müzakerelerin giderek artan bir ticaret anlaşmazlığı doğurduğunu, bu sebeple Washington yönetiminin çıkarlarını savunmak için gümrük tarifelerini arttırdığını ve ABD’nin bu çekişmede güçlü tarafta yer aldığını söyleyerek bu durumu net bir şekilde ifade etti. Hafta içinde açıklamalarda bulunan FED Başkanı Jerome Powell: Kademeli faiz artırımı konusunun halen güçlü olduğunu ve ABD ekonomisinin iyi performans gösterdiğini söyledi. Powell ayrıca: İş piyasasının önümüzdeki dönemde daha da hareketleneceğini söylerken, mali canlanmanın gelecek birkaç yıl içinde talebi arttırmasını beklediklerini sözlerine ekledi. Ayrıca Başkan Powell da : "Ticaret politikasındaki değişiklikler, görünümü sorgulamak zorunda kalmamıza yol açabilir" diyerek iki dev ülke arasındaki ticari çatışmalarla ilgili endişelerini dile getirdi. Tartışmaların Avrupa ayağında ise AB ile ABD arasında gümrük vergisi tartışması yeni bir boyut kazandı. ABD'nin ithal çelik ve alüminyuma yönelik devreye aldığı ilave gümrük vergileri konusunda dengeleyici tedbirler alan AB, geçtiğimiz hafta ABD'den ithal edilen çok sayıda ürüne ek gümrük vergisi getirdi. Uygulamanın ithal edilen birçok üründe fiyat artışına yol açması beklenmekte. Bunların dışında, ABD'de en büyük 35 banka, Fed'in zorlu yıllık stres testini geçtiler. Olağanüstü bir resesyona karşı koymak için yeterli sermayeye sahip olduklarını gösteren bu 35 banka, ABD'de faaliyet gösteren bankalardaki toplam varlıkların yüzde 80'ini ellerinde tutuyorlar. Bu hafta yine ABD ekonomik verileri, tahvil piyasası hareketleri, ticaret savaşları ve teknik fiyatlamalar izlenecektir. Teknik olarak baktığımızda ise aşağı tarafta 1260 destek seviyesi kritik olup, buranın altında kalıcılık halinde 1255, 1250, 1243 ve 1239 destek seviyeleri takibe alınabilir. 1239 seviyesinin oldukça kuvvetli bir destek olduğunu hatırlatalım. Yukarı yönlü ataklarda ise 1270-1273 seviyesinin kırılması halinde 1277, 1283, 1286 ve 1289 direnç seviyeleri izlenebilir.
