Yazar: Şenay Şerefoğlu
Türk Lirası, bu hafta dolar karşısında %2,5 değer kazandı ve diğer gelişen ülke kurlarından pozitif ayrıştı. Seçimlerin tek turda bitmesi belirsizliği bir miktar azaltsa da yeni kabinede hangi isimlerin olacağı, yeni sistemin nasıl işleyeceği ve politikalardaki sürecin belirsizliği TL’deki değerlenmenin sınırlı kalmasına neden oldu. Yeni haftada hem bu belirsizliklere dair haberler yakından takip edilecek hem de en önemli gösterge olan enflasyon açıklanacak.
Enflasyon, Kasım’da %12,98 ile son yılların zirvesine çıkmasının ardından baz etkisiyle %10 seviyesine doğru geriledi, ancak TL’nin Nisan ayı itibariyle rekor düşüşler yaşaması ve artan petrol fiyatlarının maliyetleri daha da yükseltmesi ile %12,15’e yükseldi.
Mayıs’ta aylık %1,62 yükseliş gösteren TÜFE’nin Haziran’da %1,40 gelmesi beklenirken yıllık bazda da %12,15’in de aşılması bekleniyor.
23 Mayıs’ta olağanüstü toplanarak 300 bp faiz artışına giden TCMB, enflasyona göre faiz artışı yapacağının da mesajını vermişti. Enflasyon verisi 4 Haziran’da açıklandı ve %12,15 ile yılın zirvesinde geldi, ancak PPK toplantısının da 7 Haziran’da olması ve bankanın faiz artışına gideceğine kesin gözüyle bakılması ile verinin ardından dolar kuru 4,67’lerden 4,58’lere geriledi.
Son veri 3 Temmuz Salı günü açıklanacak ve TCMB’nin Temmuz toplantısı da 24’ünde olacak. Burada önemsediğimiz iki durum var:
İlki, TCMB enflasyonun Temmuz’da yüksek geleceğini raporlarında belirtti, ancak burada rakam çok önemli yani aylık ve yıllık bazdaki yükselişin göstergedeki bozulmayı belirginleştirmesi durumunda piyasalarda faiz artışı beklentisi de artacaktır. Bu olasılıkta toplantıya daha zaman olması kurda bir miktar yükseliş yaratabilir ve ayrıca ilk tepki aksi yönde gelse de devamında etkisi hissedilebilir.
İkinci önemli nokta ise, yüksek enflasyona karşın merkezin faiz değişikliği yapmayacağı beklentisi, burada tekrar belirtelim enflasyonun her yükselişi bankanın faiz artışı yapması gerektiği anlamına gelmez, bu nedenle rakam çok önemli. Eğer bankanın hedefindeki bozulma giderek artıyorsa önlem alınması şart ve mevcut politikalarla bu faiz üzerinden yapılacaktır. Ayrıca yine merkezin açıklamaları beklenti oluşturduğu için yüksek rakama karşın müdahalenin gelmemesi TL’de değer kaybı yaratabilir.
Son dönemlerde TCMB’nin bağımsızlığına dair oldukça kaygılı zamanlar yaşandı ve bankanın Haziran toplantısında beklenti üzerinde faiz artırması kaygıları bir miktar azalttı. Temmuz toplantısı biraz da bağımsızlığının tekrar vurgulanması için önemli olacak, çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçilmesi durumunda etkin rol oynayacağını ve faizleri düşüreceğini açıklamıştı. Erdoğan’ın tekrar seçilmesinin ardından ve en önemlisi enflasyon rakamları da faiz artışını desteklerse merkezin hamlesi bu algının kırılmasını sağlayacaktır.
Son yıllarda gerek yurt içi gerekse küresel gelişmeler TL’de rekor kayıplar yaşanmasına neden oldu ve TCMB’nin iç ve dış gelişmelere rağmen enflasyon hedefini bu kadar düşük tutmasını doğru bulmuyoruz, çünkü gelen rakamlar hedefe olan uzaklığa göre de fiyatlanıyor ve her sapma TL aleyhinde fiyatlanıyor. Enflasyonu düşürmek için önlem alınırken hedefi de daha makul tutmanın faydalı olacağı görüşündeyiz.