Bu makale 18.08.2022 tarihinde İngilizce olarak yayınlanmıştır.
Yaz sona ererken petrol yatırımcıları Avrupa'daki enerji durumunu yakından takip etmeye başlamalı. Endişelerin çoğu doğal gaz mevcudiyeti ve fiyatı ile ilgili olsa da kriz bu kış yoğunlaşırsa petrol piyasası alışılmadık şekillerde etkilenebilir.
Arka Plan
Karbon emisyonlarını azaltmaya çalışan birçok Avrupa ülkesi, kömür yerine doğal gaz yakmaya başladı. Almanya gibi bazı ülkeler, aynı anda, başarılı nükleer santralleri devreden çıkararak nükleer enerji üretimini azalttı ve doğal gaza olan bağımlılıklarını daha da arttırdı. Rusya onlara uygun ve ucuz bir doğal gaz kaynağı sağladı.
2019 itibarıyla Avrupa'nın doğal gaz tüketiminin %40'ı Rus gazı tarafından karşılanıyordu. Rusya Ukrayna'yı ve Batı Avrupa'yı işgal edene ve ABD buna karşılık olarak Rusya'ya yaptırımlar uygulayana kadar her şey yolunda gidiyor gibiydi. O zamandan beri Avrupa ülkeleri genel olarak doğal gaza, özel olarak da Rus doğal gazına olan bağımlılıklarını azaltmak için umutsuzca çabalıyor.
Mevcut Duruma Genel Bakış
Avrupa genelinde elektrik fiyatları astronomik bir şekilde arttı. Bunun nedeni birçok faktörün bir araya gelmesi ancak en önemli bileşen, doğal gaz fiyatının dört kattan fazla yükselmiş olması. Yazın yaşanan sıcak hava dalgaları da yüksek talep ve rüzgar esmediği için rüzgar enerjisi tesislerinden daha az elektrik elde edilmesi anlamına geliyor.
Temmuz sonundan bu yana Rusya ayrıca Nord Stream boru hattı üzerinden Almanya'ya gönderdiği doğal gaz miktarını da normal kapasitesinin %20'sine düşürdü. Rusya kesintiden teknik sebepleri sorumlu tutarken Almanya bunun siyasi bir hamle olduğunu iddia ediyor. Bu düşüş, Rus doğal gazını ya da elektriğini Almanya üzerinden alan diğer Avrupa ülkelerindeki elektrik fiyatlarını da etkiledi.
Aynı zamanda Avrupa Birliği, üyelerine kış için doğal gaz stoklanabilmesi amacıyla enerji tüketimlerini azaltmaları için baskı yapıyor. Ağustos ayı başı itibarıyla Avrupa'nın doğal gaz rezervlerinin %71'i dolu ve bu oran AB'nin Kasım ayına kadar ulaşmayı umduğu %80 doluluk hedefinin altında.
Almanya'nın doğal gaz depolama tesislerinin %75'i dolu. Ancak Almanya depolama tesislerinin tamamını doldursa bile normalde tükettiği doğal gazın yalnızca beşte birine veya yaklaşık 2,5 aylık ısınma, sanayi ve elektrik talebine sahip olacak. Alman enerji düzenleyicileri ülkeyi bu nedenle enerji tüketimini %20 oranında azaltmaya zorluyor ve kamu hizmeti sağlayan kuruluşların, kış ayları için denizaşırı tedarikçilerden LNG kargolarını kontratla bağlamaya çalışmasının nedeni bu. İkincisi için gösterilen çabalarda bir ölçüde başarılı oldular.
İleriye Bir Bakış
Rusya'nın doğal gaz akışını tamamen kesmesi ya da talebi karşılamaya yetecek kadar doğal gaz bulunamaması halinde bundan en çok Almanya ve İtalya etkilenecek. Alman hükümeti konutların ısıtılmasını sağlamayı taahhüt etti, bu nedenle Alman endüstrisi şu anda enerji karnesi uygulansa bile bu kış doğal gaz kıtlığından çok etkilenecek.
Alman sanayisi çelik ve diğer ürünleri üretmek için doğal gaz bulamayacak ve insanlar evlerini ısıtamayacak. Almanya resesyona girecek ve Alman sanayi ve ürünlerine bağımlı olan diğer Avrupa ekonomileri de benzer şekilde zarar görecek. Elektriğe erişimi ilk olarak hangi işletmelerin ve endüstrilerin kaybedeceğine dair iyi bir fikrimiz yok çünkü Alman düzenleyiciler hâlâ kritik endüstriler için hangi üretimin "sistemik olarak faydalı" kabul edildiğini anlamaya çalışıyor (bu, 2020'de hangi işletmelerin "temel" olduğuna dair tartışmaları hatırlatabilir).
Rusya'dan gelen doğal gaz akışında bir artış olmazsa Alman ekonomisi zarar görecek. Zaten yüksek enerji fiyatları Almanya ekonomisine zarar veriyor. Kıtlık sadece resesyonu hızlandıracaktır.
Petrol Piyasasına Etkileri
Almanya'da yaşanacak bir ekonomik gerileme, muhtemelen diğer Avrupa ülkelerine de sıçrayacaktır. Avrupa genelinde toplu işten çıkarmalar ve endüstriyel yavaşlamalar, petrol talebinde düşüşe neden olacaktır. Bununla birlikte petrol fiyatları yeterince düşerse ve AB'nin gerektirdiği karbon telafilerini karşılayabileceklerini varsayarsak giderek daha çok elektrik santralinin petrol yakmaya geçtiğini görebiliriz ve bu da petrol talebini artırır. Yatırımcılar, bu enerji krizinin yol açacağı bir resesyonun, önceki enerji krizlerine karşı piyasa tepkisine benzeyeceğini varsaymamalı. Enerji fiyatları ve enerji kullanımı, doğal gaza aşırı bağımlılık nedeniyle tarihi kalıplarını (hem ABD'de hem de Avrupa'da) kırdı ve sonuç olarak petrol talebi, tipik bir durgunluk sırasında beklendiği kadar düşmeyebilir.