Enflasyon – faiz ilişkisinin çözümü için yıllardır denklemin son iki kademesinden, üstelik onu da ters çevirerek başladığımız için olayı çözemedik. Şimdi yüksek fiyat sorununu yani denklemin sondan üçüncü aşamasında yer alan fiyatlarda artış meselesini piyasaya müdahale yoluyla bastırıp, enflasyonda artış aşamasını çözmeye çalışıyoruz. Ne yazık ki bu mümkün değil. Bunu geçmişte defalarca denedik, olmadı. Yine olmayacak.
Yalnızca fiyat artışlarını ya da enflasyonu çözmek için değil, bütün ekonomik sorunlarımızı çözmek için yapmamız gereken şey bu denklemin ilk aşamasından başlayarak yola çıkmaktır. Önce yüksek ülke riskine neden olan sorunları belirleyip onların çözümüne girişmemiz gerek. Çünkü ülke riskimiz (CDS primi) 430 baz puana yakın bir düzeyde bulunuyor. 300 baz puanın üzerinde CDS primi söz konusu olduğunda o ekonominin aşırı riskli olduğu kabul ediliyor. Bu durumda sorunun temelinde fiyatların değil risklerin fahişliği var. O halde riskleri düşürecek adımları atarsak güven kaybını onarmış ve olumsuz beklentileri olumlu hale dönüştürerek kurlarda gerileme sağlamış oluruz. Kurlar gerileyince ithal girdi maliyetlerindeki artışlar durulur, fiyat artışları geriler, enflasyon düşer. Ve sonunda faizleri indirmekte sorun kalmaz.
Bilim böyle bir şeydir. Çizdiği yolda mucizeye yer yoktur, önerdiği çözümler zahmetli ve zaman alıcıdır, hatta çoğu kez can sıkıcıdır. Ama eğer o yoldan giderseniz boşa zaman yitirmemenizi sağlar.