Fed, 25-26 Temmuz tarihli toplantısında politika faizini çeyrek puan artırarak %5,25-%5,50 seviyesine yükseltmişti. 16 Ağustos’ta yayınlanan toplantı tutanaklarında, sonraki toplantılar için (ilki 19-20 Eylül’de yapılacak) faiz kararının verilere bağlı olacağı vurgulandı. Çünkü Fed alacağı kararların finansman tarafında çabuk gevşemeye ya da gereğinden fazla sıkılaştırmaya sebep olmaktan endişe ediyor. Türkiye için anlamı: Faiz indirimleri Türkiye’nin yurt dışı borçlanma maliyetini düşürür, faiz artırımları maliyet baskısını artırır.
Mart 2022’den bu yana politika faizini kademeli artırarak enflasyonu tarihi zirvelerden aşağı çekmeyi başaran Fed ikiye bölünmüş durumda. Bir taraf faiz artırımlarının ekonomik daralmaya sebep olabileceğinden endişe ederken, diğer taraf gereğinden çabuk gevşemenin enflasyonu tekrar yükseltebileceğine dikkat çekiyor.
Enflasyonu %2 hedefine düşürmekte kararlı olan Fed, tahvil alımlarını azaltarak para musluğunu kısmaya devam ediyor. Her ne kadar ABD’de ılımlı büyümenin de etkisiyle işsizlik oranı tarihi düşük seviyelere gerilemiş olsa da kredilerdeki sıkılaşmanın yatırım harcamaları dolayısıyla da işe alımlar üzerinde baskıya sebep olabileceğine vurgu yapılıyor.
Fed, Haziran ayında %4,1’e gerileyen çekirdek PCE enflasyonunun 2025’te %2,3’e gerileyeceğini beklese de bu beklentisi üzerindeki en önemli risk olarak arz şoklarına dikkat çekiyor.