Yurt içinde üretilen ürünlerdeki fiyat artışını gösteren ÜFE, Haziran’da yıllık bazda %43’e yaklaşarak Ekim 2018 sonrası zirveyi gördü.
ABD Başkanı Trump’ın yaptırım kararı ile Ağustos’ta Türk lirası çok kısa bir süre içinde rekor kayıp verdi ve tüm göstergelerde de sert bozulma oldu. ÜFE de Eylül-Ekim döneminde %46’yı aştı. Devamındaki yaklaşık 3 yılda ise dönem dönem tek haneye gerilese de düşüş kalıcı olamadı. TÜFE’de de benzer durum var, son 23 ayın zirvesine çıkan enflasyondaki düşüşler kısa süreli oluyor.
ÜFE ve TÜFE neden yükseliyor?
Üretici, üreteceği ürünün ya ham maddesini ya ara mamulünü ya da son safhasının tedarikini maalesef ki ithal ediyor. Türkiye’de hiçbir ithal kullanımı olmadan yapılan üretim artık yok denecek kadar az. İthal ettiği bu mal ya da ürün ya küresel piyasalarda yükseliyor ya döviz yükseliyor ya da ikisi birden yükseliyor ki, geçen yıl karantina sonrası başlayan bu yükseliş hız kesmeden devam ediyor. Bir taraftan metal, emtia ve gıda grubu son yılların zirvesinde öte yandan yurt içinde TL’deki kayıp nedeniyle döviz kurları tarihi zirvelerde. Böyle olunca üreticinin maliyeti artıyor ve üretici illa ki bu maliyeti tüketiciye de yansıtacaktır. Ancak TÜFE’deki değişimin daha az olması ve ÜFE -TÜFE makasının artması üreticinin henüz maliyeti çok yansıtmadığını gösterirken bu aynı zamanda gelecek aylarda enflasyonun da daha artacağı anlamına geliyor.
Mayıs’ta tam kapanmanın da etkisiyle yükselmeyen enflasyon Haziran’da talep tarafından da yükseldi ki bunun en önemli göstergesi ulaşım-kültür-eğlence kalemlerindeki artış. Fakat enflasyonla mücadele için yapılan bu değişik, karmaşık ve TCMB’ye karşı soru işaretlerini artıran kararlarla talep enflasyonu azaltılmaya çalışılıyor. Bunun için komiteler oluşturuluyor, harcamalar kısıtlandırılmaya çalışılıyor. Hiç lafı uzatmadan şunu söylemek isterim: En basit, temel gıda ve ihtiyaç ürünlerinde ÜFE kaynaklı artan ve artacak olan bir fiyata vatandaş, azalan geliriyle elbette borçlanarak (kredi kartı ya da kredi) direnmeye çalışacak. Bu noktada taksit sayısı azaltılarak, kredi imkanları sıkılaştırılarak talep enflasyonu düşürülmeye çalışıyor, ama her gün elektrikten doğal gaza, akaryakıta, çaya, şekere kadar her şeye zam geliyor. Bu yanlışlık vatandaşın olmayan gelirinin matematiğini yapmakla çözülmez. Bu yanlışlık gelir adaletsizliğini kaldırmaya çalışmakla, çalışana emeğinin hakkını vermekle, liyakatla çözülür. Aksi halde biz her gün yeni zamları her ay da artan enflasyonu konuşur dururuz.
ÜFE ve TÜFE'yi yükselten en önemli nedenler?
Küresel maliyet, yurt içinde TL'deki kayıp, belirsizlikler ki bu en önemli nedenlerin başında geliyor, çünkü fiyatın bir sonraki ay daha da artacağı kaygısı, gelecek aylarda nasıl olacağının bilinmezliği de fiyatları yükseltiyor.